Fuat OSKAY

Fuat OSKAY

18 Ekim 2025 Cumartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    EMPATİ ÜZERİNE…

    EMPATİ ÜZERİNE…
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İnsanlar arası ilişkilerin sıcak ve yüz yüze yaşandığı bir zamanların Anadolu kültüründe uzak yollardan gelip bir haneye Tanrı misafiri olmuşsanız size “Karnınız aç mı?” diye bir soru asla sorulmaz; o an için evde ne var ise pişirilip önünüze getirilirdi. Yol kat eden kişinin mutlaka aç olduğu ve bunu dile getirmekte çekinebileceği göz önünde bulundurulurdu.
    Köyler boşaldı. şehirlerin kalabalık ancak insanların yalnız olduğu günümüz dünyasında birbirini anlayan var mı? Medar- ı maişet kaygısıyla içinde debelendiği keşmekeşten başını bir kaldırabilse bunu başarabilecek yine belki de, neylesin. Vakit, nakit.
    Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya.” Diye sızlanması Gülten Akın’ın.

    Metrekarelik alan içerisinde insanlar iç içe, dip dibe, yan yana, karşı karşıya. Birbirlerine çok yakın; Ne var ki kalpten kalbe görünmeyen bir yol yok artık. Mesafeler yıldızlar kadar uzak.

    en uzak mesafe ne Afrika’dir,
    ne Çin,
    ne Hindistan,
    ne seyyareler
    ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
    en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
    birbirini anlamayan
    .”
    Can alıcı bir üslup ile ne güzel anlatır Can Yücel, kendisine izafe edilen “En Uzak Mesafe” adlı şiirinde.

    Anlamak; birbirini tanımak, bilmek, fark etmek, vakit ayırmak ve en önemlisi de dinlemek ile mümkündür.
    Hikayesini bilmediğin, kendisine yakınlık duyup dinlemediğin kişiyle empati kurabilir misin? Mümkün değil. Eskilerin diğergamlık, şimdikilerin ise modern terimle empati dedikleri şey, insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak, onun duygu ve düşüncelerini doğru anlamasıdır.

    Tam olarak gerçekleşmesinin üç kuralı var empatinin;
    *) Bir insanın kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakması,
    *) Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve hissetmesi,
    *) O kişiyi anladığını ona ifade etmesi.

    Empatide esas olan, karşısındakinin gözüyle görmek ve ne düşündüğünü anlamaktır. Bu esnada karşıdakinin düşüncelerine hak vermek, onun haklı olduğunu bildirmek gerekmez.
    Kızılderililer “Birini yargılamadan evvel onun ayakkabılarıyla dolaş.” derler. Onun ayakkabılarını giyebilmek için evvela kendininkileri çıkarmak zorundasın. O’nu ancak o şekilde hissedebilir; ancak o şekilde kendinleştirebilirsin. Damdan düşen hoca, halini anlamak için neden damdan düşeni çağırıyordu yoksa?
    Derenin iki tarafında da iki hayvan, biri ötekine sorar: “Karşıya nasıl geçeceğim?”  Öteki cevap verir : “Zaten karşıdasın ya!”
    Cevap yanlış mı, hayır. Doğru. Ancak yargılayıcı. Karşıdakinin haline kör; durumuna sağır.
    Hal bu olmakla birlikte insan gerçekten de kendisini bir başkasının yerine koyabilir mi diye sormaktan geri duruyor değilim.
    Çoğumuz insani reflekslerle konuyla ilgili, bilgili ve istekli bile olsak ne yazık ki uygulamada sorun yaşıyoruz. Bir başkasının yüzünde patlayan tokadı tam olarak kendi yüzümüzde hissedebilir miyiz? Bu mümkün mü?
    Mevzuyu vuzuha kavuşturmak mizaç kavramını yakından tanımayı da lazım kılıyor. Zira insanda dokuz ayrı mizacın hüküm sürdüğü dile getiriliyor.
    Duygusal ve kırılgan mizaçlı bir insanın sert ve asabi bir insanın yerine kendini koyarak onu anlamasını bekleyebilir miyiz? Bu iki farklı mizacın dünyaya aynı pencereden bakmalarını, aynı olanı görmelerini isteyebilir miyiz?
    Mevlana kapısını herkese açık tutup “Gel, ne olursan ol yine gel. Bu kapı umutsuzluk kapısı değil.” Derken insanlarla empati kurabildiğini mi dile getiriyordu bilemem ama kanaatimce farklı mizaçlardan kaynaklı olarak kimse kimsenin yerine kendini koyamıyor. Yalnızca yaşanan olay kendisinin başına gelseydi veya içinde bulunulan hal kendisinde olsaydı ne hissedeceğini, ne düşüneceğini, ne yapacağını söylüyor. Bu demek değildir ki karşısındaki insan da öyle hissediyor/düşünüyor/yapıyor. Sergilediğimiz tavırlar, duruma göre değil, edindiğimiz hayat tecrübesine ve kişiliğimize göre değişiklik gösterir. Zira empati için sadece bilgi yetmiyor. İnsanı anlamak sabır, sevgi ve sinerji içeren derin bir hislenim de gerektiriyor. Bu da sempati demek biraz.
    Ne dersiniz bilmem ama sempati(ilgi, yakınlık, sıcaklık) gösteremediğiniz bir insana empatiyle yaklaşmak zor gibi.

    Fuat OSKAY