
08 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

USTALIĞIN TESCİLİ

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BU BENİM HAYATIM...

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

LİDER OLMANIN VE LİDER KALMANIN ŞARTLARI VE KURALLARI OLMALI

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

KAMUDA MAAŞ DENGESİZLİĞİ

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Özgürlük, temel tanımıyla; kişinin, baskı, zorlama veya kısıtlamalardan bağımsız olarak, kendini ve düşüncelerini ifade edebilme ve fiili olarak eyleme geçebilme hakkı ve yetisidir.
Özgürlük kavramının; felsefi, sosyolojik, psikolojik ve hukuki olarak pek çok tanımlaması bulunsa da pratik olarak; başkalarının özgürlüğüne zarar vermeden kendi hayatı, inançları ve değerleri üzerinde söz sahibi olabilmektir ve istediği her şeyi yapabilmekten ziyade, istemediği şeyleri yapmaya zorlanmamaktır.
Özgür(lük) kelimesi etimolojik olarak Türkçe kökenlidir, Uygur Türkçesinde “ozmak” (azat etmek, kurtarmak) ve “ozgurmak” (salmak) fiillerinden türetilmiştir ve Türkçede “öz” (bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı) ve “gür” (bol, güçlü, çok sık, yüksek) kelimelerinin birleştirilmesinden oluşmuştur…
Özgürlük kelimesinin eş anlamlısı olarak günümüzde hâlâ yaygın olarak kullanılan “hürriyet” kelimesi ise Arapça “ḥrr” kökünden türeyerek (ḥûrriyyat – köle olmama, azatlık) dilimize geçmiştir.
Batı felsefesinde özgürlük kavramı genel olarak, determinizm ve özgür irade arasındaki ilişkiye dayanır.
Katı deterministler; esasen insanların özgür iradesinin olmadığını, eylemlerimizin biyolojik ve çevresel faktörlere dayandığını savunur.
Liberteryenler; özgür iradenin varlığını savunur.
Bağdaştırıcılar; determinizm ile özgür iradenin birbiriyle çeliştiğini savunur.
Politik özgürlükçüler; özgürlüğü, kapitalist sistemin getirdiği sömürü düzeninin yok ettiğini savunur.
Karl Marx’a göre; toplumsal dönüşüm ve sınıf mücadelesi, özgürlüğün anahtarıdır.
Varoluşçu felsefede ise; özgürlük, varoluşun en önemli koşuludur.
Sartre’ye göre; özgürlük, eyleme geçerek ve bağırarak varlığını göstermektir.
Camus’ya göre; direnmek ve başkaldırmaktır.
Aristo’ya göre; düşünmektir.
Jean-Jacques Rousseau’ya göre; bireysellikten genele dönüşen iradedir.
Platon’a göre; öğrenmektir.
Nietzsche’ye göre; kendin olmaktır.
İmmanuel Kant’a göre; bireyin akla dayalı ahlaki değerlerinin üstünlüğüyledir.
Kierkegaard’a göre; kendini seçmektir.
Victor Hugo’ya göre; vicdanınız temizse özgürsünüz demektir.
Batı’da 18. yüzyıldan itibaren, ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde ise son yüzyılda; yaşama hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması, yerleşme ve seyahat hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın ve yayınla ilgili hürriyetler, toplantı ve gösteri hakkı ve hak arama hürriyeti gibi temel, yasal ve insani hak ve özgürlükler bağlamında yapılan anayasalar, kanunlar, bildiri ve sözleşmeler, Batı’da büyük oranda usulüne uygun olarak hayata geçirilse de, ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan oportünist politikalar neticesinde kâğıt üzerinde kalması, toplum nezdinde infial yaratmakta ve büyük hayal kırıklıkları oluşturmaktadır.
İslam’a göre; düşünce ve inanç özgürlüğü, Allah’ın kullarına lütfettiği temel insani haklardandır ve Kur’an-ı Kerim’de insana inanç ve düşünce özgürlüğü alanında bir sınırlama getirilmemiştir…
İnsan, yalnızca Allah’a iman ettikçe, hak, hukuk, adalet gibi İslam fıkhının temel usullerini gözettikçe, ilmiyle, ameliyle, vicdanıyla hareket ettikçe, insani ve ahlaki değerler bütününü şiar edindikçe hür olur.
Özgürlük, Farabi’ye göre; kalbine kulak vermektir. Gazali’ye göre; irade etmektir. İbni Rüşt’e göre; vicdanlı olmaktır. Mevlânâ’ya göre: maddi ve nefsani bağlardan kurtulmaktır. Zira insan aşkla yanarsa özgür olur.
Bu minvalde tevhit, hür iradenin kalesidir diyebilir, tevekkül dairesinde; Allah’tan başka kimseden ummayarak ve kula kulluk etmeyerek, mukallit, dalkavuk ve tamahkâr olmayarak, hak, hukuk gözeterek, adil olarak, öğrenerek, okuyarak, onurlu bir yaşam seçerek güçlenebilir ve özgürleşebiliriz.
Hz. Ali (RA)’ın buyurduğu gibi; “Hırs seni kul etmesin, Hak seni hür yarattı.”
Dünya tarihi boyunca, insan onurunun en temel değerlerinden biri olan “özgürlük” için mücadele eden, Malcolm X, Nelson Mandela, Mustafa Kemal Atatürk, Osman Batur, Mahatma Gandhi, Che Guevara, Martin Luther gibi birçok devlet adamı, asker, savaşçı ve aktivist; halklarının bağımsızlıkları, inançları ve hürriyetleri uğruna mücadele ederek ve savaşarak, yalnızca kendi halklarının kahramanı olmakla kalmamış, hak, adalet ve özgürlüğe değer veren tüm insanlığın kahramanı olarak, üretilen edebi eserlere ve sanat eserlerine ilham olmuşlardır.
Nitekim dünyada üretilen, esaret, savaş ve özgürlük konulu sinema ve tiyatro eserlerinin sayısı, aksiyon, macera, aşk vs… konulu filmlerden ve oyunlardan geri kalmayacak düzeydedir ve dünya ve Türk edebiyatındaki özgürlük temalı eserler, en çok esaret ve sömürü dönemlerinde yazılmıştır.
Millî edebiyat dönemimizde çokça işlenen özgürlük temalı eserler, dünyadaki sosyo-politik değişimlerle birlikte, 2. Yeniciler akımı ve toplumcu gerçekçi ekolüyle tekrar yükselişe geçmiştir…
Dünyada en çok bilinen, okunan ve bestelenen özgürlük şiiri olan; Fransız şair Paul Éluard tarafından II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Fransa’yı işgali üzerine 1942 yılında yazılan “Liberté” (Özgürlük) isimli şiirin, Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık tarafından Türkçeye çevirisinin yapılması ve 1947 yılında Varlık Yayınları tarafından basılan Fransız Şiiri Antolojisi’nde yer alması, o yıllarda yeniden yükselen toplumcu gerçekçi şiir ekolünün itici gücü olmuştur diyebiliriz.
Şiir, sonraki yıllarda, “Ey Özgürlük” ismiyle, sanatçı Zülfü Livaneli tarafından marş formunda bestelenerek söylenmiştir.