Dr. Selim GÜNAY

Dr. Selim GÜNAY

23 Kasım 2025 Pazar

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Sahte Hayatlar

    Sahte Hayatlar
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Değerli okuyucularım,

    Havasından mı suyundan mı bilinmez ama ülkemizde her güne yeni bir skandalla uyanıyoruz. Coğrafyanın kader mi yoksa keder mi ikilemi arasında ilerlerken maalesef “bu da olmaz” dediğimiz ne varsa duyuyor, görüyor ve yaşıyoruz.

    Tam da tasvir ettiğimiz günlerden geçiyoruz aslında. Basılan sahte diplomalar, hayatını kaybedenlerin diplomalarının değiştirilerek yeni bir şahsın adına düzenlenmesi, daha da ötesi resmî devlet görevlilerinin e-imzalarının kullanılarak basılan mesleki sertifikaların olduğu iddiaları ortalıkta dolaşmaya devam ediyor. Yüzlerce kişinin sahte diplomayla devlette istihdam edildiği, artık fısıltıdan öte açık açık konuşuluyor şu günlerde. Doğru ya da yanlış, devlet araştıracak ve bu sorunun cevabını elbette verecektir.

    Türk toplumunda sahtecilik algısı, 10 kavanoz balın 100 liraya satılmasıyla başladı aslında. Sahte ya da gerçek, hâlâ muamma ama 10 adet cam kavanozun fiyatı bile satılan balın fiyatından fazla olunca, insanlar hâliyle merak ederdi bir bal nasıl bu kadar ucuz olabilir diye. Hatta halk arasında, “Arıların biz bu kadar uğraşıp didinip 3-5 gram bal yapıyoruz ama adamlar 10 kavanozunu 10 liraya satıyor deyip bal yapmayı bırakmış” diye muhabbetler dönerdi.

    Daha sonra hızlı bir şekilde sosyal medya girdi hayatımıza. Eşimizden dostumuzdan haberdar olalım diye birer birer hesaplar açmaya başladık saf duygularımızla. Yıllar geçtikçe sosyal medya da yavaş yavaş amacından saptı ve insanlar sahte sosyal medya hesapları açarak olduklarından ziyade, olmak istedikleri, yaşamayı arzu ettikleri, kısacası kendileri olmayan bir hayatı gösterme yarışına girdiler sahte profillerle.

    Küreselleşmenin ve teknolojinin etkisiyle tek bir tık ile her şeye ulaşmaya başlayan insanoğlu, sosyal medyanın da etkisiyle modayı takip etmeye başladı. Ünlü markaların çantaları, ayakkabıları ve gözlüklerini kullanmanın statü sayıldığı bir ortamda hemen işe koyulan tekstilci, derici ve esnaflarımız dünyaca ünlü markaların replikalarını üretip piyasaya sürdüler. Kısacası ülkemizde sahte ürün piyasasından moda devleri de nasibini almıştı.

    İnsanların kişisel bakımlarına önem vermesiyle pahalı kozmetikler, kremler, parfümler daha fazla tüketilmeye ve dikkat çekmeye başladı. Özellikle yabancı menşeli kozmetik ürünlerin revaçta olması yerli üreticilerimizde bir aydınlanmaya neden olmuş, kendi ürünlerini nasıl daha kaliteli yapabiliriz diye kafa yorma yerine yabancı marka ürünlerin sahtesini yapmanın daha kârlı olduğunu düşünerek şükür o sektöre de el atmaktan geç kalmadılar, kısa yoldan para kazanmak varken kendilerine özgü kaliteli ürün üretmeye kafa yormadılar hiç.

    Hastalıklar arttı, çeşitli ilaçlar piyasaya sürülmeye başlandı, takviye vitamin kullanımında gözle görülür bir artış oldu. Farkındalıklar ve reklamların etkisiyle neredeyse herkes takviye vitaminlerle ilgili araştırma yapmaya ve kullanmaya başladı. Hâl böyle olunca merdiven altı üretimler de arttı hâliyle.

    Takviye vitaminlerle başlayan sahtecilik serüveni, özellikle 2024-2025 yılında onlarca kişinin ölümüne neden olan sahte alkolle devam etti. Yerli ve yabancı sahte içki bir rant kapısı hâline gelmiş, birçok vatandaşımızın hayattan kopmasına neden olmuştur.

    Bal, sosyal medya profili, ürünler ve içecekler sahte derken şimdi bir de diplomalar sahte iddiaları dolanıyor ortalarda. Gerçekler nedir, şu ana kadar resmî ve tatmin edici bir açıklama duyamadık, belli ki çalışmalar, araştırmalar ve soruşturmalar devam ediyor.

    Bekleyip göreceğiz, sahte diplomalar nedeniyle atanamadığı için, işsizlikten evine ekmek götüremediği için yaşamına son veren insanların hakkına girilmemiştir umarım, öyle olduğuna inanmak istiyorum.

    Mutlu haftalar, keyifli okumalar.