
10 Aralık 2025 Çarşamba

Tercüman Gazetesi

BEN OLAMAMANIN, BİZ OLAMAMAK KAVGASI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

Gerçek Gücün Sırrı

USTALIĞIN TESCİLİ

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

HAYATIMIN ALTI ÜSTÜ

Bilgi ve Adalet

ANALAR VAR İT DOĞURUR, ANALAR VAR YİĞİT DOĞURUR

AYNADAKİ LEKE

Taciz ve Tecavüz Örtbas Edilemez

KİMİN YARATTIĞI ŞEYTANA İNANIYORSUNUZ

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

ALLAH SEVDİĞİ KULUNA BELA VERİR” RİVAYETİ ÜZERİNDEN NASIL ALDATILDIK!..

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

ŞİDDET SARMALI: TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?

AKIL İNSANIN BELASIDIR, FAZİLETLİDİR ve REZALETİDİR.

SESSİZLİK REJİMİ

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ÖNCE EBEVEYNLER EĞİTİLMELİ

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

AHLAKSIZ DİNDARLIK VE İTTİHATÇILIK RUHU

EGM’DE SİVİL MEMUR OLMAK

AH BE ÇOCUK!

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Son günlerde Türkiye gündemine oturan, en çok konuşulan, tartışılan ve millet olarak utanç verici bir şekilde şaşkınlıkla takip ettiğimiz sahte diploma mevzusu… Şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş, organize bir suç örgütü söz konusu. Fakat bu, bilinen suçların ötesinde bir suç. Devletin en önemli kurumlarını ahtapot gibi sarmış, akıl almaz derinlikte bir sahtekârlık tablosuyla karşı karşıyayız. Eğitime bile eğitimsiz, sahte diplomalılar atanmış. Okulunu bitirip diplomalı olanlar ise atanamazken… Rektörler, profesörler, doktorlar, doçentler, aklınıza ne gelirse… Siyasetten eğitime, emniyetten hukuk birimlerine kadar kangren gibi her yeri sarmış vaziyette, maalesef gördüğümüz kadarıyla. Ve bizler düşünüyoruz: “Bu, buzdağının sadece görünen kısmı mı?” Bu nasıl bir çark, nasıl kurulmuş, akıl alır gibi değil.
Peki, bu çark kimin değirmenini döndürdü? Siyasetin, politikanın dahi içine bu kadar sahtekârlık karışmışken ilgili makamların gerçekten haberi olmadı mı? İstihbaratları yok muydu? O kadar rahat çalışmışlar ki, sahte diplomaları adrese bile gönderiyorlarmış.
İtiraf etmeliyim ki, devletin çok önemli makamlarında oturan, fakat daha doğru düzgün konuşmayı bile bilmeyen, kurduğu cümlelerden eğitimsiz oldukları anlaşılan kişiler vardı. Birçok siyasetçi ya da eğitimci olan kişinin konuşmalarını dinlerken içimden hep “Nasıl yani, nasıl bu mevkide olabiliyor?” demişimdir. Konuşmalarından, kurduğu cümlelerden hiç eğitimli olmadığı belli oluyordu. Onun için ben çok şaşırmadım. Kafamdaki soru işaretleri cevap buldu.
Peki ya bu, sadece bir sahtekârlık suçu mudur? Elbette ki hayır, bu kadar basit değil. Hak etmedikleri bir makamı işgal ettiler. Hak edenlerin işini, aşını, belki de hayatlarını çaldılar. O makamın koca bir millete vermesi gereken hizmeti hakkıyla ve doğru bir şekilde veremediler, dolayısıyla hizmet vermeyerek de onca insanın hakkına girdiler. Hak etmeden vergilerimizle maaş alıp yediler, torpille akrabalarını çevrelerine topladılar. Ve ülkemizi başarısızlığa, çürümeye sevk ettiler.
Ha, en ama en önemlisi ise insanların o kurumlara olan güvenini kırdılar ki, bunun telafisi bile olamaz.
Bence çarkı döndüreni de, görmezden geleni de, kumandanı da, değirmenciyi de, su taşıyanı da hepsi ihanetin bir parçası ve hepsi yargılanmalı.