
01 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Bir ülkede insanlar yanarak, boğularak, göçük altında kalarak can veriyorsa ve bu ölümler sürekli tekrar ediyorsa, orada bir şeyler ciddi anlamda yanlış demektir. Türkiye’de son yıllarda yaşanan yangınlar, maden kazaları ve diğer büyük facialar, maalesef bu yanlışların en acı örnekleriyle dolu. Soma’da 301 madencimiz, Aladağ’da 12 gencimiz, Ermenek’te, Çorlu’da ve daha nice yerlerde onlarca insanımız, ihmallerin ve denetimsizliğin kurbanı oldu. Peki, bu ölümlerin ardından ne değişti? Cevap: Hiçbir şey! Çünkü bu ülkede ölümler ucuz, sorumlular ise rahat.
Geçmişte yaşanan faciaları hatırlayalım. Soma’da 301 madencimiz hayatını kaybettiğinde, “Bu ülkenin vicdanı sızlamalı” demiştik. Ancak görünen o ki, vicdan sızlaması gerekenlerin vicdanı, deri koltuklarında oturmaktan rahatsız olmuyor. Can Gürkan (Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı), 15 yıl hapis cezası aldı, ancak 2019’da tahliye edildi. Yargıtay, cezaları az buldu, ancak siyaset ve bürokrasi kökenli yeni heyet, binlerce yıl hapis cezası verilmesi gereken sanıklara toplamda 4 yıl 8 ay ceza verdi. Yani, her bir madenci için 5 gün ceza! İşte adalet(!) anlayışımız.
Aladağ’da 11’i çocuk 12 kişi, yurtta çıkan yangında hayatını kaybetti. Yangına karşı gerekli önlemler alınmamıştı, ancak sorumlulara verilen ceza, birer günlük maaş kesintisi ve kınama oldu. İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, aileleri bu yurda yönlendiren kişi olmasına rağmen, sadece kınama cezası aldı. Peki, bu cezalar, ölen çocukların ailelerine ne ifade ediyor? Hiçbir şey! Çünkü bu ülkede sorumlular, ceza almaktan çok, ceza almamak için kılıf bulmakta ustalaşmış durumda.
Gelelim son dönemde yaşanan otel yangınına. Bolu’da bir otelde çıkan yangında, insanlar pencerelerden atlamak zorunda kaldı, bebekler camdan atıldı, çaresizlik içinde yardım beklediler. Peki, bu otel nasıl faaliyetine devam edebildi? Turizm Bakanlığı’ndan alınmış bir işletme belgesi vardı, ancak yangın güvenliği açısından tam bir faciaydı. Belediye, otelin yangına uygun olmadığını tespit etti, ancak yetkisizlik gerekçesiyle harekete geçemedi. Otel yönetimi, belediyeden uygunluk raporu almak yerine, sadece küçük bir kafeterya için rapor talep etti ve bu rapor verildi. Yani, 70 metrekarelik bir kafeterya için verilen rapor, sanki tüm otel için verilmiş gibi gösterildi. İşte sorumluların yaratıcılığı!
Turizm Bakanlığı, kendi yönetmeliğine uymayan bu otelin işletme belgesini neden iptal etmedi? Vali neden adım atmadı? Bu soruların cevabını bulmak için çok uzağa gitmeye gerek yok. Çünkü bu ülkede, bakanların otelleri, turizm acenteleri var. Bakan Mehmet Ersoy’un firması, pandemi döneminde Bodrum’da bir otel alıp yeniden inşa etti. Belediye, itfaiye raporu olmadan ruhsat vermeyince, küçük bir mevzuat değişikliğiyle sorun çözüldü. Yani, bakanın firması, belediyeden itfaiye raporu almadan, kendi bakanlığından ruhsat aldı. İşte size “devlet içinde devlet” örneği!
Peki, bu durumda kim sorumlu? Tabii ki, 23 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidar! Çünkü herkes biliyor ki, ucuz ölümler ülkesinde birkaç gün sonra soru soran kalmaz. Gökçer Tahincioğlu’nun dediği gibi, “Çok ölen çok az anımsanır.” Nasıl olsa herkes sorumlu, ama iktidar sorumlu değil! Nasıl olsa bir sonraki faciaya kadar her şey unutulur. Nasıl olsa yine yanarız, yine boğuluruz, yine ölürüz.
Bu ülkede insan hayatı değersizleştirilmiş durumda. Sorumlular, vicdanları sızlamadan, rahat koltuklarında oturmaya devam ediyor. Ancak unutulmasın ki, her bir can, bir ailenin parçası, bir toplumun üyesidir. Bu acıların bedelini ödeyecek olanlar, bir gün mutlaka hesap verecek. Umarım, o gün gelene kadar daha fazla can kaybetmeyiz.
Mehmet Uygar Keleş