
23 Kasım 2025 Pazar

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

2024 yılı Mart başlarıydı, telefonum çaldı; arayan yeğenim Hüseyin’di. Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) yaklaşık 12 senedir uzman çavuş olarak görev yapıyordu. Sık sık birbirimizi arar, uzun uzun sohbet eder, dertleşirdik. Yine her zamanki gibi sohbet ettikten sonra, “Abi sen gazetede yazıyorsun, birçok meslek grubunun sorunlarını dile getiriyorsun. Biz uzman çavuşların çok derdi var, bunları da dile getirebilir misin?” dedi.
Elbette yardımcı olurum, bir bilgi notu hazırlarsanız ben de biraz araştırır, sorunları dile getiririm, dedim ve kapattık. Kısa bir süre sonra Türkiye Emekli Uzman Erbaşlar Derneği (TEMUD) Genel Başkan Yardımcısı Muharrem YILDIZ Bey aradı ve konuyla alakalı tarafıma bir bilgi notu iletti. Ben de araştırma yaparak notlarımı hazırladım ve 25 Mart Pazartesi günü “Uzman Çavuş Üvey Evlat Mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldım.
Yazı yayımlanır yayımlanmaz TEMUD Genel Başkanı Ali TİLKİCİ Bey aradı, tanıştık, uzun bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisi, sorunlarını dile getirdiğim için teşekkür etti. Benim de uzman çavuşlar ile olan yakınlığım bu şekilde başlamış oldu.
Zaman zaman fırsat buldukça sosyal medyada ve gazetede uzman çavuşların sorunlarını dile getirmeye gayret ettim. Ankara’da TEMUD Derneğini ziyaret ettim; Genel Başkan Ali TİLKİCİ ve Genel Başkan Yardımcısı Muharrem YILDIZ ile tanışma imkânımız oldu. Sohbet ettik, sorunları ve çözüm önerilerini yüz yüze konuştuk.
Uzman çavuşların sorunları o kadar büyük ki hangisinden başlasak, hangisini anlatsak bilemiyorum.
Öncelikle, tüm kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerin neredeyse tamamı kadroya geçerek kadrolu memur statüsüne kavuştular; fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinde en fazla şehit veren rütbe olan uzman çavuşlar sözleşmeli statüde çalışmaya devam ediyor. Vatan savunmasının sözleşmelisi olmaz, olmamalı.
TSK’da sayıları yaklaşık 200.000 olan, 1986 yılında çıkarılan 3269 sayılı kanuna tabi sözleşmeli çalışan ve tamı tamına 38 yıldır kadro bekleyen, vatan savunmasında sorgusuz sualsiz giden, yeni doğan bebeğini, eşini, hasta anasını, babasını evinde bırakıp görevden göreve giden uzman çavuşlar maalesef kadrosuz.
Yurtiçinde ve yurtdışında sayısız operasyonlara katılan, günlerce taşı yastık, toprağı döşek yapan bu kahramanlar vatan için karda, kışta toprakta yatabilirken maalesef kendi orduevinde kalamıyor. Siz hiç polisevinde kalamayan polis, öğretmenevinde kalamayan öğretmen ya da hekim evinde kalamayan doktor gördünüz mü? Uzman çavuşların zaten sürekli görevde oldukları düşünülürse, en azından ihtiyaç halinde orduevlerinde kalmalarının önü açılmalı, bu kahramanların hakkı verilmelidir.
Sadece orduevlerinde değil, sorun lojmanlarda da var. TSK’da en fazla sayıya sahip uzman çavuşlara, lojmanlarda sivil memurlar ile ortak olarak %20’lik bir kontenjan belirlenmiş. Bu oran subaylarda %45, astsubaylarda %35.
Başka bir sorun, özlük hakları. 3600 ek göstergeden uzman çavuşların da yararlanacağı söylendi. Yaklaşık 120.000 emekli uzman çavuştan faydalanan sayısı %1 civarında. Siz insanları 45-52 yaş kıstasıyla zorunlu emekli ederseniz, bu insanların 1. dereceye düşmesi çok zor; dolayısıyla bu ek göstergeden faydalanmaları daha da zor. Peki çözümü nedir? En azından eskiden emekli olup bu haktan yararlanamayanlar için ilave bir “1. derece” ile bu sorun çözülmüş olur.
Maalesef sorunlar ve talepler bu kadarla da bitmiyor. Mesleğe yeni başlayan bir uzman çavuş ile 20 yıllık bir uzman çavuşun arasında herhangi bir kıdem farkı bulunmamaktadır. Bu durum, ast-üst ilişkisi olmadığından hiyerarşik anlamda sorunlar çıkarmaktadır. En basit çözümüyle, her bir yılın kıdemden sayılarak kolaylıkla çözülebilecek bir soruna kimsenin kafa yormaması ilginç bir durum.
Ayrıca, astsubaylığa terfi etmek için uzman çavuşların içerisinden sadece %10 kontenjan ayrılması mesleğe karşı motivasyonu düşüren ayrı bir sorun olarak gözükmektedir.
Bir subay emekli olduğunda emekli maaşı %10, astsubay emekli olduğunda %25, uzman çavuş emekli olduğunda ise maaşının %45’i düşmektedir. Aradaki bu uçurum, bu fark ne kadar adil? Varın, kararını siz verin.
En basit bir olaydan dolayı sorumlu amir tarafından tanzim edilecek olumsuz bir rapor veya senelik izninizde şahsi aracınızla karıştığınız bir kaza nedeniyle ameliyat oldunuz, rapor aldınız, iyileşemediniz, tekrar ameliyat oldunuz ve 1 yılda 90 günü aştınız… Sonuç olarak sözleşmeniz feshediliyor. Bahsettiğim tüm bu fesih nedenleri insani durumlardır; sözleşme feshi bu kadar kolay olmamalıdır.
Herhangi açıklayıcı ve bağlayıcı bir çalışma, atama, sağlık ve nöbet yönetmeliklerinin olmaması keyfiyete yol açmakta; bu durum personel arasında huzursuzluğa neden olmaktadır.
Her 5 yılda bir sözleşme yenilemeleri ayrı bir sorun. Siz devlet olarak keskin nişancı yetiştiriyorsunuz, her türlü eğitimi veriyorsunuz, onlarca operasyona gönderiyorsunuz sonra dönüp “Gel bakalım, seninle çalışıp çalışmayacağımıza bir karar verelim,” deyip tekrardan sözleşme masasına oturuyorsunuz. Sözleşmeyle vatan savunması olmaz, olmamalı.
Ayrım sadece yaşarken değil, şehit olduğunda da bitmiyor maalesef. Subay, astsubay ve uzman çavuş birlikte aynı sınır ötesi operasyonda şehit olduklarında devlet, şehadetleri için ailelere subay için farklı, astsubay için farklı, uzman çavuş için farklı miktarlarda ödeme yapıyor. Oysa göreve giderken, cephede savaşırken rütbe ayrımı yapılmazken, şehit olduğunda böyle bir ayrıma maruz kalmak doğru bir uygulama değildir.
Basit birkaç düzenlemeyle halledilebilecek mağduriyetleri bu kadar yıl bekletmek bir ihmalin göstergesidir. Bu devlet, son birkaç yılda yüzbinlerce taşerona kadro verdi, binlerce sözleşmeliyi kadroya geçirdi. Bunları yaparken zorlanmadı da, yatağı dağlar, döşeği toprak, yastığı taş olan çalışanıyla, emeklisiyle zor şartlarda hayatını sürdüren kahraman uzman çavuşlara verirken mi zorlanacak?
Uzman çavuşlar, 45 saniyelik şehit haberleriyle tanıdığımız, herkesin kameraların görüş açısına girmek için birbirini ittiği cenaze törenlerinin sessiz kahramanlarıdır. Öyle kışlanın kapısından içeriye adım atmamış, ama haber programlarında kendisini “terör uzmanı” olarak lanse eden, yudumladığı çayı eşliğinde önüne açılan devasa haritalarda operasyonları yorumlayan insanların anlattıklarıyla anlamanın imkânsız olduğu bir meslektir uzman çavuşluk.
Bazı değerler vardır, parayla ölçülmez, ölçemezsiniz. Vatanı için gece gündüz demeden cephede savaşan kahramanların hayattayken haklarını verin.
Uzman çavuşların sesini duyurmak için tüm Türkiye’yi karış karış gezen, bir gün Meclis’te, bir gün televizyonda sorunları dile getiren ve derneği tüm Türkiye’nin tanıdığı bir sivil toplum kuruluşu haline getiren bir yönetim var. Başta Ali TİLKİCİ ve Muharrem YILDIZ olmak üzere tüm yönetim kurulunu bu anlamda tebrik etmek lazım. Türkiye’nin en etkili STK’larından biri konumunda. Bu şekilde mücadele etmeye devam edilirse sorunların çözülmemesi içten bile değil. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.
Son olarak, yazıma Hüseyin’imden gelen bir telefonla başlamıştım. Bitirirken yine Hüseyin ile ilgili bir telefondan bahsedeceğim ama bu defa arayan o değildi… Telefon onunla ilgiliydi.
16 Eylül gece saat 01.30’da telefonuma gelen bir SMS… Doğumunu dün gibi hatırladığım, yanımızda büyüyen, hayatının her anına bizzat şahit olduğumuz, çok da sevip değer verdiğimiz yeğenden öte kardeşimiz Hüseyin’in görevi başında şehit olduğunu yazıyordu.
Sabah olmadı, gün ağarmadı o gece…
Bugüne kadar televizyonlarda 45 saniye izlediğimiz şehit haberlerini ailecek günlerce yaşadık içimizde; hâlâ da acısı yüreğimizde…
İnsan, al bayrak ne zaman kendi evine, bir yakınının evine asılıyor, o zaman anlıyor ne demek olduğunu…
Ardında 4.5 yaşında bir evlat, acılı bir eş, yüzlerce seveni ve gerçekleşmemiş bir sürü hayal bıraktı.
Uzman çavuş camiasının bende manevi bir mirası var, elimden geldiğince bu camianın sesi olmaya devam edeceğim.
Hüseyin gibi niceleri kadro göremeden bu vatan için canlarından vazgeçip “sözleşmeli şehit” olarak gittiler.
Acıyı, sıkıntıyı, problemi anlamak için aynı şeyleri yaşamana gerek yok aslında. İnsan olmak yeterli…
Bu vesileyle bir kez daha tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.