
23 Kasım 2025 Pazar

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Tarih sayfalarında nice komutanlar, imparatorlar ve devlet adamları yerini almış, adını bir şekilde tarihe yazdırmıştır. Kimi fetihleriyle anılır, kimi kurduğu imparatorlukla, kimileri ise devrimleriyle hâlâ anılmaya devam etmektedir.
Ancak bunlardan sadece bir tanesi hem askerî bir deha hem vizyoner bir devrimci hem de küllerinden bir ulus yaratan bir “kurucu lider” kimliğine aynı anda sahip olabilmiştir.
Her şey, 1881’de, o zamanlar bir Osmanlı liman kenti olan Selanik’te başladı. Babası Ali Rıza Efendi’den ilerici düşünceyi, annesi Zübeyde Hanım’dan sarsılmaz bir iradeyi miras aldı. Askerî okuldaki matematik öğretmeninin ona “Kemal” (olgunluk, mükemmellik) adını vermesi, belki de gelecekteki misyonunun bir habercisiydi.
Manastır Askerî Okulu’nda vatan ve hürriyet fikirleriyle tanıştı. Harp Okulu ve Harp Akademisi’ndeki parlak öğrenciliği, onun sadece bir asker değil, aynı zamanda ülkesinin ve dünyanın gidişatını okuyabilen bir entelektüel olacağının sinyallerini verdi. O, genç bir subayken bile, çökmekte olan bir imparatorluğun sorunlarına sadece askerî değil, siyasî ve sosyal çözümler arayan bir beyindi.
Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı verdiği mücadele, Balkan Savaşları’nın acı kayıplarının ona öğrettiği “vatan toprağının ne pahasına olursa olsun savunulması gerektiği” ve Çanakkale… Birinci Dünya Savaşı’nın belki de en kritik cephesinde 33 yaşındaydı. Anafartalar’da, Conkbayırı’nda düşmanın üstün gücüne karşı sergilediği stratejik deha ve sarsılmaz cesareti, onu sadece bir “Anafartalar Kahramanı” yapmakla kalmadı, aynı zamanda bir ulusun kaderini değiştirecek lider olarak öne çıkardı. Askerlerine söylediği, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” sözü, bir komutandan öte, vatan için kendini feda etme iradesinin simgesiydi.
Mondros Mütarekesi ile gelen işgal, onun için bir son değil, bir başlangıçtı. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a attığı adım, sadece coğrafi bir seyahat değil, “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” şiarıyla yakılan bir bağımsızlık meşalesiydi. Amasya, Erzurum ve Sivas’ta, parçalanmış bir milleti ortak bir idealde birleştirdi.
Sakarya Meydan Muharebesi’nde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır.” diyerek askerî strateji literatürünü yeniden yazdı. Büyük Taarruz ile düşmanı vatan topraklarından söküp attı. O, imkânsızı başaran bir Başkomutan’dı.
Asıl büyük mücadele, askerî zaferden sonra başladı. Onun dehası, savaşı kazanmanın yetmediğini, asıl zaferin “muasır medeniyetler seviyesine” ulaşmakla mümkün olacağını bilmesindeydi. Savaş alanındaki komutan gitmiş, yerine elinde tebeşir, kara tahta başında bir “Başöğretmen” gelmişti.
Cumhuriyet’in ilanı, onun vizyonunun zirvesiydi; egemenliği kayıtsız şartsız millete vermesiydi. Ardından gelen devrimler, bir toplumu köklerinden modernleştirmeyi amaçlıyordu:
İşte tüm bunların mimarı, o lider Mustafa Kemal ATATÜRK’tü.
Atatürk’ün büyüklüğü, sadece kendi milletinin değil, ona karşı savaşanların bile takdirini kazanmasıyla perçinlenmiştir. O, mağlup ettiği düşmanlarının bile saygısını kazanan ender liderlerdendir.
Gelin şimdi Türk’ün atası ATATÜRK ile ilgili yabancılar ne demiş birlikte bakalım, sonra sahip olduğumuz değerin farkına varalım:
❝Pek çok devrimci görüldü, ancak hiçbiri Atatürk’ün göze aldığı ve başardığı şeyi yapamadı.❞
Yunanistan, Messager D’Athenes Gazetesi
❝Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerleyememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte gerçekten eşi olmayan bir olaydır.❞
İngiltere, Daily Telegraph Gazetesi
❝Atatürk Devrimi o kadar büyüktür ki, bunların yüceliği karşısında dünya hâlâ şaşkınlıktadır.❞
Belçika, Soir Gazetesi
❝Türkiye’nin önderi… Hasta adam diye anılan bir Türkiye’den güçlü, uygar bir ülke yaratmıştır.❞
Danimarka, Social Demokten Gazetesi
❝Tarih çok büyükler gördü. İskender’leri, Napolyon’ları, Washington’ları gördü. Ancak, yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.❞
Fransa, L’Illustration Dergisi
❝Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dâhi çağımızda Türk Milleti’ne nasip oldu.❞
İngiltere, David Lloyd George
❝Atatürk, tarihte en büyük devlet adamları arasında yerini aldı. Onu farklı kılan, sadece bugünü değil, yarını da görerek hareket etmesiydi.❞
İngiltere, Lord Kinross
❝Benim üzüntüm iki türlüdür. Önce büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu büyük adamla tanışma dileğimin gerçekleşememiş olmasıdır.❞
ABD Başkanı, Franklin D. Roosevelt
Aramızdan ayrılışının 87. yılında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bağımsızlık mücadelesinde birlikte olan silah arkadaşlarını saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.