Filiz BAHÇIVAN

Filiz BAHÇIVAN

04 Aralık 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    MAHALLE YANARKEN SAÇINI TARAYANLAR

    MAHALLE YANARKEN SAÇINI TARAYANLAR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yanıyor Türkiye, yanıyor…

    Bu sadece bir orman yangını değil.
    Bu, çocuklarımızın geleceğine atılan kıvılcım.
    6000 dekar orman alanı önce tapularla parçalandı, sonra ateşe verildi.
    Şimdi ne kuş kaldı dalında, ne gölgeye sığınacak bir can.
    Zeytin ağaçları — barışın simgesi — feryat ediyor.
    Duyabiliyor musunuz?
    Yok edilen sadece ağaçlar değil, umutlarımız.
    Ve tabii yitip giden insanlarımız.

    Eskişehir’deki sıradan bir orman yangını değildi.
    Canını dişine takan 10 can, 10 emekçi, ekmeğini alevlerin arasında arayan 10 insan… Öldüler.
    Peki, neden?
    Yangına zamanında ulaşacak araçları yoktu.
    Konunun tekniği açısından yeterli eğitim almamışlardı.
    Liyakat değil, sadakatin geçerli olduğu kurallar vardı.
    Zira bizim kültürümüzde hâlâ önlem almak, yangını çıkmadan önlemek gibi tedbirler angarya sayılıyor.

    Neyse!
    Memleket yanmaya devam ederken, dört bir yandan acı haberlerle içimiz kavrulurken, medya maymunları durumdan çirkin vazifeler çıkarmaktan yine geri durmuyor.

    Yaşadığımız her acı, doğal ya da doğal olmayan afetin ardından, vicdanı kurumuş, insafı tüketmiş beşer afetler mide bulandırıyor.

    Yangından kaçayım derken evlerini terk eden insanların evlerine hırsızlığa gireni mi dersiniz, yoksa birkaç yüz takipçi kasmak için itfaiye kıyafetiyle makyaj yapıp bunun videosunu paylaşanı mı?
    Bir de utanmadan, hayatını kaybeden 10 kahraman orman işçisiyle dalga geçer gibi “Kahraman dediğin eyelinerı kalın olur” demesi kanıma dokunuyor.

    Nasıl bir şımarıklık ve aymazlıkla böylesi paylaşımlar yapabildiklerine inanamıyorum.
    Bunların cezasız kalmasına da inanmak istemiyorum.

    Sizce de bunun bir cezası olması gerekmez miydi?
    Hatta öyle bir ceza olmalı ki gıdası ve nefesi sosyal medya olan bu tip medya farelerini, internet ve sosyal medyaya yasaklamak lazım.

    Bağımlısı oldukları ve yedi yirmi dört paylaşım yapamadan duramadıkları internetten ve sosyal medya araçlarından mahrum bırakmak gerekir.

    Diğer taraftan can derdiyle evini bırakıp kaçanların evine giren hırsızlara ne demeli?

    Nasıl cezalandırılabilecekleriyle ilgili “dilim varmıyor” demeye ama parmaklarım da yazmaya yanaşmıyor.

    Her yıl yaşadığımız bu yangın felaketlerine ilişkin onca haber yapılmasına rağmen, yaktığı anızlarla, tarlasını alevlerle temizlemeye çalışanlarıyla, yok yatağını yakmaya çalışırken yangını ve alevleri bir temizlik aracı gibi görüp yangınlara sebep olan o insanlar, en ağır cezalarla cezalandırılmadıkça, hatta yangınlarda ölenlerin katili gibi yargılanıp cezalandırılmadıkça maalesef bu yangınların sonu gelmez.

    Gelmez çünkü insanlar eylemleriyle değil, o eylemlerin ortaya çıkardığı sonuçlarla cezalandırılmalı.
    Cezalandırılmalı ki bir daha benzer eylemlerinin sonuçlarından korksun.

    Aksi halde yakmaya ve yanmaya devam edeceğiz.
    Yangını ve alevlerini bir temizlik aracı gibi kullanıp bütün yurdu kirletmeye ve vicdanlarımızı kurutmaktan vazgeçmeyeceğiz.

    Bizi ne kurtarır?
    Yangınlara karşı, havadan söndürme araçları dâhil yeterli sayıda ekipman sağlanmalı ve olası yangınlara karşı Orman Bakanlığının bütçesi artırılmalı.

    Diğer yandan, yangınlara cehaletleriyle sebep olanların en ağırından caydırıcı cezalarla cezalandırılması ve bir yandan hırsızların, vicdanı kurumuş medya farelerinin de haddinin bildirilmesi lazım gelir.