
14 Aralık 2025 Pazar

Tercüman Gazetesi

BEN OLAMAMANIN, BİZ OLAMAMAK KAVGASI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

Gerçek Gücün Sırrı

USTALIĞIN TESCİLİ

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

HAYATIMIN ALTI ÜSTÜ

Bilgi ve Adalet

ANALAR VAR İT DOĞURUR, ANALAR VAR YİĞİT DOĞURUR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

KİMİN YARATTIĞI ŞEYTANA İNANIYORSUNUZ

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

ALLAH SEVDİĞİ KULUNA BELA VERİR” RİVAYETİ ÜZERİNDEN NASIL ALDATILDIK!..

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

ŞİDDET SARMALI: TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?

AKIL İNSANIN BELASIDIR, FAZİLETLİDİR ve REZALETİDİR.

SESSİZLİK REJİMİ

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ÖNCE EBEVEYNLER EĞİTİLMELİ

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

AHLAKSIZ DİNDARLIK VE İTTİHATÇILIK RUHU

EGM’DE SİVİL MEMUR OLMAK

AH BE ÇOCUK!

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Havalar biraz soğuduğunda bazı insanlar, hatta evin içinde bile, “Dondum!” diyerek feveran etmektedir. Dillere pelesenk olmuş bu ifade, gerçekten donmanın ne olduğu bilinseydi asla ağıza alınmazdı!
Bu durum, 1. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde ve Sarıkamış Harekâtı sırasında donarak ölen binlerce vatan evladına da aynı zamanda saygısızlık olmaktadır. Enver Paşa’nın kuru inadı ve ihtirası yüzünden, düşmana tek kurşun atmadan donarak şehit olmuşlardır.
Piyade olarak yürütülen asker, bu nakil sırasında aynı zamanda terlemektedir. Dinlenmek için kendini bırakanlar, tatlı bir uyku ile kendinden geçtiklerinde, aynı zamanda hayatları da bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken, sonun başlangıcı ile beyaz ölüme doğru yolculuk başlamış demektir.
Güney Cephesi’nden Sarıkamış’a sevk edilen birliklerde yazlık elbise, ayakta çarık, kuru ekmeğin dışında yiyecek yoktur. Dahası, yeterli mühimmatın dahi olmadığı bir ordunun, kış şartlarında 3000 metredeki Allahuekber Dağları’nda beyaz ölüme kavuşmaları sürpriz olmamıştır.
Osmanlı-Rus Savaşı sonrası bölgeyi işgal edenler, tam 40 yıl boyunca her türlü tahkimatı tesis ederek her anlamda üstünlüğe sahip olmuşlardır. Bu kadar kısa sürede, alt ve üst yapının dışında birçok bina, kilise, lojman, demiryolu, köprü, menfez ve sosyal tesis inşa ederek kalıcı olarak yerleşmişlerdir. Fakat ortaya çıkan Bolşevik İhtilali sonrası çekilmek zorunda kalmışlardır. Biz ise onlardan kalan eserleri bile korumaktan aciz bir şekilde yok etmişiz. Ve aradan geçen bir asır sonrası bile Rusların ortaya koyduğu medeniyeti hâlâ inşa etmiş değiliz.
Osmanlı ise cepheden cepheye koşarak; yıpranmış, yorulmuş, bezmiş, erimiş, tükenmiş, yok olma noktasında iken bu maceraya girerek hüsrana uğramıştır.
Yaşanan bu bozgun sonrası Enver Paşa, İstanbul’un yolunu tutmuş ve basına da sansür uygulayarak meseleyi unutulmaya terk etmiştir. Yıllarca bu hadise bir kenara atılarak âdeta üzerine sünger çekilmiştir. Sarıkamış bozgununda şehit olanların bir mezar taşı bile mevcut değildir. Arşivler de boş olduğu için, yıllar sonra Rus arşivleri açılarak facianın gerçek boyutu ortaya çıkmışsa da mesele zaman aşımına uğradığı için unutulmuştur.
Yakın zamanda, sivil toplum örgütlerinin çabası ve ordunun da sahiplenmesi ile en azından her sene bir anma töreni tertip edilerek vefa örneği sergilenmektedir. Ülkenin dört bir yanından Sarıkamış için yollara düşen ecdat sevdalıları, empati ve temsili bir yürüyüş ile ülke gündemini bir gün de olsa işgal etmiş oluyorlar.
Sonuç olarak; Sarıkamış Cephesi’nde 90 bin askerimiz gerçek anlamda hem dondular hem de donarak şehadete ulaştılar. Onların aziz hatırası önünde tazimle eğilirken, “Dondum!” kelime ve kavramını yerli yersiz kullanarak onlara saygısızlık yapmayalım!
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın