
08 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

USTALIĞIN TESCİLİ

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BU BENİM HAYATIM...

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

LİDER OLMANIN VE LİDER KALMANIN ŞARTLARI VE KURALLARI OLMALI

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

BU DÖNER BAŞKA DÖNER… KİME DÖNER?

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

KAMUDA MAAŞ DENGESİZLİĞİ

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

GÖNÜLLERİN ANAHTARI; EMPATİ

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

Oxford İngilizce Sözlüğü’nün her yıl geleneksel olarak seçtiği “yılın kelimesi”, o senenin en çok konuşulan, tartışılan konularını ya da toplumun ruh halini yansıtır. 2024 yılı için Oxford University Press tarafından hazırlanan altı kelimelik aday listesinden, 37 bin kişinin oy kullanarak seçtiği kelime “Brain Rot”, yani “Beyin Çürümesi” olmuştur.
Beyin çürümesi; sosyal medyadaki birbirine benzer, niteliksiz ve boş içeriklerin bağımlılık düzeyinde gereksiz kullanımının neden olduğu dikkat eksikliği, zihinsel ve düşünsel bulanıklık ile entelektüel gerileme durumları için kullanılmaktadır.
Uzmanlara göre; yönlendirildiğiniz reklamlar, sonsuz bir şekilde kaydırarak izlediğiniz niteliksiz sosyal medya içerikleri ve zihninizi zorlamayan eğlenceli paylaşımlar için saatler harcıyor ancak izlediğiniz içerikleri kısa bir süre sonra hatırlamıyorsanız, bu durum zihninizin uyuşmasının bir sonucu olarak beyin çürümesi yaşadığınıza işaret edebilir.
Ontolojik olarak, sorunları çözmenin, sorgulamanın, analitik düşünmenin, mantık yürütmenin ve duygusal zekâ işlevleri kapsamında empati yapabilmenin; akıl ve kalp arasında bağ kurabilmenin anahtarı, eyleme dönüşebilen farkındalık ve düşünce gücüdür.
İbn-i Haldun, “İnsan beyni değirmen taşına benzer, içine yeni bir şeyler atmazsanız kendi kendini öğütür.” der. İslam felsefesinde akletmek, ilim ve kalbin rabıtası ile başlar; fikretmek ise tahayyül, tezekkür ve tasavvur silsilesi içinde tevekkül dairesinde tezahür eder. Mutasavvıfların “Latife-i Rabbaniye” olarak tanımladığı ve nazari akıldan ayrı tuttuğu kalbin aklı ile hakikati keşfetmek yine tefekkürle mümkündür. Tefekkür, zekânın, aklın ve kalbin işleyiş mekanizmasıdır ve düşünceden uzaklaştıran her eylem, düşünceyi yok eder.
XV. yüzyılın sonlarında yaşamış olan Divan şairi Necati Bey’in şu beyiti buna ışık tutar:
“Âlem içinde senin irfana meylin vâr ise / Gitme yabana eğer kendine aklın yâr ise.”
Necati Bey, bugün yaşamış olsaydı, bu dizeleri belki de şöyle yazardı:
“Gitme reels akışına, eğer aklın kendine yâr ise!”
Cengiz Aytmatov’un şu sözleri de çok anlamlıdır:
“Mide beyinden akıllıdır, çünkü mide kusmayı bilir, beyin her pisliği yutar.”
İnsan beyni, yaradılış gayesini arama yolculuğunda düşünmeye, öğrenmeye ve yeni bilgilere erişmeye kodlanmıştır. Ancak beyine geçici dopamin yüklemesi yapan bağımlılıklar, temelsiz dogmatik öğretiler, konfor alanından çıkamama ve monotonluk, düşünme ve idrak yeteneğini engelleyen olgulardır.
Oxford Sözlüğü’nün dünya gündemine yerleştirdiği “Beyin Çürümesi” kavramının, çürümeden önceki son evresinde, yani “Beyin Hazımsızlığı” aşamasında olduğumuzu söylemek mümkündür.
Beynimizde yapay bir mutluluk yaratarak bağımlılık yapan ve yapay zekâ ile güçlendirilen internet uygulamaları, zihinsel ve duygusal çöküşlere yol açabilir. Bu durumun sosyal ve bireysel travmaların ötesinde, metafiziksel boyutta manyetik etkilerle insan beynini ve dolayısıyla düşünceleri yönetme potansiyeli taşıyan distopik senaryolara zemin hazırladığı söylenebilir.
Yakın gelecekte gerçekleşmesi muhtemel bu tehlikeler için gerekli eğitimlerin verilmesi ve tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum.
Banu Sancak