Sizlerden Gelenler

Sizlerden Gelenler

09 Eylül 2025 Salı

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Katliamlara Meşruiyet Kazandıran İran Hamlesi

    Katliamlara Meşruiyet Kazandıran İran Hamlesi
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sevgili Tercüman okurları, maalesef bir süredir bizlerin ve dünya kamuoyunun istemediği ama hep tedirgin olduğu İran-İsrail çatışması geçtiğimiz cumartesi gecesi yaşandı.

    Hatırlarsanız İran’ın Şam Büyükelçiliği’nin 1 Nisan’da İsrail ordusu tarafından vurulması yeni bir krizin başlangıcı olmuştu.

    Devrim Muhafızları Ordusu, Kudüs Gücü Lübnan Sorumlusu Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ile Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi’yle birlikte yedi yetkili hayatını kaybetmişti.

    Sonrasında İran rejiminin en önemli ismi Ayetullahuzma Ali Hamaney, 2 Nisan’da intikam alacaklarını söylemişti.

    Karşılıklı tehditler sürerken, Hamaney 10 Nisan’da Bayram Hutbesi için kürsüye makineli bir tüfekle çıkarak, şeytani rejimi cezalandıracaklarını ilan etmişti.

    Bu esnada ABD, İran yönetimini İsrail’e saldırmaması konusunda uyarırken, olabilecek her türlü gelişmeye karşı hazır vaziyette olduklarını belirtiyordu.

    Ve sonunda beklenen tehlike gerçekleştirildi.

    Cumartesi gecesi İran yaklaşık olarak 300 drone ve füzeyle İsrail’e misilleme yaptı.

    Böylece 1 Nisan’da İsrail’in İran’daki Şam konsolosluğunu vurmasıyla başlayan intikam fitili ateşlenmiş oldu.

    İran ilk defa kendi topraklarından İsrail’e havadan silahlı müdahelede bulundu.

    Fakat tüm bunlar yaşanırken dikkat çekici bir durum vardı!

    Tahran bu saldırıyı 72 saat öncesinden komşu ülkelere ve ABD’ye bildirmişti.

    Bu bilgi, bizlere saldırının kontrollü olduğunu gösteriyor.

    Misillemede neredeyse hiçbir hasar meydana gelmedi.

    Böylelikle kamikaze, drone ve füze saldırılarıyla birlikte İran, Netanyahu’ya bir manevra alanı açtı.

    Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlar sebebiyle uluslararası kamuoyunda tepkiler gören Netanyahu, İran’ın bu hamlesiyle katliamlarına meşruiyet kazandırarak Batı’nın emperyalist desteğini almaya devam edecek.

    Netanyahu bundan sonra Gazze katliamını İran-İsrail çatışması gibi göstererek toplumsal algıyı yönlendirecek, bununla birlikte İran’ın parçalanması planına emperyalistlerle birlikte hız kazandıracak.

    ABD ve Batı ülkeleri bu olay üzerine İsrail’e açıktan desteklerini sunmaya başladılar bile!

    Ancak ABD Başkanı Biden, Kasım seçimlerine doğru yaklaşırken topyekün bir İran-İsrail savaşını şimdilik istemiyor.

    Ama Netanyahu’nun elinde Kasım seçimleri için bir koz olarak bulunan bu fırsat, Netanyahu’nun Biden’ı istediği gibi yönlendirebilmesini kolaylaştırabilir.

    Biden en çok bu nedenle şimdilik bir itidal çağrısı yaptı.

    Fakat bu açıklama Netanyahu’nun İran’ın askeri ve nükleer hedeflerine saldırmasını engelleyen bir çağrı değil.

    Tel Aviv’den yapılan açıklamalara baktığımızda “doğru zamanda bedel ödetmek” cümlesi saldırı ihtimalinin her an olabileceğini çağrıştırıyor.

    Üstelik Tel Aviv’den gelen açıklamalar içerisinde “İran’a karşı bölgesel koalisyon kurmak” yönünde bir ifade yer alıyor.

    Bu ise İsrail’in hem bölgesel hem de küresel düzeyde İran’a karşı tehdit oluşturabilecek bir diplomasi kanalı kurulacağını ima ediyor.

    Sonuç da İsrail’in uzun süredir aradığı fırsat emperyalist güçlerin maşası olan İran tarafından sağlanmış oldu.

    7 Ekim’den bu yana dünya sivil kamuoyu tarafından tepkiler gören Netanyahu için İran’ın yapmış olduğu bu sembolik harekat Netanyahu’ya hem İsrail’de hem de dünyada kaybettiği prestijini yeniden kazandıracak.

    1979 devriminden bu yana geçen 45 yılın sonunda İsrail tarafından beklenen bu müdahele artık İran’ın doğrudan savaş ilanı olarak okundu ve Netanyahu’ya bu hamle bir can simidi oldu.

    Heybet AKDOĞAN