Mehmet Uygar Keleş

Mehmet Uygar Keleş

01 Aralık 2025 Pazartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    27 Mayıs, Türk siyasi tarihinde hala tartışmalı bir konu. Sağ kesim, bunu bir darbe ve kara leke olarak nitelerken, sol görüştekiler bir ihtilal ve devrim olarak savunur. Bu sorunun cevabını bulmak için 27 Mayıs’tan önceki ve sonraki döneme bakmak gerekir.…


    Öğretmeni küçük Temel’e sözlüde, “Preveze Deniz Muharebesi kaç yılında oldu?” diye sorunca, cevabı bilmeyen Temel başlar anlatmaya:
    “Efendum, Havva anamız, Adem babamıza elma yedirunce cennetten kovulmuşlardu…”


    Biz o kadar eskiye gitmeyeceğiz elbette…

    1954 yılında, Cumhuriyet tarihinin en yüksek halk oyunu alarak iktidara gelen Demokrat Parti (DP), kısa süre sonra Selanik’te Atatürk evinin yanındaki Türk konsolosluğuna bomba atıldığı haberi üzerine 6-7 Eylül Olayları cerayan etmiştir. İki yıl sonra 9 Şubat olayları yaşandı. 1960 yılının başlarında ise Ankara ve İstanbul’da sıkıyönetim ilan edildi. 5 Mayıs’ta “555K” koduyla Kızılay’da gösteri yapıldı. 21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencilerinin yaptığı sessiz yürüyüş eylemini gerçekleştirdi. Bu olayların hepsi yaklaşmakta olan kasırganın habercisiydi.

    DP, bu olayları görmezden geldi. Zafer sarhoşluğunun geçmemesi ve elindeki gücün kurbanı oldu, bu olayları önemsemedi. Öte yandan CHP, İnönü olmasa bile, İnönü’den sonra gelen isimler bu hareketten haberdardı ve ABD ile sürekli irtibat halindeydiler. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gizliliği kaldırılan 10 Mayıs 1960 tarihli belgesindeki iddialara göre; Coşkun Kırca, İsmail Rüştü Aksal, Turgut Yeğenağa, Bülent Ecevit ve Turhan Feyzioğlu gibi isimler ABD Büyükelçiliği ile temas halindeydi. CHP’nin DP karşısında yapacağı hamleler ABD’ye iletiliyordu. Belgeye göre, CHP mevcut siyasi huzursuzluk dönemini kritik olarak değerlendiriyor ve İsmet Paşa’nın, olaylar netleşinceye kadar CHP’nin gösteri ve isyan yapmaması talimatı verdiği görülmektedir.

    Halk ekonomik olarak perişan haldeydi. Enflasyon ve hayat pahalılığı alabildiğine artmış, baskılar ve kutuplaşmalar nedeniyle çeşitli çatışmalar yaşanıyordu. Başta üniversiteler olmak üzere, okullar eylem ve kavgalar nedeniyle eğitim-öğretim yapılamaz hale gelmişti. Ve halk, orduyu yaşanılan durumdan kurtarması için göreve çağırıyordu.

    27 Mayıs 1960 darbesinde, darbecilerle güle oynaya tankın üzerine çıkanlar…

    Temel, Fadime’den boşanmak için dava açmış. Hakim, niye boşanmak istediğini sorunca Temel öfkeyle cevaplamış;
    “Tam 7 yıldır bana terlik atıyor Haçim Peyciğum!”
    Hakim; “İyi de evladım,” demiş “Neden dava açmak için 7 yıl bekledin?”
    Temel boynunu büküp mağdur bir edayla cevaplamış bu kez soruyu; “Son günlerde bana isabet etturmeye başladu da haçim pey!”


    Ve kasırga başladı. Ordu içindeki bir grup subay önderliğinde hem yönetime hem de silahlı kuvvetlere bir “darbe” gerçekleşti. Öyle ki, silahlı kuvvetlerde darbeden sonra onlarca general, binlerce subay ordudan tasfiye edildi. Onca generalden sadece 25 general kaldı. Meclis tasfiye edildi, pek çok kişi tutuklandı; 592 sanıktan 288’i için idam istendi, 15 sanık idam cezasına çarptırıldı, 31 sanık için müebbet hapis cezası verildi. Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu için idam cezası onandı, sonrasında Celal Bayar yaş haddinden dolayı ömür boyu hapis cezası ile cezalandırıldı. Dönemin başbakanı ve iki bakanının idam edilmesi, utanç duyulması gereken “kara bir leke”dir.

    27 Mayıs darbesinden birkaç ay sonra, darbede yer alan subaylara dünya görüşlerini ve eğitim derecelerini öğrenmek amaçlı anket yapıldı. Şöyle bir soru da vardı: “Okuduğunuz hangi kitap sizi en çok etkiledi?” Tamamının cevabı aynıydı: “Beyaz Zambaklar Ülkesinde.”

    “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabı, Finlandiya’nın modernleşme ve kalkınma mücadelesini anlatan bir eserdir. Finlandiya, sadece kayalıklardan ve bataklıklardan oluşurken, toplumun her kesiminden insanın bir araya gelmesi ve ülkeyi bataklık içerisinden kurtarma çabaları bu kitapta işlenmektedir. Halk, ufak değişiklikler yaparak refah seviyelerini yükseltmeye çalışmakta ve eğitimi arttırmaktadır. Kitap, Finlandiya’nın zorlu doğa koşullarına rağmen nasıl birlikte çalışarak ilerleyebileceğini ve gelişebileceğini vurgular.

    Atatürk, bu kitabı okullarda okutulması için müfredata ekletmiştir, çünkü “Beyaz Zambaklar Ülkesinde,” toplumsal dayanışma, eğitim ve modernleşme konularında önemli dersler içermektedir. Atatürk, genç nesillerin bu değerleri anlamalarını ve ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla bu eserin eğitim sisteminde yer almasını istemiştir. Bu kitap, Finlandiya’nın başarı hikayesini anlatarak, Türkiye’nin de benzer şekilde ilerleyebileceğini göstermektedir.


    Bu kitabı okuyan subaylar, yönetimde kalmamayı kararlaştırmışlardı. Darbe bildirisini radyoda okuyan Alparslan Türkeş ve birkaç isim daha sonra bu fikrinden dönse de, genel olarak herkes anayasa hazırlanıp seçimlerden sonra kışlalarına dönecekti. 1961 Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde önemli bir dönüm noktası ve bir devrimdir. 61 Anayasası’nı bir ihtilal ve devrim yapan belli başlı modernleşme ve yenilikleri şu şekilde özetlenebilir:

    Kuvvetler Ayrılığı Prensibi: 1961 Anayasası, kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki dengeyi sağlamış ve demokratik sistemin temelini oluşturmuştur.
    Temel Hak ve Hürriyetlerin Güvence Altına Alınması: Anayasa, temel hak ve hürriyetleri detaylı bir şekilde tarif ederek güvence altına almıştır. Bu, bireylerin özgürlüklerini koruma amacı taşımaktadır.
    Sosyal Devlet İlkesi: 1961 Anayasası’nda sosyal devlet ve sosyal haklar gibi kavramlar ilk kez yer almıştır. Bu, devletin vatandaşların refahını artırmak için aktif rol alması anlamına gelmektedir.
    Anayasa Mahkemesi Kurulması: 1961 Anayasası ile Anayasa Mahkemesi kurulmuş ve bu mahkemeye Yüce Divan sıfatıyla yargılama yetkisi verilmiştir.
    Çoğulcu Demokrasi İlkesi: Anayasa, çoğulcu demokrasi ilkesini benimsemiştir. Bu, farklı görüşlerin ifade edilmesine ve siyasi partilerin demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olarak kabul edilmesine olanak tanımaktadır.
    Cumhurbaşkanının Görev Süresi ve Seçilme Şartları: Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıl olarak belirlenmiş ve seçilen kişinin bağlı bulunduğu parti ile ilişiğinin kesilmesi sağlanmıştır.
    1924 Anayasası’na eklenen altı İlkeler arasından sadece cumhuriyetçilik ve laiklik 1961 Anayasası’nda yer almıştır.
    Bu yenilikler ve modernleşme çalışmaları, Türkiye’nin demokratik ve hukuk devleti olma yolunda önemli adımlardır. 1961 Anayasası, halk oylamasıyla kabul edilen ilk anayasa olması ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına almasıyla da önemli bir yere sahiptir. Özgürlük, grev, sendika ve yüzlerce sözcük yaşantımıza girmiştir.


    61 Anayasası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarının bugün ne hale geldiğine bir bakacak olursak… Keşke bakmasaydık… Cevabın bu kadar kısa ve net olabileceğini tahmin etmezdim; nerdeyse tamamı kaybedilmiş durumda…

    Ez cümle, 27 Mayıs, hareket tarzı ve işleyiş olarak bir darbe olmakla beraber, devamında yönetimi sivil idareye ve meclise teslim edilmesi, anayasa hazırlanması ve anayasa ile elde edilen kazanımlardan dolayı darbenin devamı ihtilal ve devrimdir.

    27 Mayıs’la beraber katledilen Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu rahmetle anarken, 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı’nı kutlarım…

    Mehmet Uygar KELEŞ