Fatih Mehmet TURHAN

Fatih Mehmet TURHAN

03 Aralık 2025 Çarşamba

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Moğollar ve Tasavvuf

    Moğollar ve Tasavvuf
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Neden tarikatlar hep köylerde gelişmiştir sorusu hep aklımı kurcalamıştır. Şehir dururken neden köyler? Size basit bir soru gelebilir. Ama benim bir yıla yakın zamanımı aldı. Hangi kaynağa ihtiyaç duyduğumu bile bilmeden aylarca araştırdım diyebilirim. Alttaki beş dakikada okuyacağınız yazı benim aylarımı aldı desem abartmış olmam… Amatörce bir meraktı benimki…
    Ama amatörce de olsa bu yazıyı yazmak için aylar harcadım diyebilirim…

    “Moğol istilasının en büyük zararı, tasavvufların yapısını bozması olmuştur. İstilaya kadar tasavvuf kurumları her zaman hayatın ve üretimin içinde yer alıyordu.

    Özellikle askerlikte dervişler çok önemli görevler alıyorlardı. Hem savaşıyorlardı hem de savaştan sonra ruh sağlığı bozulan askerleri rehabilite ediyorlardı. Savaşta onlarca kişi öldüren, kan gören askerlerin bozulan psikolojileri tekkelerde tedavi edilirdi. O zamanın şartlarında öldürme eylemi çoğunlukla yakın dövüşte olurdu; düşmanın nefesini duyarak, gözlerinin içine bakarak öldürmek insanı insanlıktan çıkarıyordu. Bugünün öldürme eylemi o zamanlara göre daha kolay; bir tetikle, bir düğme ile rakibi görmeden öldürülüyor. Meydan savaşı çok farklıydı. Askerler savaş sonrasında uzun zaman tekkelerde normal hayata döndürülürdü.

    Moğol istilası tüm hızıyla giderken, tasavvuf tekkeleri artık yapılacak bir şey yok, “Herkes kendi uzletine, kendi mağarasına çekilsin, dağlarda yaşansın” diyerek toplumdan izole oldular. İstila uzun yıllar sürünce bir daha şehre inmediler; ve dervişler tekkesi kimliğinden uzaklaşıp “miskinler tekkesi” haline geldiler. Bundan sonra artık üretim hayatı içinde de bulunmadıkları için halktan yardım ve bağış altında mal ve para toplamaya başladılar.

    İbn-i Teymiye, İbn-i Kesir bu dönemde bu uzletçi tasavvufa karşı çıkmış ve eleştirmişlerdi. Diğer taraftan Ahi grubu, Yunus Emre ve Aşıkpaşa “Hayır, ne demek uzlete çekilelim, gelin tarım yapalım, bahçe bostan yetiştirelim” diye bu uzletçilere karşı çıkan ikinci bir akım olmuştur.
    Ama yine de çoğunluğun etkisini kıramamışlardır; o gündür bugündür tekkeler ve tarikatlar bir gram mal üretmeden halktan topladıkları ile yaşar hale geldiler.

    Bugün tarikatların genellikle şehir dışında, köylerde ortaya çıkmalarının sebebinin bu tarihi vakıaya dayandığını söyleyebiliriz. Şimdi şehirde de tarikatlar var, onlara ne diyeceğiz? Net cevabını bilmiyorum! Sanırım şehirlerimiz köyleşiyor; sosyal evrimimiz tersine işliyor…”