14 Aralık 2024 Cumartesi
Sevgili okurlarım,
Bugün çok önemli bir konuya değinmek istedim.
Birtakım partililerin belirttiği bir şey var. Diyorlar ki:
Kürt meselesinin dönüp dolaşacağı ve en sonunda varacağı yer bir statü davasıdır.
Mesela, “Ana dilde eğitim yok, neden yok?” deniliyor.
“Irak Kürtleri bağımsız Kürdistan için referandum yaptılar ve referandumda bağımsızlık kararı çıktı, niye desteklemiyorsunuz?” diye soruluyor.
Bu konuya biraz açıklık getirip anlatmak isterim ve biraz da tarihe bakalım.
Ana dilde eğitim olsun demek ve bunu hayata geçirmek, bu memleketin evlatlarını 5-6 yaşından itibaren ana dillerine göre bölmek, sınıflara ve okullara göre ayırmak demektir. Ana dili Boşnakça, ana dili Çerkezce (doğu Çerkezce, batı Çerkezce), ana dili Kürtçe veya başka bir etnik kimliğin dili olan bireyleri sınıf ve okul olarak ayırırsak, bu tam olarak PKK’nın arzu ettiği bir şeydir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelinde bir parçalanmaya yol açar.
Barzani’nin bağımsızlığını neden kabul etmiyorsunuz? diye de soruluyor, değil mi?
Biraz tarih hatırlayalım ve burada akademik bir kaynağa başvuralım:
Baskın Oran – Türk Dış Politikası (Cilt 2).
1972 yılında ABD Başkanı Nixon, Saddam’a karşı Molla Barzani’ye destek verdiği zaman Barzani’nin şu açıklaması gündeme gelmişti:
“Biz Amerika’nın 51. eyaleti olmaya hazırız.”
50 yıl önce emperyalizmin kucağındaydı, bugün de kucağında.
ABD, Irak işgaliyle Irak’ı 3’e böldü ve Irak Anayasası ile bu durumu resmileştirdi. Bugün Barzani orada otonom bir bölgeyse, bu Amerika’nın gölgesindedir.
Bugün Suriye’nin kuzeyinde YPG varsa, yine Amerika’nın gölgesindedir.
Yani demem o ki, PKK yıllardır emperyalizmin kucağındadır.
Konunun başına dönecek olursak:
Deniliyor ki: “Haklarımız teslim edilmezse mücadeleye devam ederiz.”
Burada çok önemli bir çizgi var. Bu talepler bir hukuk devleti isteği değildir!
Etnik kimlik üzerinden bir anayasa talebinde bulunulmaktadır.
Yine söylüyorum:
Millet olma hali nedir?
Anayasada yazdığı gibi, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde biz biriz.
Nimetlerde ve külfetlerde biriz. Millet hayatının tecellisinde biriz.
Millet olmak, aynı zamanda farklı kimliklerin ve farklılıkların içinden bir olmaktır.
O milletin adı Türk milletidir. Türk milletinin onurunu, şerefini, egemenliğini temsil eden Türk bayrağıdır. Türk bayrağının temsil ettiği devlet de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Etnik kimlik üzerinden hak arama bahanesiyle hareket etmeye gerek yoktur.
Bu, hak aramak değil, ülkeyi bölmek ve parçalamak demektir.
Bunu yapmaya da kimsenin gücü ve kuvveti yetmez.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içinde “büyük Kürdistan” hayali, bir hayalden öteye geçemeyecektir.
Sözlerime son vermeden önce bunu da mutlaka belirtmek istiyorum:
Yanlış anlaşılmasın; Kürt vatandaşlarımızı kötülemek veya kırmak gibi bir niyetim asla olamaz. Canıgönülden inanıyorum ki hiçbir Kürt vatandaşımız, ülkemizin bölünmesini ve parçalanmasını istemez, istemiyor da. Kürt kardeşlerimiz, bu ülkenin öz evladıdır.
Bunu isteyenlerin amacı, devleti içten bölmek ve parçalamaktır.
Murat Vilken