
29 Kasım 2025 Cumartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Memlekette bir “kardeşim” furyasıdır gidiyor. Daha tanışalı beş dakika olmuş, “Canım kardeşim” mesajları, “Ailemden biri” paylaşımları havada uçuşuyor. Fakat bütün bu muhabbet balonunun altını kazıyınca ne çıkıyor? Koca bir güven boşluğu…
Bizde sevgi, kredi kartı gibidir; bol keseden dağıtılır. Güven ise peşin para; herkes önce görür, tartar, eline alır. Böyle olunca da sosyal ilişkilerde genelde şu tablo ortaya çıkar: Daha güveni test etmeden sevgiyi açıyoruz, sonra hayal kırıklığının faturasını ödüyoruz.
Ama “önce güven” diyenlerin de bir eli temiz değil. Onlar da bazen insanları bankadaki kredi notu gibi puanlayarak yaşıyor: “Bir bakalım, sözünde duracak mı, hak edecek mi, sonra severim.” Bu da ilişkileri personel alımına çevirmiyor mu?
Sonuç ortada: Biri fazla erken sevgi dağıtarak yanıyor, öbürü fazla geç güvenerek yalnızlaşıyor. Arada, “Ben ne seviyorum ne güveniyorum, kafam rahat,” diyenler var ki onlar da başka bir âlem.
Hani bir söz vardır:
“Kavun değil ki dibini koklayasın.”
Elhak doğrudur.
Bu konuda şahsi üslubum, rahmetlik Türkeş Bey’imin dediği gibidir:
“Bir insan senin gözünde soru işareti gibi olmalı.
İyi yanlarını gördükçe (güven arttıkça) soru işareti küçülür, sen ona yaklaş;
Menfi ve yanlış yanlarını gördükçe soru işareti büyür, sen ondan uzaklaş.”
Halbuki sevgiyle güven birbirine rakip değil, aynı ağacın kökü ve dalı gibiler. Kök (güven) olmadan dal (sevgi) kurur; dal olmadan kök de çoraklaşır. Ama biz ya köke bakıp dalı unutuyoruz ya da dala bakıp kökü ihmal ediyoruz.
Belki de mesele “önce hangisi” değil; mesele ikisini aynı anda beslemek. Birine aşırı yüklenince diğeri topal kalıyor. Sosyal hayatın bütün o “kardeşim”, “canım”, “ailem” dilinin altına biraz samimiyet, biraz da sınır koyabilsek hem güven hem sevgi kendiliğinden gelişir.
Unutmayın: Birine güvenmek, sevgi kontenjanından indirim yapmak değildir; birini sevmek de güveni ipotek etmek değildir. İnsan ilişkilerinde bu dengeyi kurmak, belki de en büyük erdemdir.