Erol AYDIN

Erol AYDIN

14 Aralık 2025 Pazar

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    DİN GÖREVLİSİ Mİ, DİN GÖNÜLLÜSÜ MÜ?

    DİN GÖREVLİSİ Mİ, DİN GÖNÜLLÜSÜ MÜ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Din konusu her daim polemik konusu olmaya devam etmektedir. Bu kapsamda doğal olarak din görevlileri ve Diyanet de bu çekişmelerden nasibini almaktadır. Cami, cemaat ve din ile ilgisi olmayan seküler kesimin art niyetli eleştirilerini bir tarafa bırakarak, hüsnüzan ile meseleye bakmak yapıcı eleştiri kapsamında faydalı olacaktır.

    Muhafazakâr birisi olarak, bugüne kadar dinlediğim sohbet ve vaazlardan istifade etsem de “Vav!” diyebileceğim bir durum bugüne kadar gerçekleşmedi. Diyanet gibi çok büyük teşkilat ve personele sahip bir kurumun caminin dışında varlığının olmaması acıdır. Dışarıda ateist ve deist sayısında sürekli artışa rağmen, imkânları ile büyük bir camia bilişim çağının gereklerini yeterince kullanamadığı için sürekli kan kaybetmektedir. Bazı din görevlilerinin bireysel çabası ise sadra şifa bir durum ortaya koymaktan uzaktır.

    Camilerde görevli personelin büyük çoğunluğu, bir memur zihniyetiyle sadece görevini yaparken çok azı çizgi ötesine geçerek farkındalık ortaya koymaktadır. Cemaat de buna teşne olduğu için, karşılıklı durum idare edilerek kimse “Eski köye yeni adet!” getirmeye teşebbüs bile etmiyor. Oysaki din görevlisi, sıradan bir namaz kaldırma memuru değildir; bunun ötesinde bir vizyona ve misyona sahip olmalıdır! Din görevlisinin mevzuatla belirlenmiş olan görev tanımı ile kendisini sınırlandırmaması gerekiyor. Bunun ötesine geçerek din gönüllüsü olma yolunda bir tutum ortaya koyması, hem vicdani hem de ahlaki olarak elzemdir.

    Görevini hakkıyla yapanları tenzih ederken, kaptı-kaçtı yapanları da kınamak, onların mükemmele ulaşması yolunda kaçınılmazdır. Her meslekte olduğu gibi imamlıkta da herkesi memnun etmek mümkün olmadığı için bir orta yol mutlaka bulunmalıdır. Camiye gelen cemaat zaten “cepte” olduğu için, önemli olan dışarıda olanlara ulaşmak aynı zamanda bir beka meselesi olmaktadır.

    Bugün camilerin bahçeleri bile işgal altındayken, özellikle gençlerin ilgisini camiye çekecek aksiyonlara ihtiyaç vardır. Camilerin bu kadar çoğaldığı bir memlekette sadece cuma cemaati bile yavaş yavaş elini eteğini çekmiş durumdadır. Diyanet kurumsal olarak bu kadar akademi, televizyon, dergi, eğitim merkezi ve de kamplara sahipken, bu gidişatı tersine çevirecek çalıştaylar yaparak meselenin bilimsel olarak irdelenmesi gerekmektedir. Yoksa yakın gelecekte, cemaati olmadığı için birçok caminin kapısına kilit vurulması sürpriz olmayacaktır.

    Sonuç olarak; camiler tekrar eskiden olduğu gibi cazibe merkezi olmak zorundadır. Camileri sadece namaz mekânları olmanın ötesinde, hayatın merkezi konumuna getirmek gerekmektedir. Bunu din görevlileri ile yapmak mümkün olmadığına göre, acilen din gönüllülerine ihtiyaç vardır. Yoksa din, kültürel bir motif olarak sembolik bir yok olma süreci yaşayacaktır ki bu çözülmenin önüne geçmek mümkün olmayacaktır.

    Esenlik dileklerimle,