
01 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Sahi, gözlerinizi kapatıp son günlerde yaşadıklarımızı düşününce zihninizde ne canlanıyor? Bir yanda ormanlarımız yanıyor, ciğerlerimiz yanıyor, geleceğimiz yanıyor. Öte yanda, pazar poşetimizdeki boşluktan, tenceremizde kaynamayan sudan, cebimizdeki delikten çıkan alevler içimizi yakıyor. Her yerimiz yanıyor. Mutfaklarımız da yanıyor, ormanlarımız da. Ama nedense, tüm bu alevler içinde birileri mangal keyfi yapıyor gibi. Yokluklar, yoksulluklar, yolsuzluklar, depremler, sel felaketleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarları… Liste o kadar uzun ki, insan gözlerini kapatsa da zihni bir türlü uyuyamıyor.
Ama bir de “Aphantasia” problemi var. Hani şu zihin gözü körlüğü dediğimiz durum. Lancaster’li Niel Kenmuir’in koyun sayma hikâyesi aklıma geldi: Üvey babası ona uyuyamadığında koyun saymasını söylüyormuş, ama Niel çitlerden atlayan koyunları canlandıramadığı için sayacak bir şey bulamıyormuş. İşte tam da bu durumdayız. Biz de bu kadar yangın, bu kadar yoksulluk varken bile, “Her şey yolunda” diyenleri anlayamıyoruz. Acaba diyorum, birileri de mi koyunları sayamıyor? Ya da saymak istemiyor? Gördüklerini göz ardı etme yeteneği, bazıları için bir yaşam biçimi haline gelmiş.
Bu durumdan en çok faydalananlar da, fıkralardaki Temel gibi, zihinsel körlük numarası yapanlar.
Fadime, çok zengin ama pek de güzel sayılmayan bir kadın. Gözü yakışıklı Temel’e takılmış. Cesaretini toplayıp sormuş: “Benimle evlenir misin?” Temel hiç düşünmeden, “Gözüm kapalı evlenirim!” demiş. Fadime, aşkına karşılık bulmanın sevinciyle krallara layık bir düğün yapmış. Nikah memuru Temel’e “Fadime’yi eşliğe kabul ediyor musun?” diye sorunca, Temel gözlerini sımsıkı kapayıp “Evet!” demiş. Fadime duygulanmış: “Uyy Temel! Benimle gözü kapalı evleneceğini söylerken şaka ediyorsun sanmıştım. Meğer beni gerçekten çok seviyormuşsun!” Temel ise şöyle cevap vermiş: “Sevmekle ne ilgisi var da! Bu suratı göre göre kim ‘Evet’ diyebilir?”
Görünen o ki, Temel gözlerini kapatınca sadece çirkin yüzü görmemekle kalmamış, aynı zamanda Fadime’nin servetinden de nasiplenmiş. İşte bugünkü durumumuz da tam olarak bu. Birileri, yaşanan tüm çirkinliklere karşı kör taklidi yapıp, iktidarın nimetlerinden nemalanıyor. Ne adalet arayışı, ne liyakat, ne de halkın derdi umurlarında. Yeter ki sofraları zengin olsun, kasaları dolsun.
Ama bir de “Temaruz” diye bir problem var. Temaruz, insanların görme kaybını bilinçli olarak taklit etmesi durumu. Yani, her şeyi görüp, görmüyormuş gibi yapmak. İşte asıl tehlike burada başlıyor. Çünkü birileri, bu yangınları, bu yoksullukları, bu adaletsizlikleri gayet net bir şekilde görüyor ama işlerine gelmediği için görmezden geliyor. Onlar, Temel gibi servete konmanın peşinde.
Ama her kör taklidinin bir sonu vardır. Temel’in sözleri, Fadime’nin uykusunu kaçırmış. Artık her gece sağa sola dönüyor, uyuyamıyormuş. Uyku problemi başlayan Fadime, gece rahat uyumak umuduyla hocaya 20.000 lira vererek okuttuğu suyu içip yatağa girmiş. Bir saat kadar sonra kocasını uyandırıp “Ula Temel! Verdiğim para haram olsun! Bu hoca da beni uyutamadı!” demiş. Temel gülerek cevap vermiş: “Yoo, öyle deme Fadime! Verdiğin para adama helal olsun! Seni uyutmuş, hem de ayakta uyutmuş!”
İşte bu fıkra, bugünkü durumumuzu anlatmaya ne kadar da uygun. Toplum olarak gözümüzün önündeki yangınlara, yoksulluğa, adaletsizliğe gözlerimizi kapattıkça, birileri bizi “ayakta uyutuyor.” Onlara verdiğimiz her oy, aslında bu uyutulma sürecini uzatıyor.
Eğer gözlerinizi kapatıp düşündüğünüzde zihninizde bir şey canlanmıyorsa, o zaman gerçekten de “Toplumsal Aphantasia” salgını var demektir. Ama yok, eğer o yanan ormanlar, o yoksul sofralar, o adaletsiz mahkeme kararları zihninizde canlanıyorsa ve buna rağmen oylarınızı helal ediyorsanız, ben de size Temel gibi cevap vereceğim: Helal olsun! Sizi ayakta uyutmuşlar!
Ama yine de biraz düşünün.
Çünkü siz düşündükçe, onların oyları ve maskeleri gerçekten düşüyor.