24 Mart 2025 Pazartesi
14 Şubat Sevgililer Günü geldi çattı. Hani şu hediyelerin, kırmızı güllerin, “Seni seviyorum”ların havada uçuştuğu, daha doğrusu uçuşmak zorunda kaldığı o zoraki gün. 14 Şubat.
Nereye baksak reklam, nereye baksak kırmızı. Of ki of! Bakmayın siz benim oflar çektiğime, bu özel günü heyecanla bekleyen öyle çok insan var ki, sürüsüne bereket. Hele gençler, günler öncesinden başladı onların heyecanı. Kiminin yanakları al al, hayaller alemine daldı; sevgilisi nasıl bir sürpriz yapacaktır?
Ah, hele sevgilisi olmayanların bir of çekişi var ki, karşıki dağlar yıkılır. Günler öncesinden hummalı bir çalışma başlar. Güzel, çirkin, iyi veya kötü, zengin ya da fakir, hiç fark etmez. İki eli iki bacağı olsun, hatta durun, azıcık da abartayım, nefes alsın yeter. Sevgililer Günü’nde yanında biri olsun, günü kurtarsın. Sonrası Allah kerim.
Kör talihine küsmüş oturanlar da yok değil hani. “Yine bir 14 Şubat ve ben yine yalnızım.” Bunu ben söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kesinlikle yalnız olmaktan şikayetçi değilim. Bu başlığı Facebook’ta bir kız arkadaşım paylaşmış. Ne maksatla paylaştı, birilerine mesaj mı vermek istedi, yoksa yalnızlık canına mı tak etti, bilemiyorum.
Benim asıl merak ettiğim şu: Geçen yıl taksitle tek taş alanlar hala taksitlerini ödüyorlardır da, hala aynı ödeme güçleri var mıdır? Sevgililik durumları devam etmekte midir? Ayrıldılarsa, kız yüzüğü iade etmiş midir? Ettiysa, delikanlı yüzüğü satmış mıdır, yoksa saklamış mıdır? Bu yıl yeni sevgiliye mi hediye olacaktır? Ah, o yüzükte her hâlükârda kaç kişinin ahı kalacaktır!
Hadi gelin, biraz da evli çiftlerin 14 Şubat’ı nasıl karşılayacaklarına bakalım.
Erkek: Merhaba hayatım, ben geldim.
Kadın: …
Erkek: Hayatım, evde misin?
Kadın: Bu saatte nerede olacağım? Evdeyim işte.
Erkek: Yemekte ne var? Kurt gibi acıktım.
Kadın: …
Erkek: Hayatım, neyin var?
Kadın: Bir şeyim yok.
Erkek: Bir şeyin yoksa niye öyle sinirle “Bir şeyim yok” diyorsun o zaman?
Kadın: Demek ki bir şeyim var o zaman.
Erkek: “La havle”! Ee, sende söyle o zaman.
Kadın: Ben söylemeden bir kere de sen anlasan.
Erkek: Ben bir sebep göremiyorum. Hayatımız her zamanki gibi devam ediyor. Ediyor da, bu gün değişen ne?
Kadın: Haklısın. Benim kaderim hiç değişmeyecek, hep aynı devam edecek.
Erkek: Hayatım, sadede gelsen de artık, ne olduğunu anlasam ben de.
Kadın: Bugün Sevgililer Günü ve sen bir gül bile bana çok gördün. (Instagram’dan bir resim gösterir) Bak, Nejla’nın parmağındaki tek taşa. Kocasının bugüne özel armağanı.
Erkek: Metresine ne aldı acaba?
Kadın: Bir şey mi dedin?
Erkek: Yok hayatım, güzelmiş, güle güle kullansın dedim.
Kadın: Bu resme bakınca bunu mu söyleyebiliyorsun?
Erkek: Allah aşkına hayatım, bu mu seni sinirlendiren şey?
Kadın: Ben senden bir şey istedim mi bugüne kadar? Ama mesela sadece bugüne özel bir şey yapabilir, sevgini gösterebilirdin.
Erkek: Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyor musun?
Kadın: Biliyor muyum? Sadece duyuyorum. Ama bunu hissetmek ve hatta görmek istiyorum.
Erkek: …..
Ve günün sonunda, ellerinde birer adet gül, hoplaya zıplaya giden şanslı kızlara fesat gözler eşlik edecek. Birilerinin içleri burkulacak, hayal kırıklığı yaşayacaklar. Ve yine çok gözyaşı akacak yastıklara.
Sizin için sevgi ya da aşk, Sevgililer Günü’nde alınacak bir hediye demekse ve üstelik o hediyenin maddi değeriyle orantılıysa, vay halinize!
Sevgiyi ifade etmenin yolu hediye almaktan ya da vermekten mi geçer? Şart mıdır, tarihini birilerinin belirlediği özel günler için tüketim çılgınlıklarının bir parçası olmak?
Sevgi, senede tek bir gün yaşanabilecek kadar ucuz bir olay değildir, günü olmamalıdır.
Taraflar birbirlerine sevgi dolu kalplerini, daha ötesi ömürlerini hediye etmişlerdir. Hangi pahalı hediye bu yüce duyguyla boy ölçüşebilir ki? Kapitalistin umurunda mı sizce aldığınız hediye ve sevgililerinizin mutlu olması? Tabii ki hayır. Aşk ve ticari amaç kadar birbirine zıt düşen bir acayiplikte sistemin bir parçası olmayın.
Sevgilisini her gün Sevgililer Günü gibi seven ve sevgiyi “pahalı hediye” olarak görmeyen sevgililere sonsuz mutluluklar diliyor, herkesin bugünü özel ve kırmadan, kırılmadan geçirmesini diliyorum.
Filiz Bahçıvan