
06 Aralık 2025 Cumartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Bir zamanlar misketlerin yuvarlandığında, yakar top oyununda çocuk seslerinin yankılandığı sokaklar, artık güvenlik görevlilerinin gelişine alamet siren seslerine, suç ve şiddet haberlerine sahne oluyor…
12 Eylül 2025 tarihli TRT’nin ana haber bülteninde; “13’ü 18 yaşından küçük, 30 şüpheli yakalandı.” haberi yer aldı. Bu tür çocuk yaşlarda şiddet ve suçların haberleri son günlerde adeta sıradanlaştı…
Konu ile ilgili olarak, – Şiddet Olayları Artarak Devam Ediyor!!! – başlıklı iki yıl önceki (16 Ağustos 2023 tarihli Kilit TV) yazımızda, şiddetle ilgili olarak tespitlerimizi yapmış ve ardından beş soru sormuştuk. Bu sorulardan ikisi;
Aradan geçen 2 yılı aşkın sürede olaylar azalmamış, yürek yakan şiddet olayları ve şehirlerimizin sokaklarında mafya vari örgütlenmeler özellikle çocuk yaşlarda artarak devam etmiş ve etmektedir.
Bugün büyük şehirlerin sokakları, çocuk yaşta oluşturulan suç örgütleri yüzünden her geçen gün biraz daha korku tüneline dönüşüyor.
Sokaklarımızın bu güvensizliği beni 30 yıl geriye götürdü.
1995 yılında ABD’nin Arizona eyaletinin başkenti Phoenix’te, Arizona Devlet Üniversitesi’nin bir programına katılmıştım. Bu vesile ile 4,5 ay geçirdim Phoenix’te. Bana üniversitede danışmanlık yapan öğretim üyesi Mrs. Marina’nın ilk tembihatı:
“Phoenix’in merkezine sakın yalnız gitmeyesin ve akşam hele hiç uğramayın.” olmuştu.
Ben de “Hayırdır, niçin?” diye sormuştum…
Danışmanım:
“Orada siyahi gençlerin oluşturdukları çeteler var. Sizi soyarlar, üzerinizdeki kıymetli eşyalarınızı alırlar ve karşı koyacak olursanız şiddete başvururlar, sopa yersiniz.” demişti.
Ben bu durumu çok garipsemiş ve ABD gibi bir ülkenin bir eyaletinin başkentinde, hem de merkezinin cadde ve meydanlarının güpegündüz insanlar için güvenlikli olmamasına şaşırmıştım…
Ama yazılanlardan/çizilenlerden şunu biliyordum: ABD’de Afrikalıların uzun yıllar okullarda, toplu taşıma araçlarında, sinema, tiyatro ve ortak yaşam alanlarında beyazlar tarafından dışlanması, aşağılanması Afrikalı gençleri suç makinasına dönüştürmüştü…
30 yıl sonra benim ülkemde de şehirlerimizin sokaklarında benzer sorunların yaşanacağını hiç ama hiç düşünmemiştim. Çünkü o yıllarda bizim böyle bir sorunumuz yoktu. Bugün geldiğimiz noktada çocuk yaşlarda örgütlü işlenen suçlar, geleceğimiz için endişe vericidir…
Burada sorumluluk sahiplerinin kendilerine şu soruyu sorması gerekir:
Şiddete ve suça itilmiş bu çocuklar kimin ve neyin kurbanı?
Çocuk yaşta olanlar değil ama gençler üzerine yapılan bir araştırmaya (2023 Türkiye Gençlik Profili Araştırması) göre, gençlerin %92’sinin bir sosyal medya kullandığını ortaya koyuyor. Bu veri çocuklar bakımından da dikkate alınabilir.
Bugün özellikle iletişim teknolojisinin hızla gelişmesiyle beraber oluşan sanal dünya, gençler ve çocuklar için bir sığınak olmaktan çıkmış, birer yol gösterici ve yönlendiriciye dönüşmüştür. Hemen her alanda bilgiye ulaşmak kolaylaşmış ve aynı zamanda şiddete, suça, yanlış rol modellere de rahatlıkla ulaşılmaktadır…
Yani çocukların hayatlarında yanlış seçim yapmalarında etkili olan unsurlar arasında sanal medyanın olduğu kanaati yaygındır. Gerçek hayatta değer görmeyen yeni nesil, ekran başında/sanal ortamda sahte bir kimlik edinmenin peşine düşmektedir.
Çocukların denetimsiz kullandıkları sanal ortamlar, onların karakterini şekillendiren bir okula dönüşmüştür adeta…
Ama bu okulun programı ve öğretmeni ne yazık ki kötü niyetli çıkar odaklarının kontrolündedir.
Diğer taraftan, sosyal medyada “fenomen” diye yüceltilen birçok isim, gösterişli hayatlarının arkasına sakladıkları gri, hatta karanlık geçmişleri ya da illegal bağlantılarıyla arkadan gelen nesiller için adeta birer “başarı” örneği hâline geliyor. Saygı duyulması gereken insani değerlerin yerini alan maddi güç ve büyüklük karıştırıldığından; emek değil, kısa yoldan o maddi gücü elde etmenin yolları aranır oluyor.
Ve bu haksız ve hukuksuz olarak elde edilen maddi güç de alkışlarla karşılanıyor ve değer görüyor. Bu durum karşısında değer verilmeyen, yer yer dışlanan sokaktaki çocuk da doğal olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğunu karıştırıyor…
Ellerinde kalem yerine bıçak ve bellerinde silah taşıyan çocuklar, hem toplumun hem de sistemin sessiz kurbanları… Suça karışan ve suçlunun gölgesinde büyüyen bu çocuklar sadece fail değil, aynı zamanda göz göre göre sokaklarda kaybettiğimiz bir nesil…
Sonuçta, suçun ortasına düşen çocuklar… Hem fail, hem mağdur… Küçük yaşta çeteler tarafından “adam” yerine konan ama devlet eliyle yeterince korunamayan çocuklar…
Artık sadece çocukları değil, sokakları da kaybediyoruz. Bu sorun ne sadece sanal dünyanın, ne sadece büyüklerin, ne de yalnızca eğitim sisteminin suçu.
Bu, topyekûn bir toplumun aynaya bakması gereken bir durumdur.
Sorumluluk hepimizindir…