
14 Aralık 2025 Pazar

Tercüman Gazetesi

BEN OLAMAMANIN, BİZ OLAMAMAK KAVGASI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

Gerçek Gücün Sırrı

USTALIĞIN TESCİLİ

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

HAYATIMIN ALTI ÜSTÜ

Bilgi ve Adalet

ANALAR VAR İT DOĞURUR, ANALAR VAR YİĞİT DOĞURUR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

KİMİN YARATTIĞI ŞEYTANA İNANIYORSUNUZ

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

ALLAH SEVDİĞİ KULUNA BELA VERİR” RİVAYETİ ÜZERİNDEN NASIL ALDATILDIK!..

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

ŞİDDET SARMALI: TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?

AKIL İNSANIN BELASIDIR, FAZİLETLİDİR ve REZALETİDİR.

SESSİZLİK REJİMİ

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ÖNCE EBEVEYNLER EĞİTİLMELİ

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

AHLAKSIZ DİNDARLIK VE İTTİHATÇILIK RUHU

EGM’DE SİVİL MEMUR OLMAK

AH BE ÇOCUK!

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Başlıktaki ifade İslam hukukuna ait bir kavramdır. Açılımı ise; aklın, dinin, neslin, canın ve malın korunmasını esas almaktadır. Unutulan ve tekrar gündeme getirmek adına hatırlatmak babında konuyu gündeme getirmek elzem olmuştur.
İslam, kolaylık dini olarak insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için belli kural ve kaideler koymuştur. Bunlara uyulması herkes için daha yaşanılır bir ortam, uyulmaması durumunda ise kaos ve kargaşanın hakim olacağı çok açıktır. Bu çerçevede baktığımızda, İslam ve ortaya koyduğu hukuk kuralları insanı merkeze koymuştur. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, bu anlamda da onurlandırılarak şereflendirilmiştir.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” ilke ve prensibi de insana, eşref-i mahlûkat olarak verilen değerin bir göstergesi olmaktadır. İnsanın odak noktası olduğu bu medeniyeti başka bir din ve ideolojide bulmanız mümkün değildir. İnsanı bu kadar yücelten dinimiz, onu belli bir çerçevede korumaya da almıştır.
Bu kapsamda akla büyük önem vererek onun korunmasını önemsemiştir; çünkü akıl olmadan dini anlamak ve onun kurallarını yerine getirmek de olası değildir. Daha sonra, dinin korunmasını Yüce Yaradan’a olan kulluk borcu ve bir düzen içerisinde yaşamak adına önemsemiştir. Aidiyet olarak da bir yerlere bağlanmak sosyolojik olarak yine kaçınılmazdır.
Neslin korunması, aile hayatı ve nesebin karışmaması adına önem arz ettiği için listeye dahil edilmiştir. Evlenmek, çoluk çocuğa karışmak ve torun sahibi olarak ilahi fıtratı bozmamak adına yine oldukça önemli bir husus olarak dikkate alınmıştır.
Canın korunması, insanlığın devamı ve güvenliği açısından elzemdir. Can güvenliği olmayan bir ortamda dinden bahsetmek mümkün olmayacağı için bunun es geçilmesi de yine olası değildir. Son olarak, malın korunması da zaruret kapsamında değerlendirilmiştir. Mal edinmek, emek ve alın terinin bir sonucu olduğu için kutsal ve dokunulmazdır.
İslam dinini sadece namaz, oruç, zekat ve hac olarak düşünmek yüzeysellik ve onu yeterince anlamamak olacağı için bugün yaşadığımız sıkıntıların da ana sebebi olmaktadır. İslam’ı bir bütün olarak anlamadan ve hayatın her alanına yaymadan huzura ermemiz mümkün değildir.
Sonuç olarak, İslam hukuku “Zarûrât-ı Hamse” olarak insana hak ettiği değeri bahşetmiştir. Bu çerçevede ortaya koyduğu ilkeler, bugün modern dünyanın yeni keşfettiği ve norm haline getirdiği hususların 1400 sene öncesine bize ait olması ne büyük bir bahtiyarlıktır. En azından bunun farkına vardığımızda kritik eşiği aşmış olacağız. Bu da ilerleme ve tekâmül olarak ilk düğmeyi doğru ilikleme adına az şey değildir!
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın