
27 Kasım 2025 Perşembe

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Uyku, uyuşukluk. Gündüz koşuşturmaca. Dedikodu, gevezelik. Bir komedyanın içinde gibi. Git, kal, gel. Kısır döngü. Ye, iç, uyu. Aç ol, yine ye, iç, uyu. Kısır döngü. Aynı şeyler, aynı hareketler. Hayatın gerçek yüzü. Durağanlık, yeknesaklık, döngü. Hayret duygusunun yitirilişi. Abes (saçma) duygusu, hayatım boyunca bırakmadı yakamı. Her gün aynı şeyleri yapmak, aynı kişileri görmek, aynı şeyleri konuşmak abes. Bir abesler zincirinin içinde yaşıyoruz. Abeslerimize anlamlar yüklüyoruz. Sartre, Camus, Kafka; bunaltı, bunalmak, yabancılaşmak, düşüş… Geçen yüzyıldan kalma en çok duyduğumuz isimler ve kavramlar. Nefeslerini her daim ensemizde hissediyoruz. Daha doğrusu, ben her an ensemde hissediyorum.
Bu abesler zincirinden kurtulmak için icat etmediğimiz şey yok: din, ideoloji, ülkü, sanat, musiki, edebiyat, felsefe, mitoloji, para… Bugün sevinçlisin, yarın hüzünlü. Hayır, gün içinde bir saat sevinçlisin, bir saat hüzünlüsün, bir saat karışık. Duygular, gökteki bulutlar gibi ani değişiyor. Bir dönem size çok anlamlı gelen bir yazı, bir dönem çok anlamsız geliyor. Hepsi ve her şey, abesin kayasına çarpıyor. Sisifos işkencesi. Yazılarımda ve hayatımda daima duyumsadığım işkence. İbadetler de bir yerden sonra böyle bir işkenceye dönüşüyor. Tekrar, tekrar, tekrar… Zamanla içinde düşüncenin ve zekânın kırıntısı kalmıyor. Dünya sürgünü. Neyi anlatabilirim, nasıl anlatabilirim, anlatsam kim anlar, anlayan ne kadar doğru anlar, anlatmak ne? O kadar yazdım, anlattım. Netice yine abes. Abesler dünyası…
Kimi zaman Nurculuk yıllarımı özlüyorum. Etliye sütlüye dokunmuyorsun; ekmek elden, su gölden; geçim derdi yok. Dışarıda ne kadar haksızlık, zulüm, adaletsizlik, hukuksuzluk varsa umrunda olmuyor. İçeride iman hakikatlerini okuyorsun; ibadetle, tesbihatla, duayla, ubudiyetle mest oluyorsun. Ağaçlara, dağlara, ırmaklara, ovalara, nehirlere, yıldızlara, şimşeklere, bulutlara, yağmurlara, yapraklara, çiçeklere, kedilere, kuşlara, böceklere, ineklere, sineklere, koyunlara bakıp Cenab-ı Hakk’ın harika sanatını derinden derine tefekkür ediyorsun. Ve böylece imanın artıkça artıyor. Sosyal ve siyasal hayatta neler olup bitiyor, hiç umrunda olmuyor. Daha doğrusu, hiç haberin olmuyor. İnsan gerçekten de mutlu ve huzurlu oluyor. Onun için cemaatte vakıf olarak kalan bir dostum, “Medresede cennet hayatı yaşıyorum!” demişti bana. Evet, bu dünyada tam bir cennet hayatı.
Gerçek şu ki, bu dünyada daima kötülük kazanır, iyilik kaybeder. Buna rağmen daima iyilik yapmak lazım. Çünkü iyilik beklentisizdir ve iyilik yapmak başlı başına iyidir. İyiliğin iyilikten başka hiçbir getirisi yoktur. Bu bir parça enayilik ama böyle bir enayilik, kötülükten daha evladır.