
04 Aralık 2025 Perşembe

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Son 24 saat içinde İsrail; İran’a saldırdı, ilk önce Tahran, Tebriz ve özellikle İsfahan’daki Natanz Nükleer Tesis hedef alındı. Sonraki saldırılarda Kirmaşâh şehri vuruldu. Saldırılarda İran Devrim Muhafızları komutanı ve Genelkurmay Başkanı ile en az 20 üst düzey askeri yetkili yaşamını yitirdi.
İran, İsrail’in saldırılarına karşılık verdi. Yüzlerce balistik füze İsrail’e fırlatıldı, İsrail genelinde sirenler çaldı Bir füze İsrail Savunma Bakanlığı yakınına isabet etti. İran iki savaş uçağının düşürüldüğünü, bir pilotun gözaltına alındığını iddia etti. İsrail, İran’ın iddiasını doğrulamadı.
Acaba Ortadoğu’da yeni bir savaş mı başlıyor?
Biz bunları tam bilmiyoruz ama bildiğimiz bazı gerçekler var.
Ortadoğu; üç büyük dinin ortaya çıktığı, tarihin yazıldığı, uygarlıkların yeşerdiği, petrol, doğalgaz zengini ve bütün güçlü devletlerin tarih boyunca kontrol etmek için mücadele verdiği dünyanın en kritik coğrafya parçasıdır.
Bugün Ortadoğu denilince; siyasi istikrarsızlıklar, terör, yapay devletler, yetersiz idareciler, karışık etnik yapılar, petrol, doğalgaz, su , göçler, savaşlar kısaca İnsanlık dramları anlaşılmaktadır.
Strateji uzmanları bir bölgede gerçekte ne olduğunu bulmak için hep şu sorunun cevabını ararlar. ‘’Bir bölgede çıkan olaylardan aslında kim kazanıyor? ‘’
“ Peki Ortadoğu’da kim kazanıyor ? “ O zaman Ortadoğu’nun yakın tarihine kısaca bir bakalım.
II. Dünya Savaşı’nın Ortadoğu yönünden günümüze kadar sürekli rahatsızlık yaratan en önemli sonucu; Ortadoğu’nun göbeğinde, Filistin’de temelleri I. Dünya Savaşı sonrasında atılmış bir İsrail Devletinin kurulmasıdır.
Sonrasında; Arap-İsrail savaşları olmuş, İsrail kazanmıştır, İran- Irak Savaşı olmuş, İsrail karlı çıkmıştır. Suriye’de iç savaşlar olmuş, İsrail Golan tepelerinin sahibi olmuştur. Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas birbirleri ile savaşmış, Filistin zayıflamış ve İsrail güçlenmiştir.
Irak’a ABD müdahale etmiş, İsrail’in bölgede güvenliği artmıştır. Barzani 25 Eylül 2017’de bağımsızlık referandumu yapmış, bu referandumu Ortadoğu’da sadece İsrail desteklemiştir. PKK/PYD Türkiye’ye karşı ABD ile birlikte taraf olmuş, İsrail’in eli güçlenmiştir
Balyoz, Ergenekon, FETÖ gibi iç mücadelelerle yıpranmış bir Ordu ve Türkiye kalmış, ama pazarlık gücü artmış ve Ortadoğu’da etkinliği artmış bir İsrail ve ABD bulunmuştur.
Tek tanrılı üç dinin mensubları olan Museviler, Hristiyanlar ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen Kudüs İsrail tarafından başkent yapılmıştır.
Ekim 2023 başlarında İsrail-Hamas Savaşı başlamış ve bu savaşın en vahşi günü olan 17 Ekim 2023 tarihinde İsrail roketleri Gazze’de bulunan Baptist Hastahanesi’ni (El Ehli Arab Hastanesi) vurmuştur.. Düşen bombalarla hastahanede tedavi gören ve sığınan 500 den fazla masum insanın ölmesi ile Gazze başta olmak üzere Filistin’de büyük bir insanlık katliam başlamıştır.
Ve şimdi İsrail İran’a saldırdı.
Peki İsrail bunu nasıl yapıyor.?
Son yıllarda özellikle II. Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yeni dünya düzeninde Amerika’yı anlamadan İsrail’i ve Ortadoğu’daki olayları anlamak mümkün değildir.
Amerika, gerek iç siyasetindeki kurumsal yapısı, gerekse dış politika yapımındaki karar alma süreci bakımından diğer devletlerden farklıdır. Özellikle Kongre ve Başkan üzerinde çıkar gruplarının karar alma süreçlerindeki etkisi çok fazladır. Faaliyetlerini lobiler aracılığıyla yasal zeminde sürdüren bu çıkar grupları herhangi bir etnik, siyasi veya dini kimliğe sahip olabilir..
Amerika’da çıkar gruplarının etkisine hem iç hem de dış politikadaki karar alma süreçlerinde şahit olmaktayız. Bu çıkar grupların en önemlisi Amerika’da yaşayan Yahudi cemaatıdır.
Amerika’da bazı şirketler sermayeleri ile A.B.D.’yi gizlice yönetmektedirler. Bu Amerikan şirketlerinin sahipleri araştırıldığında ise karşımıza büyük çoğunlukla İsrailoğulları gelmektedir. İsrailoğulları yani Yahudiler ya da Museviler.
Bu Yahudi örgütlerinin ABD yönetimlerinin karar alma süreçleri üzerindeki etkilerine somut bir örnek olarak aşağıdaki olay verilebilir.
14 Mayıs 1948’de İsrail Devletinin kurulduğu Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyinin yayımladığı bir deklarasyonla ilan edilmiştir. Yeni devleti tam on dakika sonra ABD Başkanı Truman tarafından fiilen tanınmıştır
Dünyada Yahudilerin, sadece Amerika’da değil, Fransa’da, Kanada’da, İngiltere’de, Rusya’da ve Türkiye dahil dünyanın bütün ülkelerinde etkili oldukları değerlendirilmektedir. Yahudiler bütün ülkelerde oluşturdukları güçlü lobiler ile dünya siyasetinde ve ekonomisinde etkin rol oynamakta olup, bu tespit birçok açık resmi istihbarat kaynaklarında ifade edilmektedir .
Türkiye’de İsrail Devletini Arap-İsrail savaşları devam ederken bütün İslam ve Arap dünyasını karşısına alarak sürpriz ve ani bir kararla 24 Mart 1949 tarihinde tanımıştır. ( Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde 30-18-1-2-118-3 nolu belge olarak yer alan Türkiye’nin İsrail Devletini resmi tanıma belgesi yazı sonunda sunulmuştur.)
Türkiye’nin İsrail’i tanıyan ilk Müslüman nüfus ağırlıklı bir ülke olarak tanıması sürecinin altındaki sırlar araştırmacılar tarafından halen tespit edilememiştir..
Peki İsrail’in hedefi nedir?
İsrail’in hedefini bulmak için çok büyük ilmi çalışmalar yapmaya gerek yok. Her şey o kadar açık ki, sadece İsrail’in bayrağına bir bakmamız bu hedefi bizlere gösterir. Yahudiliği, diğer dinlerden ayıran temel özelliklerden biri ‘’kutsal toprak’’kavramıdır. Bu kutsal toprak kavramı açık bir şekilde İsrail bayrağında şekil, renk ve sembol olarak yer almıştır.
Bugünkü İsrâil bayrağı beyaz zemin üzerinde üstte ve altta iki mavi çizgi ve bu çizgilerin ortasında altı köşeli mavi Siyon yıldızından oluşur Bayraktaki her imin dînî – tarihî kökenlere dayanan anlamı vardır
Beyaz dünyadır yeryüzüdür Bayrağın ortasındaki altı köşeli yıldız ise Siyon yıldızıdır Filistin’in başkenti Kudüs’te bulunan Siyon Dağı’nda yeniden kurulmak istenen Tanrı Krallığı’nı simgeler Bu yıldızın bulunduğu alan Yahudîler’in vatanı olan Arz-ı Mevud yani Tanrı tarafından kendilerine vaat edilmiş topraklardır
Arz-ı Mevud’un yani Yahudî vatanının sınırlarını ise bayraktaki Siyon yıldızının altından ve üstünden geçen iki mavi çizgi belirlemektedir Bu mavi çizgiler Yahudî topraklarının sınırlarını işaret etmek içindir
Peki bu sınır çizgileri neresidir?
Bu iki çizgi Nil ve Fırat nehirleridir Kongo ( eski Zaire) Uganda Etiyopya ( Habeşistan ) Sudan ve Mısır topraklarında akan Nil Nehri ile Türkiye Suriye ve Irak topraklarında akan Fırat Nehri’dir İsrâil bayrağındaki iki mavi çizgi Nil ve Fırat nehirlerini sembolize ederler
Arz-ı Mevud’un hudutları Tevrat’ta Nil ile Fırat nehirleri arasındaki coğrafya olarak gösterilmiştir. ( Tevrat Tekvin Bâb 15 ) Bir Yahudî’nin bunu kabul etmemesi Yahudîlik’ini inkâr etmesi demektir Arz-ı Mevud konusu Musevî inancında “imanın esasları” arasında olduğundan bu ülkü her Yahudî’nin ülküsüdür Yani bu bölgeyi her Yahudî kendisi için vatan olarak kabul eder
Bunun anlamı Yahudîler’in Mısır’dan Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerine kadar geniş bir coğrafya üzerinde hedefleri olduğu gerçeğidir
Arz-ı Mevud içinde birçok sırrı saklamakla birlikte bazı resmi olmayan alternatif kaynaklarda ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için aşağıdaki tez ısrarla öne sürülmektedir.
‘’ ABD Kongresinin 1957’de kabul ettiği Eisenhover Doktrini olarak da bilinen Büyük Ortadoğu Projesi 1997 yılında tekrar ortaya çıkmıştır. Bu proje ile ABD; Kuzey Afrika’dan Pakistan’a kadar içinde Türkiye ve İran’ın da bulunduğu 22 ülkeyi kapsayan bir coğrafyada siyasal, askeri, ekonomik ve dini yapıyı yeniden yapılandırmayı planlamaktadır. Bu projenin arkasında ABD’yi gizlice yöneten Yahudi küresel şirket sahipleri ya da Yahudi lobileri vardır. ABD’yi gizlice yöneten bu Yahudi lobileri İsrail’i destekleyerek ve diğer gizli faaliyetleri yaparak ; bu coğrafyada bir çok savaş ve iç çekişme oluşturmakta böylece bu coğrafyayı kendi idealleri ve menfaatleri çerçevesinde yeniden yapılandırmaktadır. Büyük Orta Doğu Projesi Arz-ı Mevud’un gerçekleştirilmesinde maske bir proje ve bir araçtır.’’
Bu projeye göre BOP’un şu andaki safhası sorunsuz büyük bir İsrail devleti kurulmasıdır. Bu safhanın gerçekleşmesi için Suriye’nin dörde, Lübnan’ın sekiz kanton’a ayrılması ve Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve Libya’nın üçer parçaya bölünmesi gerekmektedir. Şimdiki ayakta ise Suriye ve İran bulunmaktadır ve arkasından ise sıra Türkiye’de olacaktır. .
Yine birçok açık istihbarat kaynağında bu gün kendilerine vaat edildiğini iddia ettikleri toprakların bir parçası olduğu belirtilen Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesindeki terör olaylarının ve Kuzey Irak’ta ilk temelleri atılarak kurulmaya çalışılan sözde Kürdistan’ın bu projenin bir aşaması olduğu ifade edilmektedir. Bu plana göre şimdi Suriye’deki bölünme ile birlikte Irak, Suriye ve Türkiye’nin güneydoğusu üzerinde sonradan başka amaçlarla kullanılacak piyon bir Kürt devleti kurulmasının yolu açılmaktadır.
Artık başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’da meydana gelen bütün olayları Arz-ı Mevud ya da Büyük Ortadoğu Projesi içinde değerlendirmek zamanı gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İsrail Devletini Resmi Tanıması Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi 30-18-1-2-118-3 nolu belge
