Ufuk ALP

Ufuk ALP

06 Aralık 2025 Cumartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    SABAH VE ŞİİR

    SABAH VE ŞİİR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bugün ne engel, ne dert, ne hastalık, ne yokluk, hiçbir olumsuzluk yazmak istemiyorum. Havada tan yerinin kızıllığı, yerini masmavi bir gökyüzü ve güneşin göz kamaştıran ışıklarına terk ederken, ilahi bir huzur kaplıyor insanın içini.
    Serin bir sonbahar sabahının bu iç ısıtan huzurunu, umudunu, yaşama sevincini şiirlerle anlatmaya çalışacağım bugün.
    Şiir ve sabah… Ne güzel bir ikili.
    Şiir için kısaca; hissiyatın ahenkli kelimelerle dışa vurumu dersek, sabah da bu hislerden en güzellerini içinde barındıran bir resimdir zannımca.
    Sabah teması şiirde oldukça önemli bir yer edinmiştir.
    Bu bazen bâd-ı sabâ olmuş, bazen seher yeli, bazen şafak, bazen işrak vakti…
    Şair, bazen sabah ezanıyla ulvileştirir günün başlangıcını, bazen şafak kızıllığı ile, çiy taneleriyle, yeşilden âlâ hicret eden tomurcuklarla muştular günün ilk ışıklarını.
    Bâd-ı sabâ, bir inanışa göre ezan ile birlikte binlerce meleğin kanat çırpmasıyla oluşan hafif bir sabah esintisidir. Bu nedenledir ki, Anadolu insanında sabah ezanı okununca kapı ve pencereleri açma geleneği oluşmuştur. Bu gelenek ile o ruhani havanın evlere doluşması ve sabahın feyzinden mümkün mertebe nasiplenme amaçlanır.
    Böylesine ulvi bir tablo, hangi şaire ilham olmaz ki?
    Kimi şair bâd-ı sabâ ile selam yollar sevdiğine:

    “Bâd-ı sabâ selam söyle o yâre
    Mübarek hatırı hoş mudur nedir”
    Türkü (anonim)

    Kimi, sevdiğinin hasretini yükler bâd-ı sabâya, onda dindirmeye çalışır özlemini:

    “Gün doğdu gönül beklemede cilve-i yârı
    Ey bâd-ı sabâ git de uyandır o nigârı
    Okşa saçını, öp yüzünü, zülfünü kokla
    Ey bâd-ı sabâ git de uyandır o nigârı.”
    Naci Sıral

    Kimi, gönül ateşiyle birlikte yâd eder, kendini terk etmeyen sadık dostu gibi görür bâd-ı sabâyı:

    “Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge
    Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.”
    Fuzuli

    Her sabah yeni bir başlangıç, yeniden diriliştir.
    Yine bir ünlü şairimiz, bir şiirinde sabahları çocuklarla birlikte anmış, sabahların yeni birer başlangıç olduğuna vurgu yapmıştır:

    “Kalktım sabahı dinledim
    4.20 bir yaz günü sabahı
    Evlerin yüzü ağardı
    Ağaçlar yeşile çıktı
    Ben sabahları severim oldum olası
    Sabahları, çocukları, bütün başlangıçları.”
    Necati Cumalı

    Her sabah yeni bir ümittir. Bütün usanmışlıklara rağmen taze bir hevestir, şevktir sabah.
    En umutsuz karanlıklarda bile “sabah ola hayrola” sözüyle cılız da olsa bir umuda tutunuruz:

    **”Yaralı yüreğim her an pusuda
    Şafakla dönersin, hani olur ya
    Şimdi bütün şehir derin uykuda
    Bir şu yaralı gözler, bir ben uykusuz

    Nöbetteyim sokaklarda
    Gözlerim hep şafaklarda
    Sense benden uzaklarda
    Bir gece bekçisi, bir ben uykusuz.”**
    Ahmet Selçuk İlkan

    Sabah bir kurtuluştur.
    Koyu karanlıkların yerini fecre terk ettiği anlar, bir doğumun, bir kurtuluşun müjdecisidir.
    İstiklal şairimiz Mehmet Akif de uğursuzlukların son bulması ve çaresizlerin felaha ermesini sabaha bağlamıştır:

    “Yâ Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
    Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!”
    Mehmet Akif Ersoy

    Günümüz kalemlerinden bir şaire göre ise sabah; acıların, sancıların dinmesi ve huzura kavuşmaktır:

    “Bekle biraz
    Sabah olsun.
    Yanan şu mum alevi küle dönsün
    Geçsin
    Sol yanımın sancısı
    Sabahın ilk ışıkları düşsün pencereme
    Eksik yanlarım tamamlansın
    Tek bir zerre huzurla.
    Bekle biraz
    Sabah olsun.”
    Necla Argüz

    Yine günümüz kalemlerinden bir şair, vuslatı yükler sabahın kanatlarına:

    “Ah! bir sabah olsa
    Güneş…
    Günaydın dese yeni güne
    Kapımın zili çalıverse
    Bekleyişlerden kurtulsa aşkım
    Kucaklayışında kaybolsam
    İçim delirse… delirse… delirse.”
    Hatice Bediroğlu

    Hepimiz bazen huzurun resmini tahayyül etmişizdir.
    Ya henüz çiy taneleri kurumamış gül tomurcukları, çayır çimenler, ya henüz yakıcılığını sırtlanmamış güneşin ufuktan göz kırpışı, ya da yeni günü muştulayan bir horozun tiz sesi…
    Mutlaka ama mutlaka sabaha dair bir imge vardır bu huzur tablosunda:

    “Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
    Karşı damda bir güneş parçası,
    İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar.”
    Orhan Veli Kanık

    Uyandığımız her sabah, yarından önceki son sabahtır.
    Sabaha uyandıran Rabb’ime hamd olsun.
    Sabahı, tüm bu haşmetiyle yâd ettikten sonra tekrar “Günaydın” diyesim geldi.
    Sabah-ı şerifleriniz hayır olsun efendim.