14 Aralık 2024 Cumartesi
Önümdeki kâseyi önüne koyup,
“Ana ye sen, seviyon bunu,” dedim.
“Yok oğlum, sen ye; işe gidiyon, gece gündüz sen çalışıyon,” deyip tekrar bana doğru iteledi.
Yarım dakika kadar bekleyip, aynı şeyleri tekrar ederek yine ikram ettim.
Az önceki benzer sözleri yine duyup, çok sevdiği Kellogg’s dolu kâseyi önüme sürdü.
(Kellogg’s’un Türkçesini ben de bilmiyorum. Mısır gevreği gibi, bal ile tatlandırılmış bir kuru ve çıtır yiyecek. Eskiden beri severdi.)
Karşılıklı olarak aynı şeyi defalarca yineledik.
Ben, eskiden beri sevdiği bir şeyleri burada kaldığı süre içerisinde ikram etmek isterken, o yaşlı insan, evimin bereketi, başımın tacı, bunu bana yedirmek derdindeydi.
Biz böyle karşılıklı cedelleşirken, elindeki telefonla meşgul olduğunu sandığım ciğerimin içi torunumun kıs kıs güldüğünü gördüm.
Göz edip,
“Hayrola, bir şey mi oldu?” diye gülümseyerek sordum.
“Dede, sen büyük annanneye, o sana verip durdunuz ama kimse yemedi. Ortada duruyor.”
“Sana kurban olurum. Büyük nene biraz rahatsız, biliyorsun. Bazen ısrar etmek, bazen itiraz ettiği halde çaktırmadan önüne koymak iyi oluyor. Az sonra iddiasını unutup afiyetle yiyor ama bu sefer hata bende oldu. Önüne bırakıp dışarı çıksaydım, bu kadar olmazdı.”
“Ama dede, niye zorluyorsun ki? Büyük annane zaten alzheimer değil mi? Hemen unutuyor. Sen de seviyon, sen yeseydin ya?” diye masumane bir çözüm sundu kendince.
Önümdeki bardaktan bir yudum alıp, sözlerimin yaralamadan yerine varabilmesi için beklediği cevabı vermeye zaman kazanmak istedim.
“Doğru, Kellogg’s benim severek yediğim bir güzelliktir.
Ama büyük nine burada misafir.
Misafire, hastaya, büyüklere senin sevdiğin ve onların hoşlandığı şeylerden ikram etmek inancımız gereğidir.
Doğru mu?”
“Doğru.”
“Evet, büyük nine konuştuğumuzu hemen unutuyor ve birkaç saniye sonra aynı şeyi tekrar soruyor veya söylüyor.
Doğru mu?”
“Doğru.”
“Büyük nine alzheimer hastası ve sen bunun ne olduğunu biliyorsun.
Doğru mu?”
“Evet, biliyorum.”
“Ama kurban olduğum, o hasta olsa da ben hasta değilim, ben alzheimer değilim.”
Yüzü al al oldu ciğerpâremin. Gözleri buğulandı, ağladı ağlayacak. Yüreğim parçalandı. Ağlasa ben de ağlarım.
Buğulu gözler, titreyen sesiyle bana dönüp usulca:
“Dede, sen hasta olma. Tamam mı? Yoksa ben çok üzülürüm!..”
Gazi KAYA (Kadiroğlu Gazi)
Tercüman Gazetesi Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.