Şahin Doğan

Şahin Doğan

27 Kasım 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    İNSAN DEMEK TUTSAKLIK DEMEK

    İNSAN DEMEK TUTSAKLIK DEMEK
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Varlığın birliği veya birliğin varlığı. Ne fark eder? Vahdet-i Vücut yok, Vahdet-i Şuhud var diyor İmam Rabbani. Tevhid-i zat, tevhid-i sıfat, tevhid-i ef’al. Hakiki tevhid veya hakiki Vahdet-i Vücut bundan başkası değil. Zevkidir, halidir, şuhudidir, ilmî ve kâlî değildir deniyor ama nedense bununla alakalı ilmî ve kâlî olarak binlerce sayfa kaleme alınmış.

    Hakikate topluca gidilmez, tek gidilir. Hangi hakikate? Kudema, hakikat dönende duranı; duranda döneni görmektir diyor. Dönen ne, duran ne? Zan, vehim, yuvarlak ifadeler. Dilin sınırlılığı. Dil, varlığın evi. O ev dışında kalan her şey onun dışında. Yani insanın dışında. Dile gelmeyen, ifade edilmeyen yok mudur?

    Tasavvuf, topu taca atmaktır bir bakıma. Her şeyi bir bilinmeze bağlamaktır. Yeni Diyanet İşleri Başkanımız bir tasavvuf uzmanı. Caizin karnı geniştir. Hakikat binbir kanatlı, binbir görünümlü. Küfür ve şirk gibi görünen şeyler hakikatin farklı bir tezahürü olabilir. Böyle demiyor mu Muhammed İkbal?

    Putperestlik yoktur aslında. Bütün mabetlerde kendisine ibadet edilen tek bir tanrı vardır, o da Allah’tır. Ne güzel te’vil. Te’vilin karnı, caizin karnından yüz kat daha geniş. Hakikat Spinoza’da mı? Kimilerine göre kesinlikle Etika’da. Aldanmak ve bağlanmak ezelî bir şifa olduktan sonra, neden olmasın? Entelektüelin peygamberi Spinoza.

    Duyar gibiyim: “Sen Spinoza’yı anlamamışsın, daha fazla okumalısın!” Aynen “Sen Said Nursi’yi anlamamışsın, daha fazla okumalısın!” diyen nurcular gibi. Fark yok arada. Birincisi seni biraz daha çağdaş ve modern gösteriyor.

    Bütün aidiyetler aldatıcı. Her aidiyet bir egemenliğin eseri. Parti, hizip, cemaat, tarikat, -izm, aile, aşiret, kabile… Hepsi bir egemenlik hiyerarşisi. En büyük cemaat devlet. Diğerleri paralel devlet. Devlet içinde devlet.

    Hakikat, bütün bunlara karşı istiklal ve bağımsızlığını kazanabilmektir. Ne kadar mümkün? Hatta hayali bir şey. Bütün bunlardan kurtulan biri insan olarak kalabilir mi? Özgürlük, yalanların en seküleri. Kutsallarda özgürlük olmaz. Sekülerlerde olur mu? Ne gezer! Özgürlük, insanoğlunun icat ettiği en tatlı yalanlardan.

    Hangimiz tam özgürüz? Veya hangimiz tam özgür olmak istiyoruz? Tam özgür olduktan ve tam özgür kaldıktan sonra, insan olmanın ne manası var? İnsan demek tutsaklık demek. Güzel bir motto, bir klişe. Patenti benim. Kimse temellük etmeye kalkmasın.

    Biri: “Said Nursi büyük bir ego sahibi” diyor, diğeri: “Sen nasıl üstat için ego sahibi dersin” diyor. İnsan, bir kişiyi her şeye rağmen müdafaa etmek isteyince söylemeyeceği kelam kalmaz. Kutsal bir zatı müdafaa kutsal bir vazife elbette.

    Herkes ayrı bir evren içinde. Evrenler birbirine sağır. Düşman hatta. Tasavvuf, mistisizm, irfan; bir hâl çaresi, bir çözüm umudu. Ama yaşanan bütün çelişkilerin üstünü örterek yapıyor bunu. Çaresizlikten, başka bir hâl çaresi mümkün olmadığından.

    İnsanın nereden gelip nereye gittiği gayet açık. İnsan nereden gelip nereye gittiğini iyi biliyor aslında. Sadece bunu kabul etmekte, buna tahammül etmekte zorlanıyor diyor bir entelektüel. Her şeyi çözmüş görünüyor. Ne mutlu ona!

    Kendi adıma nereden gelip nereye gittiğimi bilmiyorum. Bir açıklamaya, bir habere iman ediyorum sadece. Açıklama ve haber nesnel olarak ne kadar doğru, onu da bilmiyorum. Bütün ümidim, iman ettiğim haberin nesnel olarak doğru çıkması. Aksi halde çöl ve serap. Aldanmak ve şifa. Fark etmez.