Fatih Mehmet TURHAN

Fatih Mehmet TURHAN

03 Aralık 2025 Çarşamba

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Kâr ve Ahlâksızlık

    Kâr ve Ahlâksızlık
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kötünün sektörü çok para getiriyor, çirkinin sektörü çok para getiriyor, ahlaksızlığın sektörü çok para getiriyor; ama iyinin, güzelin ve ahlaklının sektörü para getirmiyor.

    Televizyonlarda ahlâkı törpüleyen, ahlaksızlığı normalleştiren dizilere, gündüz kadın programlarına bakalım; ahlaksızlık ne kadar çoksa izlenme oranları o kadar yüksek! Bir de kültür programlarına bakalım diyeceğim ama artık kültür programı yok. Kimse para harcamıyor, harcasa da alıcısı yok artık.

    Yani günah ve günah işlemek çok kârlı; sevap ve sevap işlemek kârlı değil. Kâr getiriyorsa, ahlaksızlık da ahlaktır. Kapitalist ahlak, kendini kâr ile tanımlıyor! Kapitalizm böyle bir şey.

    İdeal olan, “insanı yaşatmaktır” der. Ama para getiriyorsa öldürebilirsin de…
    Mantığı çok sağlam bu sistemin. Mantık tamamen kâr odaklı ve menfaat odaklıdır.

    Irak işgalinde milyonlarca insan öldü. Suriye’de milyonlarca insan öldü. Gazze’de binlerce insan öldü deseniz, “Olsun ama biz kâr ettik!” derler.

    Hepimiz insanız ama hepimiz aynı insan değiliz;
    Zenginler daha çok insan, zengin olmayanlar daha az insan, fakirler ise “insanımsı” insan…
    Kapitalizmin insan tanımı bu!
    Kapitalist sistemin özü bu.

    Ve İslam âlemi, Batı’nın icat ettiği bu kapitalist sistem kadar güçlü ve mantıklı bir sistem bulamazsa, sömürülmeye ve öldürülmeye devam edecektir.

    Ali Şeriati, “Kendi ahlak anlayışımıza göre ekonomik bir model bulmalıyız.” derken bu çıkarımları kast ediyordu.

    “İslam âlemi” derken, bu âlemin mensupları kendileri hariç herkese bakıyor. Bir kurtarıcı, bir kahraman bekliyor. Kahraman otururken çıkmaz; kahraman, yolda olanların içinden çıkar. Yola revan olanımız var mı?

    Kendi hikâyemiz yok. Kendi hikâyemizi yazmazsak, başkasının bizim hakkımızda yazdığı hikâyede rol alırız.
    Bu rol de genellikle köle ya da maraba rolüdür; efendisini seven, hatta sevmekle kalmayıp kutsayan mankurtlaşmış köle bir ruhun rolü…!

    Kısaca: Kendi hikâyemizi kendimiz yazmalıyız.
    Anadolu’da bin yıldır binlerce hikâye yazıldı. Şimdi neden yazılmasın?
    Vira Bismillah diyelim, yeter ki!