Banu BALAT

Banu BALAT

20 Kasım 2025 Perşembe

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Gerçek Değerimiz

    Gerçek Değerimiz
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Etrafımızda egosu yüksek, narsist tavırlar sergileyen insanlarla karşılaşmak pek de şaşırtıcı değil aslında. Kendilerini olduğundan daha önemli göstermek için çaba harcayan, başkalarının üzerine basarak yükselmeye çalışan, kibirli davranışlara sahip kişiler hep vardı ve var olmaya da devam edecek.

    Bence bu kişiler, aslında içlerinde derince bir boşluk barındırırlar. Çünkü bu aşırı güven gösterisi, aslında güvensizlikten başka bir şey değilmiş gibime geliyor. Yani, sürekli dikkat çekme ve onay arayışları, pekâlâ içlerindeki yetersizlik duygusunun bir yansıması olabilir.

    Narsist insanlar, konuşmayı çok sever ama dinlemeyi pek bilmezler. İletişim kurmaktan ziyade, kendilerini ön plana çıkarmak için konuşurlar. Aslında buradaki sorun, narsist kişilerin başkalarının duygularını anlamakta zorlanmalarıdır. Kendilerini o kadar merkezde görürler ki, başka birinin bakış açısını dikkate almak onlara zor gelir. Bu da onları, yüzeysel ilişkilere sürükler. Derin, anlamlı bir bağ kurmak yerine, sadece kendi çıkarlarına hizmet eden ilişkiler geliştirmeyi tercih ederler.

    Bir de konuşmayı beceremeyen, iletişim kuramadığı için şiddete başvuran insanlar var. Bu insanlar, anlaşmazlıkları çözmek yerine, şiddetle tepki vermeyi seçerler. Çünkü içlerindeki öfkeyi ya da hayal kırıklığını nasıl ifade edeceklerini bilemezler.

    Bazen kısıtlı kelime dağarcıkları yüzünden kelimeler yetersiz gelir ya da doğru kelimeleri bulmak yerine kolay olan yolu, yani fiziksel ya da duygusal şiddeti seçerler. Oysa ki sorunları konuşarak çözebilmek, bir insanın kültürünün, eğitiminin, kendine olan güveninin ve olgunluğunun göstergesidir.

    Şiddete başvurmak ise tam aksine, bir zayıflık belirtisidir. Bu insanlar aynı zamanda genellikle kendilerini geliştirmek yerine daha kolay yollara başvururlar.

    Düşünsenize, kendini geliştirmek için disiplin gereklidir; ayrıca çaba da sarf etmeniz gerekir. Ancak bazıları, kısa vadeli çözümlerle yetinir ve günü kurtarmayı tercih eder. Zor yolu seçmek yerine, kolayca elde edilebilecek zevklere yönelirler. Ama bu kolay yol, aslında uzun vadede tatmin sağlamaz. Başta çekici gibi görünebilir ama sonunda insan kendini yine boşlukta bulur.

    Bir de varlıklarını önemli hale getirme çabasında olanlar var. Bunu yaparken kimi zaman abartılı davranışlar sergiler, kimi zaman da sosyal medyada veya gerçek hayatta başarılarını gözler önüne sererek kendilerini öne çıkarırlar.

    Fakat burada asıl mesele, bu kişilerin içsel bir boşluk hissetmeleridir. Dışarıdan aldıkları onayla bu boşluğu doldurmaya çalışırlar ama dış onay, ne kadar tatmin edici olabilir?

    Gerçek değer, dışarıdan değil, içeriden gelir. Kendi iç huzurunu bulamayan insan, ne yaparsa yapsın bir noktada bu tatminsizlikle yüzleşir.

    Bence sahip olunan bu davranış kalıpları, kişinin kendine dönüp bakmasını, içsel değerlerini sorgulamasını engeller. Kişi, dışarıdan gelen onay ya da kısa vadeli başarılarla kendini tatmin etmeye çalıştıkça, gerçek anlamda kendini bulması zorlaşır.

    Hâlbuki insanın gerçek değeri, ne kadar dikkat çektiği ya da ne kadar başarı kazandığıyla değil, kendisiyle ne kadar barışık olduğuyla ölçülür.

    Kendinizi sevin ve kendinizi önce kendinize, sonra da tüm insanlara karşı eğitin. Güzel ve huzurlu bir hayat için, sevgi dolu ve anlayışlı kişilerin çok olduğu, sözlü veya sözsüz iletişimin mümkün olduğu, sosyal kültür düzeyi yüksek ve saygılı bir toplumda yaşayabilmek adına, iletişim becerisi yüksek kişilerin çoğalmasını umuyorum.

    Banu BALAT