Dr. Selim GÜNAY

Dr. Selim GÜNAY

23 Kasım 2025 Pazar

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Ömür devlete, Çile emekliye!

    Ömür devlete, Çile emekliye!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kıymetli okuyucularım, bu hafta sizlerle son dönemlerde zor şartlarda yaşamlarını sürdüren memur emeklilerinden söz edeceğiz.

    Bir ülkenin en saygıdeğer kesimlerinden biri hiç kuşkusuz, yıllarını devletine adamış memurlardır. Ömrünü masa başında, okul sıralarında, hastane koridorlarında, adliyede, karakollarda ya da sayısız kamu kurumunda harcayan bu insanlar görev süreleri boyunca ülkesine hizmet etmenin gururunu taşırlar. Ancak ne acıdır ki, emeklilikle birlikte bu gurur, yerini derin bir hayal kırıklığına bırakıyor.

    Bugün memur emeklilerinin aldığı maaş, hayatın olağan akışına yetişmekten çok uzakta. Pazar filesi doldurulamıyor, faturalar birikiyor, kira ödeyenler için ise ay sonu hesapları adeta bir kâbusa dönüşüyor. Yıllarca devletine sadakatle hizmet etmiş bir insanın, emekliliğinde “asgari yaşam” mücadelesi vermesi kabul edilebilir mi?

    Üstelik sadece rakamlardan söz etmiyoruz; mesele bir ömürlük emeğin karşılığının küçümsenmesidir. 30–40 yıl görev yapan bir memur, emekli olduğunda torununa harçlık verememekten, bir kahvehanede oturup çay içmeye bile hesap yapmaktan utanır hale geliyor. Oysa emeklilik, insanın rahat bir nefes alması gereken dönem olmalıydı.

    Mevcut ekonomik şartlar her geçen gün ağırlaşırken, emeklilerin durumu giderek daha kötü bir hâl alıyor. Zira maaşları, artan gıda, kira ve enerji fiyatlarının gerisinde kalıyor. Bugün memur emeklilerinin çoğu, ya borçla ayakta kalıyor ya da ikinci bir iş yapmak zorunda kalıyor. Yıllarını devlete adamış bir insanın, yaşlılığında yeniden çalışmak zorunda kalması toplumsal bir ayıp değil mi?

    Sorunun özü basit: Emeğin karşılığı insanca yaşanabilecek bir ücret olmalıdır.

    Memur emeklileri yalnızca yaşamlarını sürdürecek bir gelir istemiyor, aynı zamanda saygı da bekliyor. Çünkü emeklilik, “yoksulluk” demek olmamalı. Aksine, yılların emeğinin karşılığında huzurla yaşanacak bir hayatın adı olmalı.

    Bugün memur emeklilerinin çığlığı sessizdir, ancak duyulmaz değildir. Bu ses, sadece ekonomik bir talep değil; aynı zamanda sosyal adaletin, insana verilen değerin de göstergesidir.

    Yıllarca devlete hizmet etmenin bedeli ekonomik olarak enflasyon altında ezilmek olmamalıdır.

    Hasan Hüseyin öğretmen Milli Eğitim Bakanlığında 32 yıl sınıf öğretmenliği yapmış başarılı bir öğretmendir. Yetiştirdiği öğrenciler bugün doktor, hâkim ve birçok bakanlıkta bürokrat olarak kritik görevlerde bulunmaktayken kendisi ise sadece 36.800 TL emekli maaşı alarak geçinmeye çalışmaktadır.

    Yıpranma ve askerlik hizmeti ile birlikte toplam 38 yıl emniyet teşkilatında gece gündüz demeden görev yapan, toplumun asayişi ve huzuru için maç, konser, cenaze, sınav gibi sayısız ek görevlere giden emekli polis memuru Ali Bey bu hizmetlerinin karşılığı sadece 42.100 TL emekli maaşı almaktadır.

    29 yıl Maliye memurluğu yapan Ayşe hanım ise bu hizmetinin karşılığı olarak 35.100 TL emekli maaşı almaktadır.

    Peki ya diğer emekli memurlarda durum ne?

    Mesela dağları mesken tutan, yurt içinde ve yurt dışında sayısız operasyonlara katılan, orduevinde konaklaması yasak olan ama dağlarda günlerce taşı yastık, toprağı çarşaf yapan kahraman uzman çavuşlar ne kadar emekli maaşı alıyor sizce?

    Açıkçası ben yazarken utanıyorum. Her seferinde hakkınız ödenmez deyip gerçekten haklarını ödemediğimiz, kerpiç duvarlı sıvasız evlerin kahramanları uzman çavuşların yaptıkları görev ve aldıkları emekli maaşları maalesef ters orantılı.

    Fiili 22 yıl, yıpranma ile toplam 26 yıl görev yapan bir uzman çavuş 29.000 TL, 20 yıl ve altı görevi olanlar 22.000 – 26.000 TL arası, 30 yıl üzeri 1/1 derece ve kademesinde olanlar ise 36 bin TL emekli maaşı alıyor.

    Görevi insanı yaşatmak olan sağlıkçılarda da durum çok farklı değil, 35 yıl hemşire olarak görev yapan üniversite mezunu Zübeyde hemşire 36.000 TL emekli maaşı alıyor.

    Sosyal adalet nimet ve külfetin eşit dağıtılmasını esas alır. Sağlığı yerinde iken hizmetlerinden en üst seviyede faydalanılan memurlar emekli olduklarında aldıkları maaşlar ile bu muameleyi hak etmiyorlar.

    Geçmişine vefası olmayanın, geleceğine umudu olmaz.

    Emeklinin sosyo-ekonomik durumu ivedilikle düzeltilmelidir.

    Mutlu Haftalar, Keyifli Okumalar.