Dr. Tuğtigin Şen

Dr. Tuğtigin Şen

04 Aralık 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    YENİ GİZLİ BİR SAVAŞ YOLU DİJİTAL KÖLELEŞTİRME

    YENİ GİZLİ BİR SAVAŞ YOLU DİJİTAL KÖLELEŞTİRME
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    17 Mayıs 2023 sabahı erken saatlerde, bir yaşlı amcanın ricası üzerine emekli maaşını çekmek için ona yardım ettim. Beraber bir bankamatikten para çekmeye çalıştık. Ancak istenilen miktarı alamadık ve bankamatik kartı cihazda kaldı. Hemen cep telefonumla banka iletişim merkezini aradım. Telefonu cevaplayan görevli, ismimi sormama rağmen doğrudan ismimle hitap ederek nasıl yardımcı olabileceğini sordu. Durumu anlattım ve ilgili personel, amcanın vatandaşlık numarası bilgisini kullanarak hesabını 2 gün boyunca tüm işlemlere kapatıp güvence altına aldı. Banka açıldığında kartın geri verileceği ve istenilen paranın elektronik bankacılık aracılığıyla alınabileceği belirtildi.

    17 Mayıs sabahı başımdan geçen bu küçük olay, dijital takip teknolojilerinin her geçen gün etkinliğini artırarak, büyük kitleleri de içine alarak yeni dünya düzenini şekillendirmede önemli rol oynadığını göstermektedir.

    Şimdi, geçmişte gazetelerden öğrendiğim iki haberle devam ediyorum.

    20 Temmuz 2021 tarihinde, birçok gazetenin birinci sayfasında yer alan bir haber dikkatimi çekti. Uluslararası Af Örgütü ve “Forbidden Stories” ortaklığında, Washington Post, Guardian ve Le Monde gazeteleri de dahil olmak üzere 16 medya kuruluşu tarafından yapılan ortak bir araştırmanın sonuçları duyuruluyordu.

    Bu ortak araştırmaya göre, İsrail merkezli NSO Group’un geliştirdiği “Pegasus” adlı casus yazılımının bazı devletler tarafından gazetecileri, siyasetçileri, iş insanlarını ve diğer kişileri gizlice izlemek için kullanıldığı iddia ediliyordu. Pegasus’un Türkiye dahil olmak üzere 50’den fazla ülkede gizlice kullanıldığı ve aralarında CNN, The New York Times, Al Jazeera, Le Monde ve Bloomberg gibi kuruluşlarda çalışan 50 binden fazla kişinin telefonlarının izlendiği belirtiliyordu.

    Haberde, Pegasus’un telefonlara nasıl ulaştığına dair bilgiler de bulunuyordu. Pegasus, erişilmek istenen telefonun yakınında bulunan kablosuz bir alıcıdan faydalanıyordu. Özellikle iPhone modellerindeki mesajlaşma uygulamalarındaki güvenlik açıklarından yararlanarak bu casus yazılımın yüklendiği belirtiliyordu. Örneğin, WhatsApp üzerinden telefona erişilebiliyordu. Kullanıcının telefonunu açıp açmamasının bir önemi olmadığı vurgulanıyordu. Pegasus, telefon içindeki video, resim, kullanıcı şifresi, e-posta ve benzeri bilgilere ulaşabiliyordu. Ayrıca, sadece WhatsApp değil, Telegram ve Signal gibi şifreli mesajlaşma uygulamalarına da erişebiliyordu.

    Bu haberde WhatsApp’ı görünce, aniden aklıma başka bir haber geldi. WhatsApp, 4 Ocak 2021 tarihinde kullanıcılara yeni Gizlilik İlkesini açıklamıştı. Bu açıklamada, Facebook şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp’ın, diğer Facebook şirketlerinden bilgi aldığı ve bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunduğu belirtiliyordu. Hizmetlerinin ve Facebook Şirketi ürünlerinin yürütülmesi, sunulması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması amacıyla bu şirketlerden aldığı bilgileri kullanabileceği ve bu şirketlerde bizden aldığı bilgileri kullanabilecekleri ifade ediliyordu.

    Bu açıklama ile WhatsApp, isimlerini vermeden, başta Google, Facebook, Twitter, Linkedin, Amazon ve Apple gibi işletmeler olmak üzere birçok şirket, gizli istihbarat güçleri ve bazı devletler tarafından izlendiğimizi üstü kapalı itiraf etmişti.

    17 Mayıs 2023 günü yaşadığım olay ile 20 Temmuz ve 4 Ocak 2021 tarihlerinde basında yer alan Pegasus ve WhatsApp ile ilgili bu iki haber, derin mesajlar verdi.

    Bu olay ve haberler, tüm insanların farkında olmadığı birçok benzer yol ile izlendiğimizi gösterdi.

    Bu olay ve haberler, insanların ileride daha yoğun bir şekilde izlenmesi için yapılan çalışmaları ve birçok komplo teorisini hatırlattı.

    Aslında, insanlar olarak, var olduğumuzdan beri bazı gizli güçler tarafından izleniyoruz ve irademiz dışında kontrol edilmeye çalışılıyoruz.

    Belki bir sabah kalktığımızda tüm banka hesaplarımız, tapularımız, konuşmalarımız, alışverişlerimiz, gittiğimiz yerler, görüştüğümüz kişiler ve gizli bilgilerimiz ortaya çıkar ve irademiz dışında bizi kontrol etmek isteyen gizli güçler tarafından istedikleri gibi kullanılır.

    Belki yine bir sabah kalktığımızda tüm devletimizin ve özel sektörümüzün normal telefon haberleşmesinin bile gizli güçler tarafından tamamen dijital olarak kilitlendiğini ve kontrol edildiğini duyarız. Ve tüm insanlarımızın çaresiz bir şekilde ne yapacaklarını düşündüklerini duyarız.

    Sözün sonu, çok yakın bir gelecekte gizli güçlerin bizi daha fazla izleyeceği ve kontrol edeceğidir.

    O zaman, hepimiz istemeden yeni savaş yöntemlerinde daha fazla izlenecek ve kontrol edileceğiz.

    Bu yeni gizli savaş yöntemine bir isim vermek gerekirse, en uygun ifadenin “Dijital Köleleştirme” olabileceğini düşünüyorum.