15 Ocak 2025 Çarşamba
“Kraldan çok kralcılık.” Şöyle baktığınız zaman belki klasik bir deyim ve son zamanlarda çok kullanılan bir cümle gibi duruyor. Ne yazık ki toplum, ahlaki değerlerini bununla kaybetti. Benim bu konuyla ilgili daha önce yazdığım bir şiir vardır, “Kraldan çok kralcı bunlar” başlığı ile. Bugün ise bu konuya zaruriyetle değinmek isteme sebebim şu:
Evet, birçok sağduyulu insan gibi ben de görüyor ve şahit oluyorum kraldan çok kralcılığı. Fakat geçtiğimiz günlerde hayvanseverlerin düzenlediği bir basın toplantısında duyduğum bir cümle, bana durumun nasıl özgüvenli hale geldiğini düşündürdü, derinden üzülerek.
Konu şu: Belki birçoğunuz biliyor. Basına da geniş çaplı yansıdı. Olay mahalinde çekilen video ve görüntülerle yüreğimizin ağladığı, acıdığı ve tüm merhametli insanlara travma yaşatan bir konu bu: Mamak barınağındaki acımasız hayvan katliamı. Bundan tahminen bir ay kadar önce izledik o barınaktaki canların katlini. Vicdanları ve insanlığı sorgulamamıza sebep olan bu olayda, bir avuç merhametli hayvansever, kışın soğuğuna aldırmadan oradaki canlar için yaşam nöbetine başladılar. Her gün, gece gündüz nöbetleşe barınağın önünde beklediler, nöbet tuttular; verilen sözlerin yerine getirildiğini ve o canların yaşam şartlarının iyileştiğini görmek için. Onları yıldırmak için yapılan tüm girişimlere rağmen mücadelelerinden vazgeçmediler.
Fakat aradan geçen bir ayı aşkın sürede gördüler ki hiçbir şey değişmiyor, çalışanlar dahi aynı. Bu sefer belediye başkanlığının önünde toplanıp bir basın açıklaması talep etmişler yetkililerden. Olayın yakın takipçisi olarak, beni bu durum çok üzdü. Sanki iyi ile kötünün savaşı gibi. Oysa o seçilmişlerin kötü olma gibi bir lüksleri yoktu. Neyse, konumuza dönmek gerekirse, işte tam da burada başlıyor mesele.
Bazı yayın organlarının da bulunduğu Mamak Belediye binasının önünde toplanan hayvansever (iyi) insanlar, belediye başkanından açıklama beklerken, içeri dalmasınlar diye kapıya duvar ören güvenlik güçleri onlara izin vermiyor, dağıtmaya çalışırken arbedeler yaşanıyor. İzlediğim görüntülerde, kolluk kuvvetlerinden bir ses yükseliyor; biri hayvanseverlere karşı haykırıyor: “Sen CHP’li değil misin, sen oy vermedin mi bunlara, şimdi niye şikâyet ediyorsun?”
Bu cümlede düşünecek ve üzülecek o kadar çok şey var ki… Ben ilk şunu düşündüm: Orada Allah’ın yarattığı savunmasız, dilsiz canların haklarını savunmak için bulunan vicdanlı ve merhametli, insanlık vasıflarını taşıyanlar CHP’li mi olmak zorunda? Diğer partililer demek ki vicdansız, merhametsiz mi anlamına geliyor? Hani seviyorduk ya yaratılanı Yaradan’dan ötürü?
Üzülmemiz gereken bir diğer mevzu ise şu: “Sen oy verdiysen, ne yaparsa yapsın her yaptığını doğru bulup ‘Padişahım çok yaşa’ diyeceksin” anlamına geliyor. Ne yazık ki zaten çoğunluk da böyle düşündüğü için adil bir düzen kalmadı; hak, hukuk kalmadı; adaletin çarkını bozdular. Siz, “Nasılsa ben oy verdim, her yaptığı doğru” diye düşünüp yanlışlara da alkış tutar, kraldan çok kralcı olursanız, bütün ahlaksızlıklara geçiş izni vermiş oluyorsunuz. İşte bu ahlaksızlığın çürüttüğü toplum, sizin torunlarınıza ve çocuklarınıza bırakacağınız miras olacaktır: ahlaksızlık. Ve bunda payı olanlar da bir gün üzülerek bedelini öder.
Dinimizin dediği gibi, insanlık da adaletten yana olun diyor. O zaman kraldan yana olmak niye? Eğer haktan, adaletten yana olamıyorsak, bizi ne din kabul eder ne de insanlık.
Nurgül Aktürk