
03 Aralık 2025 Çarşamba

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

DİJİTAL ÇAĞDA TAPU ÇİLESİ, BÜROKRASİDE “BANK NÖBETİ” SÜRÜYOR…

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

SABAH VE ŞİİR

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

On beş yıl önce terörü bitirmek için birkaç başarısız deneme yapıldı; kimi “açılım” dedi, kimi “atılım” dedi, kimi de “saçılım” dedi. Saçılım diyenler haklı çıktı. Çünkü adalet, adalet saraylarından değil, çadırlarda tecelli etti!
Dağdan inen mimli teröristlere çadırda mahkeme kuruldu, çadırda affedildi, çadırda çiçekler verildi! Hâkimler, savcılar çadıra girdiler çadıra! Daha ne olsun ki! Yazınca, okuyunca bile insanın içi kanıyor!
Cezalar indirildi, törenler yapıldı, rengârenk çiçeklerle, “Megri Megri” türküleriyle duygulanıldı, ağlandı, sarmaş dolaş olundu, gözyaşları ve sümükler birbirine karıştı; Serok Barzani dendi, hatta Mesut Abi dendi, saz çalındı, türküler söylendi, vs. vs…
Tek eksikleri vardı: Dağdan inen teröriste plaket vermek! Eminim akıllarına gelmemiştir; gelseydi:
“Türk milletine yaşattığınız bunca acıdan dolayı bu plaketi size vermeye uygun gördük!” diye, onu da yaparlardı.
Teröristlere “Dağdan inin, ovada siyaset yapın” dendi… Dendi… Dendi de dendi!
Denmedik bir şey kalmadı. Terörist kulakların duymak istedikleri her şey dendi, vatansever insanların duymak istedikleri tek bir şey denmedi.
Bu süreç figüranların politik çıkarları için ileri bir tarihte tekrar kullanılmak üzere derin dondurucuya atıldı.
Velhasıl geldik günümüze…
“Terörsüz Türkiye” mottosuyla, Amerika patentli yeni bir “açılım” kondu önümüze.
İsmi lazım değil bir siyasi parti liderinin salı grup konuşmasından sonra, gözümüzü çarşamba sabahına açtık, bir baktık ki ne görelim:
“Aa terör bitmiş, kırk yılda, elli bin şehide sebep olan Kürt ve terör sorunu çözülmüş, Öcalan olmuş yine Sayın Öcalan…”
Madem bu kadar kolaydı da; teröristine, Dem’lisine, demsizine, İP’lisine İP’sizine, Öcalan’ına, Öcalmış’ına sözünüz geçiyordu da şimdiye kadar neredeydin be adam, demezler mi adama?
Gerçekten neredeydin? Sendeki bu ne aşk, bu ne sevda, bu ne merhamet…
Seninki artık sevda da değil, seninki karasevda! Öyle tatlı tatlı “sayın Öcalan”, “sayın kurucu önder” diyorsun ki, gören ağzında bal var sanır!
İkinizin muhabbeti, rahmetli Kayahan’ın “Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi” şarkısını hatırlatıyor!
Ya canımızı acıtmasa sorun yok aslında, ne haliniz varsa görün.
Ancak canımız acıyor ve sizin bu aşkınız meşru değil!
Gayrimeşru ilişkilerle meşru hedeflere varılmaz!
Devletin bekasını hiçe sayıyorsunuz!
Sanki dağdaki silah arkadaşları gibisin!
Resimlerini, posterlerini okşuyorsun, seviyorsun.
Bizi çok şaşırtıyorsun; sendeki bu insan sevgisi bize niye hiç uğramıyor?
Ankara’nın orta yerine düşen ateş, Sinan Ateş seni neden yakmadı?
Teröristlere gösterdiğin merhameti, Sinan Ateş’in yetimlerine neden göstermedin?
Onların posterlerini okşadığın gibi, o yetimin başını neden okşamadın?
Aç kurtların önüne attın ailesini!
Şaşkınız! Dilimiz damağımıza yapışıyor şaşkınlıktan!
Gösterdiğin merhamet ve sevgiye bakınca;
Aranızda bir illiyet bağı olmalı!
Muhabbetiniz daim olsun, ne diyelim!
Bu cihanda berabersiniz, inşallah öteki dünyada da beraber olursunuz!
Kiminle mi?
Sayın Kurucu Önder ile…
Vesselam.