
04 Aralık 2025 Perşembe

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Savaş, bir milletin haysiyeti ve varlığını ortaya koyduğu en çetin imtihandır. Savaş, çok daha önceleri, barış yıllarında kazanılır veya kaybedilir.
İbn-i Sinâ’nın yaptığı bir deney vardır. İki kuzuyu ayrı ayrı kafeslere koyar. Her iki kuzu da aynı yaşta, aynı kiloda, aynı cins olup aynı yemekleri yemektedir. Fakat hemen kuzuların yanında yine bir kafeste bir kurt vardır. Ancak kafesteki kurdu sadece kuzulardan biri görmektedir.
Belli bir zaman geçtikten sonra kurdu devamlı gören kuzu huysuzluk, huzursuzluk, zayıflık ve çelimsizlik göstererek bitkin düşer ve ölür. Kurdu görmeyen öbür kuzu ise hissedilir bir huzur içinde her geçen zaman kilo alır ve büyür.
İbn-i Sinâ bu deneyle bizlere kaygı, korku, endişe ve stresin insana verebileceği zararı göstermek istemiştir.
Bugün bazı güçler tarafından kaygı, korku, endişe ve stres kullanılarak insanlar ve devletler kontrol edilmekte ve istenildiği gibi kullanılmaktadır. Bu yönteme bir ad verecek olursak, buna Psikolojik Savaş’ın bir alt kolu olduğunu değerlendirdiğimiz ve yeni bir isim teklif ettiğimiz Öğretilmiş Çaresizlik denebilir.
Öğretilmiş Çaresizlik tarihi çok eskilere dayanmakta, Çin kaynaklarına kadar gitmektedir. Tarihteki ilk istihbarat kitabı olan Shun Tzu’nun yazmış olduğu Savaş Sanatı’nda şu teknikler önerilmektedir:
“İnsan beynindeki savaşı kazanınız. Önce düşmanı yenileceğine ikna ediniz! İnsan beynindeki savaşı kazanırsanız, yenik bir düşman ile savaşırsınız! O zaman güçsüz bir ordunuz olsa bile mücadele edebilirsiniz.”
“İnsan beynindeki savaşı kazanmak için, önce kendinizi çok güçlü, düşmanınızı da çok güçsüz gösteriniz.”
Türkler en güçlü oldukları dönemlerde Öğretilmiş Çaresizlik’i kullanmışlardır. Fransızların “Muhteşem Süleyman” dediği Kanuni’nin, 1526 yılının ocak ayı sonunda Fransa Kralı 1’inci Fransuva’ya gönderdiği mektup, Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya gücünün gösterilmesi açısından önemlidir. Kanuni’nin yazdığı mektupta şu satırlar ön plana çıkıyor:
“Ben ki, sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç giydiren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Karaman’ın, Rum’un, Dulkadiroğulları Vilayeti’nin, Diyarbakır’ın, Kürdistan’ın, Azerbaycan’ın, Acem’in, Şam’ın, Halep’in, Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, bütün Arap memleketlerinin, Yemen’in ve daha nice ülkelerin ki, büyük atalarımın Allah kabirlerini nurlu etsin, karşı konulmaz kuvvetleriyle fethettikleri ve benim muhteşemliğimle de ateş saçan mızrağımın ve zafer getiren kılıcımın gücüyle fethettiğim nice memleketlerin sultanı ve padişahı olan Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım.
Sen ki, Fransa vilayetinin kralı olan Françesko’sun…”
Ve Türkler en güçsüz oldukları zamanda da güçlü devletlerin uyguladığı Öğretilmiş Çaresizlik’i yenmiştir. İtilaf Devletleri donanmaları, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak, 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul’a girdi. Boğazda demirlemiş İngiliz gemilerine Mustafa Kemal; “Geldikleri gibi giderler” dedi.
Ve öyle de oldu! Büyük lider Mustafa Kemal’in liderliğinde yapılan savaşlar sonucu “Geldikleri gibi gittiler.”
Ortadoğu; üç büyük dinin ortaya çıktığı, tarihin yazıldığı, uygarlıkların yeşerdiği, petrol, doğalgaz zengini ve bütün güçlü devletlerin tarih boyunca kontrol etmek için mücadele verdiği dünyanın en kritik coğrafya parçasıdır.
Öğretilmiş Çaresizlik ismi verdiğimiz Psikolojik Harp tekniği tarih boyunca Ortadoğu’da hep uygulanmıştır. Bugün Ortadoğu denilince; siyasi istikrarsızlıklar, terör, yapay devletler, yetersiz idareciler, karışık etnik yapılar, petrol, doğalgaz, su, göçler, savaşlar, kısaca insanlık dramları anlaşılmaktadır.
Ve şimdi Öğretilmiş Çaresizlik oluşturmak için Ortadoğu’da İsrail tarafından masum insanlar katledilmekte ve yeni cepheler açılmaktadır.
Geçmiş dünya ve Türk tarihinden alınan dersler, Ortadoğu’daki barış için güçlü devletler olmayı, caydırıcı ittifaklar kurmayı ve sert tedbirler almayı şart koşmaktadır. Artık Ortadoğu’da İsrail katliamına bir son vermek için tüm Öğretilmiş Çaresizlik korku duvarlarını yıkma ve harekete geçme zamanı gelmiştir.
Dr. Tuğtigin ŞEN
Emekli Albay