
12 Kasım 2025 Çarşamba

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Bir işletmede “mal ve insan kaynakları” diye bir kavramı çok sıkça duyarız.. Devlet Kurumunun “bir işletme” mantığı ile değerlendirmesi, bugün içine düşülen kaos ve belirginsizliğin sebebidir… Piyasa dediğimiz ticari harekete baktığımız da, “organik” şeklinde ifade edilen mal kaynağı alabildiğine azalıp küçülürken, “çakma, hormonlu” mal piyasayı işgal etmiş durumda..
Bu durum da sosyal hayatımızın her alanına “negatif” olarak yansımakta… Güneş ısısı ve ışığı yerine “sera ısısı ve ışınlaması” ile kandırılan tomates, hıyar tohumlarından yetişen fidanlardan elde edilen mamul şekli olarak muntazam görünmesine rağmen sadece yapay bir ihtiyaç gidermekten öte gidememiş, tomates ve hıyarın insan bedenine vermesi gereken vitamini verememesi bir yana, kısa ve uzun vadede azımsanmayacak zararları olmuş, olmaktadır…
Bu bağlamda “İnsan kaynağı” çok mu farklı… Hayır hiç de farklı değildir… İnsan ilişkilerini düzenleyenler istisnasız her alanda, sektörde “Serada yetiştirilen hıyarlar” gibi “labaratuar mamulüdür” ve sağcısı, solcusu, ortacısı, kıyıcısı birbirinden farksızdır… Dolayısı ile de yaptıkları hiç bir icraatın bu milletin “maddi ve manevi organik yapısına” pozitif bir manada katkısı yoktur…
İmalatcıları tarafından, labaratuarda proğramlandığı şekilde haraket ediyorlar.. Dolayısı ile insani ilişkilerinin zaman aşımı ile değişmesine uyum sağlayamadığı noktada da etkin oldukları müddetçe her şey dahada kötüye gitmektedir…
Kültürel farklılıkların varlığını savunan “labaratuar aydınları” fikir beyan ederken, geçmiş ve bugünkü real gerçeklerden hareketle istikbal hesabı yapmak kaabiliyet ve kapasitesinden mahrum bir halde belleklerine yüklenenleri tekrarlamaktan öte yaptıkları bir şey yok..
Ezber bozmak denilen kavram da bu nedenle hayat bulmuştur zaten.. Fikir talep edilmek üzere soru sorulan “akil adamları, genleri ile oynanmış çakma sera aydınları” soruya cevap vermek yerine, “tamam oraya geleceğim demesine rağmen, proğram boyunca her nedense o soruya gelemez, ezberinde ne varsa yada o mulakatta ne konuşmaya proğramlanmışsa onun haricinde bir şey konuşmaz konuşamaz… Modaratör fazla zorlayıp ezber bozma yoluna gidince de (ki bu çok nadiren olur) ses tonları değişir, ne seviye ne ahlak ve nezaket ölcüsü kalmadığı, çözüm aranan problem çözülmediği gibi problem başka boyutlara parçalanarak, Nasretin Hoca’nın doğuran tenceresine döner!..
İşte böyle bir “HORMONLU” tartışma ortamında “Reklam arası” olsun babında, “labarutuar siyasetçileri ve aydınlarının” haşuna gitmesede, biz de doğaçlama yaptık… Ve biliyoruz taşlar her zaman olduğu gibi, doldurması gereken “koğuğu” mutlaka dolduracak..
Şimdi reklam arası..
Yaşasın Demokratk Başkanlık Sistemi!..