
09 Eylül 2025 Salı

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Gün henüz ışırken,
hafif bir sis tüm kenti sarıyordu.
Uykuyla uyanıklık arasında
içimde bir huzursuzluk geziniyordu:
anlamlandıramadığım, köklü bir yorgunluk.
İçimde iki ayrı dünya var sanki;
birbirinden uzaklaşıp,
sonra yeniden birleşmeye çalışan…
Bir yanım yanıp tutuşarak konuşmak,
sesimi duyurmak istiyor;
öteki yanım,
sessizliğin güvenli sığınağında kalmak.
Birileriyle konuşmak istiyorum,
içimi dökmek…
Ama her kelime fazlalık,
her cümle gereksiz bir yük gibi.
Arkadaşlarımı aramak istiyorum,
her zamanki gibi onları dinlemek.
Ama uzaktan bakınca,
ortak bir paydamız kalmamış gibi.
Hızlı akan hayatları,
planları, neşeleri arasında
bir gölge gibi kalıyorum.
Sanki yalnızca ben,
aynı yerde takılıp kalmışım.
Onlar başka yönlere savrulurken,
ben durgun bir göl gibi…
Hayatın kıyısında bir şeyleri kaçırarak bekliyorum.
Salakça geliyor belki —
ama bu sıkıntı…
içimde öyle köklü ki,
söküp atmak mümkün değil.
Bu uzaklığı ben seçtim.
Ama şimdi,
taş kesilmiş ruhum
bu yükü neden sırtlandığını unutmuş gibi.
İki hafta sonra 17 sona erecek.
20’ye adım adım yaklaşırken,
o eski kaygısızlığı özlüyorum.
Hep bir şeyler yarım kalmış gibi yaşamak…
Geçen zamanın boşluğu,
içime ağır bir taş gibi oturuyor.
Geçmişle gelecek arasında sıkışmışım.
Geçen senenin umutlarına,
bugün yetişememiş gibiyim.
“Her şey böyle iyi gitseydi geçen sene,” diyorum,
“belki içimde bu burukluk olmazdı.”
Ama nafile…
Her geçen gün,
bir başkasını beklemekle geçiyor sanki.
Beynimde düşünceler dönüyor.
Her biri ağır.
Her biri karanlık.
İçimdeki o boğucu boşluk,
kelimelere dökülemeyen bir yalnızlık.
Nereye gidiyorum, bilmiyorum.
Ama bu sabahın puslu havasında
devam edebilmek için sadece umut etmek gerek.
Belki bir gün,
bu kaybolmuş zamanlar anlam bulur.
Bugünün sıkıntısı huzura,
bu arayış ise içimde sönmeyen bir ışığa dönüşür.
Ama o güne kadar…
her şey biraz daha beklemek zorunda.