Banu BALAT

Banu BALAT

20 Kasım 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    GÜLÜMSEMENİN SICAKLIĞI

    GÜLÜMSEMENİN SICAKLIĞI
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İnsanlar güler yüze ne kadar da hasret kalmış bugünlerde… Sanki dünyamız, dudağımızın kenarına takılmış bir tebessümün bile lüks sayıldığı, kalabalıklar arasında bile yalnızlığın kol gezdiği bir zamandan geçiyor.
    Oysa içten, sıcacık bir gülüşün değeri hiçbir zaman azalmadı; sadece unuttuk, hatırlatacak bir yüz bulamadık. Gözlerimizin içine yerleşmiş o küçük ışığı sakladık, çünkü fazla parladığında kırılmaktan korktuk.

    Fakat bir gün, mesela yolda yürürken tanımadığınız biri size gülümsediğinde, kalbinizin içinde bir şey kıpırdıyor. O küçücük sıcaklık sanki içimizde birikmiş tüm karanlıkları aniden aydınlatıyor.
    İşte o an anlıyoruz: Gülümsemek hâlâ işe yarıyor.

    Gülümsemek, aslında insan kalmanın en sade hâlidir. Çünkü sahte olmayı bilmez, bir maske takmaz, doğrudan kalpten doğar.
    Kimi zaman bir teşekkürdür, kimi zaman bir selam, kimi zaman sadece “buradayım” deme biçimi. Belki de biz, birbirimize gülümsemeyi unuttukça, hayatın da bize küstüğünü fark etmedik.

    Oysa bir tebessüm, bazen yorgun bir günün ortasında güneş gibi doğar, bir insanın kalbine sızar, sonra başka birine bulaşır.
    Böylece bir zincir oluşur; görünmez ama güçlü, sessiz ama dönüştürücü bir zincir.

    Gülümsemenin dili yoktur; milliyeti, inancı, statüsü yoktur. Bir çocuğun masumiyetinde, yaşlı bir insanın bilgelik çizgilerinde aynı ışığı taşır.
    Biz yeter ki gözlerimizin içindeki o ışığı diri tutabilelim. Çünkü gülümsemek, sadece dudakla yapılan bir hareket değildir; ruhtan gelen bir kabulleniştir.
    Hayatı olduğu gibi kucaklamaktır, başımıza gelen her şeye rağmen hâlâ sevgiyle kalabilmektir.

    Belki de benim adına “Çul Felsefesi” dediğim düşüncem tam da buradadır: Üzerimize ne giydirilirse giydirilsin, hangi coğrafyaya atılırsak atılalım, gülümsemenin sıcaklığıyla yeniden hayata tutunabiliriz.
    Çünkü huzur, dışarıdan gelen bir ikram değil, içimizden taşan bir armağandır.

    Bir gülüş bazen bir duayı andırır; sessiz, derinden ama etkileyici.
    Birine “İyi ki varsın” demenin en sade yoludur. Gülümserken neyi onardığımızı, kimi iyileştirdiğimizi bile fark etmeyiz çoğu zaman.
    Fakat evren bilir, çünkü her içten gülümseme bir ışık olarak havaya karışır, bir başkasının kalbine konar.

    İşte bu yüzden, gülümsemek sadece bir davranış değil, bir niyettir.
    İnsanı insana yaklaştıran, bizi biz yapan en kadim niyet.

    Bugün, belki herkes biraz yorgun, biraz umutsuz, biraz kendi derdine gömülmüş durumda.
    Ama yine de bir yerlerde birileri birbirine gülümsemeye devam ediyor.
    Çünkü biz biliyoruz ki bir gülümseme, insanın kendine verdiği sözdür: “Ne olursa olsun içimdeki ışığı söndürmeyeceğim.”
    Ve o ışık, tıpkı güneş gibi, önce bizi ısıtacak, sonra da dünyayı.

    İçten gülümsemelerinizin ve ışığınızın hiç eksilmediği günler dilerim.