Sizlerden Gelenler

Sizlerden Gelenler

09 Eylül 2025 Salı

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Erdoğan’ın Otokritiği

    Erdoğan’ın Otokritiği
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    31 Mart yerel seçim yenilgisinin ardından Erdoğan, otokritik yapmakta gecikmedi.

    Yenilgiyi yaşayan ve gelecek felaketi gören Erdoğan, “…kan ve ruh kaybı” vurgusuyla iktidarını sorgulamaya başladı.

    Geçtiğimiz salı günü, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, AKP’nin yüzde 9 ve yüzde 11 oranında oy kaybına uğradığını ifade etti.

    Milletin, Cumhur İttifakı’nı, Mart yerel seçimlerinde CHP’nin gerisine neden ittiğinin düşünülmesi gerektiğini belirten Erdoğan, yenilginin temel sebeplerinden birini, 10 ay önce sandığa giden AKP seçmeninin bu defa sandığa gitmemesine bağlamasıydı.

    6 puanlık düşüşün ezici çoğunluğunun AKP seçmeni olduğunu dile getiren Erdoğan; bununla birlikte, AKP Genel Merkezi ile birlikte aday belirleme süreçlerindeki yanlışları da gördüğünü belirtti.

    Erdoğan’ın yapmış olduğu özeleştiriler arasında en dikkat çekici olanı, AKP olarak kibir hastalığına yakalanmalarını teşhis edişiydi.

    Sırasıyla MYK, il, ilçe ve belde teşkilatları olmak üzere belediye başkanlarından, milletvekillerine kadar, bunların da ötesinde bürokrasiye birlikte kibir psikolojisine yakalanmış olduklarının altını çizdi.

    Her konuda, partideki hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını halka ispatlayacaklarını söyleyen Erdoğan; partideki herkesin sorumluluktan kaçamayacağını kararlı bir dille telaffuz etti.

    Elbette Erdoğan’ın parti bünyesinde yapmış olduğu otokritiğin ne kadar gerçekçi olduğu zamanla ispatlanabilecek yargılar.

    Ekonomik faktörler, toplumun psikososyal durumu, her şeyin bir anda unutulmasını imkânsız kılacak olgular.

    AKP teşkilatlarının yıllardır devlet gücüne sırtını dayaması, yerel güçlerin kendilerini merkezi güç konumunda hissetmeleri, uzun zamandır Erdoğan iktidarından cesaret alarak hantallaşan Cumhur İttifakı bürokrasisi, gerileyen bir ülkenin ve iktidara küskün bir toplumun oluşmasına neden oldu.

    Yerel seçim çalışmaları da AKP’nin önceki deneyimlerine bakarak yeterli olmadı.

    Kampanya organizasyonun seçmene samimi gelmeyişi, ortak karar almada yaşanılan diyalog aksaklığı, yeni bir dil üretmedeki zayıflıklar ve seçmen kitlesine odaklanmayan politik performans düşüklüğü, Cumhur İttifakı’nın, özelinde ise Erdoğan’ın yerel seçimlerde mağlubiyet yaşamasına neden olan sebepler arasında.

    Ancak geçtiğimiz yerel seçim atmosferi sadece Erdoğan’ın eleştirileriyle ele alınacak bir konu değil.

    31 Mart yerel seçimleri, seçmenin özgür düşünme ve serbest hareket etme havası içinde geçti.

    Bu seçimde insanlar kendilerine verilmiş seçmen kimliğini bir kenara bırakarak, bireysel tercihlerinde özgün bir farkındalık yarattı.

    Yıllar sonra Türk siyaseti için önemli bir aşama olan bu özgün farkındalık, toplumun siyaseti yönlendirebilme gücünü ortaya koydu.

    Yapılandırılmış kitle tercihi yerine, bağımsız ve artık kritik yapan bir seçmen çoğunluğunun oluşması, 31 Mart yerel seçimlerinde, esnemenin ve kırılma noktalarının belirginleştiğini gösteren olumlu gelişmelerdi.

    AKP’nin yaşadığı zemin kaybı, toplumsal alanda siyasi bilincin değişimini ve Türkiye dinamiklerinin artık farklı bir şekilde geliştiğinin habercisidir.

    AKP’nin Türkiye’de büyüyen yeni sosyolojiyi takip edememesi özellikle büyük şehirleri kaybetmesindeki en büyük etkendir.

    Erdoğan’ın, milletin mesajının oldukça net olduğunu söylemesi, bir bakıma AKP’nin ve Cumhur İttifakı’nın büyüyen sosyolojiyi anlayamamasının itirafıdır.

    Bilhassa İstanbul’un, Cumhur İttifakı tarafından kaybedilmesi, gelişmekte olan sosyolojinin bir neticesidir.

    Anlaşılan o ki, Erdoğan uzun bir süre özeleştiri sürecini sürdürecek.

    Bu süreç Cumhur İttifakı’nın kabine değişikliğini ve kurmay kadrodaki bir takım yenilenmeleri de beraberinde doğurabilir.

    Geçtiğimiz salı günü, Erdoğan’ın MYK toplantısında “Güneşi gören buz gibi erimeye devam ederiz.” den kastı, 2028’e kadar, iktidar olarak daha fazla erimemek için, konjonktürel değişimlerin yapılmasına yönelik ipuçları olabilir.

    Heybet AKDOĞAN