
29 Kasım 2025 Cumartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Bizim toplumumuzda sevgi ve şefkat çoğu zaman bir hak değil, bir lütuf gibi verilir. Çocuklar, anne babalarının ruh hâline, travmalarına ve beklentilerine göre büyür. Babasından ilgi görmemiş bir çocuk, büyüdüğünde evlatlarına aşırı sevgi göstermeye çalışır; ama çoğu zaman kendi yaralı çocukluğunun izlerini de onlara taşır.
Böylece kuşaktan kuşağa aktarılan görünmez bir zincir oluşur: ilgisizlik, öfke, sevgiyi ifade edememek… Bizim kültürümüzde “disiplin” adı altında yürüyen sertlik ve baskı, aslında yaralı bir ebeveynin feryadıdır. Çocuğunu döverken kendi çocukluğuna kızar; çocuğuna sarılırken kendi eksik sevgisine sarılır.
Bir çocuğu veya genci yetiştirmek elbette kolay değildir. Ufak tefek hatalar yapmaları doğaldır; önemli olan, Türk töresi ve İslam ahlakına ters düşen aşırılıklardan ve ana babasının yüzünü eğecek yanlışlardan uzak durmalarıdır. Ebeveynin görevi, çocuğunu kendi yaralarından arınmış bir sevgiyle yetiştirirken ona sağlam bir değer zemini vermektir.
Toplum olarak şunu anlamamız gerekiyor: Çocuklar, bizim eksikliklerimizi telafi etmek için değil, kendi potansiyellerini yaşamak için var. Ebeveynliğin özü, çocuğa kendi yaralarımızın gölgesinden uzak bir alan açmaktır.
Okullarda, camilerde, aile içi sohbetlerde, televizyon dizilerinde bile şefkati, empatiyi ve merhameti konuşmak zorundayız. Çünkü toplumsal olarak sevgi dilimizi, iletişim biçimimizi ve çocuk yetiştirme anlayışımızı değiştirmeden, bireysel yaralarımızı iyileştirmeden gerçek bir dönüşüm olmayacak.
Unutmayalım: Sağlıklı bir toplum, sağlıklı çocukluklardan doğar. Çocuğuna sevgi veren aslında topluma da iyilik yapar. Her nesil, bir öncekinden biraz daha şefkatli olmayı başarabilirse, gelecekte hem birey hem toplum olarak yaralarımızı sarmış oluruz.
Ama şunu da bilmeliyiz: Eğer bugün çocuklarımızın ruhunu ihmal edersek, yarın kaybolan değerlerimizin, yitirdiğimiz adaletin ve çürüyen toplumumuzun hesabını kimse veremez. Çocuklarımıza gösterdiğimiz ya da göstermediğimiz şefkat, yarınlarımızın kaderini yazıyor — ve biz bu kaderi şimdi, tam da bugün belirliyoruz.
Selam ve muhabbetle,