
18 Ekim 2025 Cumartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Hayır demek, evet demekten daha kolay kanımca.
Neye evet diyeceklerini kestiremeyenler hayır demeye asla cesaret edemezler.
Benlik oluşumunun bilincine vardığı andan itibaren insan hayatında önce “evet” vardır.
Öz yaşam dairesinin içerisine neleri alacak? Hayatında nelerin veya kimlerin var olmasına izin verecek? Aklının erdiği, kişilik geliştirdiği an bunları düşünür insan.
Evet kabul; hayır ise ret mantığı üzerinde oturur. Kalp terazisinde tartıp akıl süzgecinden geçirdikleri; his, eylem, inanç, tutum ve sezgileriyle harmanlayarak kişisel yaşam dairesinin kapısından içeri girmesine onay verdikleri, kişinin ‘evet’lerini oluşturur.
Evet, insan benliğinin vücut bulmuş halidir.
Evetleri net olmayan insanın neyi ret edeceği, niye ret edeceği üzerinde mantık yürütülebilir mi?
Hayır.
Benliğini tamamlayan ve kendisinin farkında olan insan, yaşamına ilişkin özgün kararlar alma ve bu kararları uygulama mekanizması geliştirir. Kararlarının sorumluluğunu alır ve arkasında durur.
Evetlerinin ne olduğunu bilen ‘hayır’larıyla arasına bir sınır koyar.
Aslına bakarsanız her insan bağımsız birer devletten farksızdır. Devletin, tüzel varlığı için düzenlediği gibi onun da kişisel/özel kanunları vardır. Yasa geliştirir. Kendi dünyasına ait duygu, düşünce, tutum, davranış ve stratejileri üzerinde inşa edilmiş iç ülkesiyle kendisinin dışında kalanlar arasına çizdiği keskin sınırları vardır. Sınırlarını korur, gözetir. Gerekirse savaşır; uygun bulursa uzlaşır. Kendinden ödün vermez. Onuruna, gururuna zincir vurulsun istemez. İç ülkesinden bir başka iç ülkeye huzur ve barışın yollarını arar. Benliğini oluşturan unsurların bütünlüğü içerisinde tanınmak ve kabul görmek ister. Bağımsızlığına ilişkin her daim göğsünde dalgalanan bir bayrak ister. Nasıl ki sınırları içerisindeki vatandaşlarının hayat düzenine yönelik verilen kararlarda devletin mührü var ise, kişi de kendi yaşam dairesinin reisi olarak kararlarına ilişkin mührü elinde tutmak ister.
Devlet dediğimiz de benliğini tamamlamış hür insanların bir araya gelmesiyle oluşmuyor mu zaten?
Hadi şunu diyelim:
Evet’i olmayanın hayır’ı yoktur.
Evet demek mi kolay?
Hayır!
Daha zor.
Fuat OSKAY