
04 Aralık 2025 Perşembe

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Kurtuluş Savaşı tarihimizi tekrar yaşatmak için düzenlenen bir “İstiklal Yolu” yürüyüşüne katılmıştım. Her türlü yiyecek, içecek, ekipman ve yürüyüş donanımına sahip eski bir asker ve tecrübeli bir yürüyüşçü olarak bu yürüyüş sırasında çok yorulduğumuz ve donduğumuz bir sırada mola vermek zorunda kalmıştık.
Bu mola yeri yakınında Şerife Bacı’nın şehit olduğu yer bulunmaktaydı. Bu yeri görünce bir anda tüm Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuş kadınlarımızı ve bilhassa Şerife Bacı’nın ruhunu içimde hissettim, ardından gerçek tarihimizi tekrar yaşadım.
1918 yılı sonlarında Anadolu hem karadan hem denizden işgal kuvvetlerinin kuşatması ve saldırısıyla karşı karşıyaydı. Türk toplumu, kendisini tarih sahnesinden silmeyi hedefleyen bu saldırılar karşısında çok güç durumdaydı. Devletin merkezi olan İstanbul işgal edilmiş, ordu dağıtılmış, silah ve cephanelere işgal kuvvetlerince el konulmuştu.
Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk Milleti hayatta kalmanın mutlak bir “İstiklal Mücadelesi” ile mümkün olacağını düşündü, bu fikre inandı ve dünyanın beklemediği bir Kurtuluş Savaşı başlattı.
Türk milleti savaş için en elzem ihtiyacı olan silahtan, cephaneden yoksundu. Silahsız, cephanesiz savaşılamazdı. Anadolu’da işgale uğramamış tek bölge Karadeniz, Anadolu’nun dışarı açılabileceği tek güvenli yer ise Kastamonu İnebolu Limanı idi. Türk toplumunun yaşayabilmesi, mücadelenin başarıya ulaşabilmesi, İnebolu Limanından gelecek mühimmata bağlıydı. Bu sebeple İnebolu-Ankara arasındaki bu yol Milli Mücadele için hayati bir önem taşıyordu.
İnebolu’nun büyük gemileri barındıracak bir limanı yoktu. İnebolu açıklarına gemilerle gelen silah ve cephane, açıktan ve her türlü hava şartlarında kahraman insanlar tarafından küçük kayıklarla İnebolu kıyılarına çıkarılıyordu. Bu malzemeler erkekler cephede oldukları için Kastamonu’nun kahraman kadınları, yaşlıları ve çocukları tarafından çok zor şartlarda Ankara’ya taşınıyordu. O dönemde güvenliği açısından tercih edilen bu yol aslında yağışlı havalarda çamurla kaplanan eski bir kervan yolu idi. İşte bu sebeplerden, İnebolu’dan Ankara’ya uzanan bu zorlu yola “İstiklal Yolu” denilmektedir.
Kurtuluş Savaşı’nda eli silah tutanların cephede olduğu sıralarda İnebolu’ya çıkarılan silah ve cephanelerin Kastamonu üzerinden Ankara’ya ulaştırılmasında tarihe geçen kadınlarımızdan biri de Şehit Şerife Bacı’dır.
1921 yılının kış aylarında, Şerife Bacı İnebolu’dan aldığı cephanelerle Kastamonu’ya doğru yola çıkmış, çetin kış şartları ve aniden bastıran tipi sırasında bağlı bulunduğu kağnı kolundan ayrı düşmüştür.

Fırtına ve tipinin sabahında bir bebeğin ağlama sesini takip eden devriye ekibi sahibi donmuş bir kağnı arabası ile karşılaşmıştır. Devriye ekibi kağnıda üzerleri kardan etkilenmemesi için battaniye ile örtülmüş cephane ile cephanenin arasında kuru otlara yatırılmış bir bebek bulmuştur.
Cephanelere bir şey olmaması adına battaniye ile onları örtmesi, yaşamının son anlarında yavrusunu yaşatmak için mücadelesi, Kurtuluş Savaşı kadınının önemini ispatlamıştır.
Şehit Şerife Bacı Kurtuluş Savaşı’nda İnebolu’dan Kastamonu’ya İstiklal Yolu’nda cephane taşıyan kahraman Türk kadınını temsil etmektedir.
Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi savaşan, iyi kılıç kullanan kadınlar ile evlenmek istemektedirler. Eski Türk destanlarında kadın erkeğinin her daim yanındaydı. Kadın erkeğinin güç ve ilham kaynağı kabul edilirdi. Eski bir Türk atasözünde belirtildiği gibi: “Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik iyi bir kadın.”
Eski Türklerde kadın miras hakkına sahipti. Kadının kendine ait mülkü mevcuttu. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardı. Eski Türklerde koca karısını boşayabildiği gibi, kadın da kocasını boşayabilirdi.
Arap gezgini olan İbn’i Batuta şöyle der: “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlarına gösterdiği hürmettir. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür.”
Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatun da hakanla beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur, siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Tanrıkut Mete Han’ın Hatunu imzalamıştır. Ebul Gazi Bahadır Han, Secere-i Terakime’de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatmaktadır.


Eski Türk inancına göre “Han ile Hatun” gök ve yerin evlatlarıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür. Nitekim kadının yüceliği Altay Dağlarının en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek yaşatılmıştır.
Nitekim öz kültürel değerlerini hiçbir zaman kayıp etmemiş Türk kadını Kurtuluş Savaşı’nın silahlı mücadele günlerinde dahi erkeği ile birlikte her türlü zorluklarla baş ederek düşmanın yurttan kovulmasında büyük rol oynamıştır.