Bahar Önen Büke

Bahar Önen Büke

30 Kasım 2025 Pazar

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

    KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yağmurlu bir kuşluk vakti,
    Bir kuş pencereme indi, tiril tirildi.
    İçimi kaplayan bir heyecan, bir sevinçti,
    Böyle bir güne başlamak ne güzeldi.

    Bazen merhamet, ıslatılmış bir parça ekmekti,
    Bazen de sadece hissedebilmekti.
    Penceremde ürkekti, kanatları titrekti.
    Anladım, aldım dersimi:
    “Kuşlar yağmurda da uçar.”

    Kafeslere sığmayan o hür kuşlar,
    Aldığı bir parça ekmek nasibiydi,
    Rızkını arayıp bulduğu, süzülerek gelişi…
    Ürkekti, titrekti; gözü gözüme değdi.

    Özgürlük haykıran kuşun gözlerinde gördüm ben:
    Direnişi,
    Umut etmeyi…
    Kafeslere sığmadım, sığamazdım.

    Nasıl da benden biri gibiydi…
    Yağmurmuş, boranmış,
    Boş ver…
    Kuşlara bak sen
    Hür yaşayıp, hür ölürlerken…

    Gökten umut yağdı,
    Şehir rahmet banyosuna kanarken,
    Ağaçlar nasibince ıslandı.
    Sonra bir bakmışsın, güneş parlıyor tepeden…
    Aldım mesajı ben:
    “Kuşlar yağmurda da uçar.”

    Umut, kanatlarıydı;
    Kanatlar, umutta saklıydı.

    Sıyrıl bütün kafeslerden,
    “El âlem” denilen hapishanelerden,
    Engel gördüğün her şeyden ve herkesten…
    Engel değil yağmurlar!

    Özgürlük haykıran bir kuşun gözlerinde gördüm ben.

    Unutma:
    Yağmur yağarken de bak gökyüzüne.
    Islansın, damlalar değsin yüzüne.
    Ruhun açılır,
    Ufkun belki de…
    Çek içine.

    Yağmurlu bir kuşluk vaktinde,
    Güne başlarken derin bir nefesle,
    Anladım:
    “Kuşlar yağmurda da uçar.”

    Mücadeleden vazgeçme, ibret al ve anla:
    Kuşlar yağmurda da uçar.

    Yaz, as duvarına.

    Devamını Oku

    AŞK MORG KAPISINDA

    AŞK MORG KAPISINDA
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ömrüm, hangi ve kaçıncı durakta olduğumu bilmediğim küçük bir şehirken
    Seni ülkem bildim, feth edilirken.
    Ahlarla çevrili duvarlarına çarpa çarpa,
    Fısıldarken kulağıma imkânsızlığı bir fırtına,
    Kaybolup gittim dar sokaklarında.

    Değil miydi ki aşk, kaybolmaktı bizzatihi…
    “Ülkem,” dedim, ağladım.
    Yağmur yağdı.

    Sözüm yok ağlayan gökyüzüne.
    Avcı zalimdi,
    Tek tek indirdi bulutlarla yarışan ümitlerimi.
    Sil veda bakışlarını, çıkmadan bir fırtına daha.
    Sil, dilimin kenarına yuva yapmış sana dair duaları.
    Buz kesmiş avuçlarından sil,
    Eblehçe aldandığım heveslerimin
    Kursağımdaki kuleden acısını.
    Sil, zihnimin sersemliğinden veda bakışını.
    Yık, yıkabilirsen bu mübalağayı.

    “Ülkem,” dedim, ağladım.
    Yağmur yağdı.

    Anılar çarşaf çarşaf dökülüyor sokaklara,
    Geçmiş anıların sürüp hasret şarjörüne,
    Bir âşık vuruldu,
    Kalbinin tam orta çatısından.

    Ecelden emanetken ölüm bedene,
    Serzenişler içinde
    Aşk el sallar morg kapısından.

    Ey katran karası gecelerin firari uykuları,
    Neredesiniz?
    Çökerken dirhem dirhem hasret gözlerime,
    Haddini aştı sancılı bir acı…
    Gelgelelim, gelmediniz.

    Son bakışın soğukluğuyla buz keserken
    Ağır geliyor gözkapaklarım bana.
    Yüreğinin mendireğinde sallanan aşk,
    Morg kapısında.
    Fazla söz söylenecek an değil.

    Geçmiş anıların sürüp hasret şarjörüne,
    Aşk vuruldu aşk.
    Aşk vuruldu.
    Aşk… morg kapısında.

    Devamını Oku

    Hasretin Son Rütbesi

    Hasretin Son Rütbesi
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kalbimin hüznü öper gözlerimi.
    Kirpiklerim gürlemeye hazır yağmur bulutları gibi.
    Yerinden oynamış, aklım sıyırmak üzere dibini.
    Yitirmelerin son durağı, hasretin bu son rütbesi.

    Gözlerimde bin feryatla
    Kimsesiz kalmış ellerim.
    Saymadım ki
    Ayrılığın mezbelesinde kaç ölüm ilkledim ömrüme.
    Yalnızlığın koynunda ölüm kokar tenim.
    Tüm sırlarımı ifşa ederken kalemim,
    Alnıma yazılmış yazgısı
    Kalbimin tam ortasına yazılı kaldı.

    Son ses, kafamda yankılanan geçmişin sesi tırmalar beynimi.
    Kırarken derin susuşların faylarını,
    Rükûya durur kalbimin aşka teslimiyeti.
    Ve
    O ses ki
    Tüm infaz edilmişlerin başkenti.
    Her gafleti, gaflet
    Sokaklarında ihanet.
    Yerinden oynamış, aklım sıyırmak üzere dibini.
    Yitirmelerin son durağı, hasretin bu son rütbesi.

    Sen eyy mavi düşlerimin usturası,
    Gözlerimdeki bu burkuntu
    Gidişinin mirası.
    Bu miras ki
    Kalbimin parçalayıcı mızrağı
    Hecesiz ömrümde kanar,
    Acımasız ayrılığın çığlığı.

    Kaydım tutulur kaybedenler ülkesine.
    Yoklamaya alırken beni gece,
    “Buradayım” der gözlerim,
    “Buradayım” der yüreğim,
    Buradayım…
    Körükleyip hasret ateşinin çırasını,
    Çığlık çığlık,
    Acı acı,
    Silemeyeceğini bilerek, bu ayrılığın yazgısını.

    Ah bu yitirmişlik, ah bu yorgunluk…
    İçimin sen ülkesine gömer ahvalimi.
    Koyulaştırdıkça hasretle muhabbeti
    Aklım… ah, bu yerinden oynamış aklım
    “Unutacağım” deyip kandırır hep beni.
    Canımdan parça koparırcasına
    Hatırlatır ayrılığı her defasında.

    Sen eyyy ömrümün kara kışı,
    Gecelerimin şaşaalı efkârı.
    Bilesin ki
    Yerinden oynamış, aklım sıyırmak üzere dibini…
    Bu hasretin son rütbesi.

    Devamını Oku

    Yirmi Dört Saatim

    Yirmi Dört Saatim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yapıştıkça hatıraların yakasından
    İnce bir sızı süzülür kirpik aralığından
    Ve her baktığım aynalarda
    Havlu atıyorum
    Sevdana sarmalanmış yokluğuna
    Takıp takıştırmak ne fayda
    Sen ki; zamanımın yirmi dört saati

    Yüreğim sana bulandı
    Şehir kokuna
    Ellerimde hâlâ ellerinin teri
    Düşünce göz bebeklerime gülüşünün hayali
    Şehir yeniden fethedilir
    İsminle başladığım her yeni gün ciğerlerimde aşk-ı kebir
    Bu ev, bu şehir billahi el-habir
    Ben ki düşlere prangalı bir esir
    Sen ki müebbet gibi
    Zamanımın yirmi dört saati

    Kıymet arz etmez
    Seni anlatmayan hiçbir şiir, hiçbir türkü
    Ve kıymet arz etmez
    Adınla başlanmayan hiçbir Allah’ın günü
    Katık edip sevdama bu ömrü
    Sen ki zamanımın yirmi dört saati

    Bir kuş ölse gökyüzü doğmaktan vazgeçer mi?
    Vazgeçer mi ağaçlar dallarını uzatmaya?
    Kurak bir toprak hiç küser mi yağmura?
    Eskitse de yokluğun beni
    Yokluğun hiç yok edebilir mi
    İliklerime kadar nakşedilmiş bendeki bu sevgiyi?
    Taptaze sıcacık
    Akar durur damarlarımda ılık ılık

    Sen ki; zamanımın yirmi dört saati

    Yağmurlardır kurak toprakları canla buluşturan
    Sırılsıklamsam aşıksam sana
    Sahrada yüreğimle seni yaşamak cana can katar gibi
    Özlemlerdir aşkı olgunlaştıran
    Ham aşklara meydan okur gibi
    Sen ki zamanımın yirmi dört saati

    Cilveleşirken zırtapoz acılarla
    Üç kere öpüp kaldırdığım nimet gibi
    Can kafesimde çırpınır durur bendeki sevgi
    Yoksan ne fark eder ki
    Farkı ciğerde özlem ateşi
    Sen ki zamanımın yirmi dört saati

    Devamını Oku

    YÜRÜDÜM

    YÜRÜDÜM
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yürüdüm alaca bir sabahın ayazında,
    Kaybolmak istercesine.
    Ve her attıkça adımlarımı,
    Ezmek istercesine acıları
    Ayaklar altında…

    Aldırış etmedim yağan yağmura,
    Sabahları suratıma çarptığım soğuk suyla ayılmak gibi,
    Islanmak iyi gelecekti tepeden tırnağa.

    İsyanlara gebe kınamalar iyi gelir mi?
    Ya, hıçkıra hıçkıra ağlamalar?

    Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm…

    Ağıt yaktı yosunlu kaldırımlar,
    Ben ağladım, gök gürledi.
    Nedenleri sorgularken
    Sağlı sollu soğuk bir rüzgar esti.

    İsyana kalkışırken şimşekler çaktı,
    İçimi bir titreme kapladı…

    Bilinsin ki;
    Aynı değildir her yağmur yağışı!
    Beni bir tek bulutlar anladı.
    Beni bir tek yağmurlar dinledi…

    Devamını Oku

    Gece Yarısı

    Gece Yarısı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Sabaha karşı vuruluyorum
    Beynimde çınladıkça sözlerin
    Ve tüttükçe yüreğim közünden
    Vuruluyorum.

    Şehir suskun gecenin bir yarısı
    Çınlar durur hıçkırığım,
    Saklar gibi sessiz günahlarımızı.

    Sen beni,
    Ben beni,
    Ama hep beni, her şey beni
    Terk ederken düşüncelerim güzel yılları,
    Bedenim kimsesizler mezarlığı.
    Sigaramın son fırtı gibi çekerken içime acıyı
    Suskundu şehir.
    İşte bu terk edilmenin tam saati:
    Kurşun sıkar alacalığı.
    Vuruluyorum sabaha karşı.

    Soluğumu keser gölgeler,
    Buğulanır gözlerim dünlere özlemle.
    İç çekişlerim hep ahlara gebe.
    Etme be, eyleme,
    Gözü yaşlı bulutların yüzü suyu hürmetine
    Güneş doğsun penceremden.
    Sus pus şehir sabaha karşı.
    Aman dileniyorum kimse fark etmeden
    Kahrımı.

    Çekmecemde inleyen günlüğüm
    Bin asıra bedel.
    Bilmem ki kaç yıl daha taşır beni bu yüküm?
    Sensiz geçen her günüm,
    Okunuşu farklı, yazılışı farklı kelimeler gibi.
    Sönerken karanlık gecemin kandili
    Az beklesin musalla beni,
    Az müsaade etsin ömrüm ki
    Gözümde tüten kavuşmalar, arzumun son öznesi.

    Bir gün daha eksiltim
    Uğradıkça unutulmanın gadrine.
    Sınırı yok vurulmanın ayrılık kokan bu şehirde.
    Vuruldukça yokluğun ayazıyla
    Umuduma sarılıp,
    Tüm karaların aklanacağı inancımla
    İçimde debelenen umutlarım sabrın kapısında
    Sabaha karşı
    Solumdan yaralı.

    Kızartmadan güneş yüzünü
    Hüzün koksa da rüzgarı,
    Umut yaşatır vuslatı.
    Aksi yok, ötesi yok.
    Zaten bu bekleyişin aklı da yok.
    Herkes biliyor:
    Aşk dediğin delilik makamı.

    Gece yarısı,
    Hayal ile hayatım arası…
    Aşk dediğin vallahi delilik makamı.

    Susuşlarımın asilliği ile,
    İçin için ölmenin erdemini yerine getirirken
    Dik duruşların cesaretini pofpofluyorum
    Öpüp sızlayan yüreğimden.

    Gözlerime uyumayı öğretmeliyim.
    Bu susmayan kafam, yürek çınlaması.
    Hayallerime gün ışığı serpmeliyim.
    Gece yarısı, tam bir baş belası.

    Devamını Oku

    Eylül Esintisi

    Eylül Esintisi
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Aylardan eylüldür şimdi.
    Göğü sarmalayan güneşli günlere vedanın öncesi,
    En görkemli ağaçların bile hüzünle ağlaması belki.
    Ne çok şey anlatır bize, ne çok şeyi…
    Kışa devrilince,
    Sıcağından bunaldığımız yazı özlemek gibi,
    Vaktinde kıymetini bilmediğimiz sevgiler gibi…
    Sen gibi,
    Ben gibi,
    Biz gibi…

    Yaprak dökümü aşkımız, bir eylül esintisi.
    Sevgi gibi sıcakken,
    Zamansız esen rüzgarı ayrılık ürpertisi…

    Yağmur yağar, bir bakarsın
    Hakim olamadığım gözlerim gibi.
    Bakarsın sarıya boyanır ağaçlar,
    Hüzünle boyanan yüreğim gibi…

    Eylül, ne çok şey anlatır bize, ne çok şeyi…
    Ben gibi,
    Sen gibi,
    Biz gibi…

    Yaprak dökümü aşkımız, bir eylül esintisi.

    Devamını Oku

    Cengiz Altınsoy’dan Şiir ve Şarkı Sözlerinin Buluştuğu İlk Kitap: “Anlatamam Görmen Lazım” Yayında

    Cengiz Altınsoy’dan Şiir ve Şarkı Sözlerinin Buluştuğu İlk Kitap: “Anlatamam Görmen Lazım” Yayında
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ünlü söz yazarı Cengiz Altınsoy’un 500’ü aşkın şarkı sözü ve şiirini bir araya getiren ilk kitabı “Anlatamam Görmen Lazım”, müzikseverler ve edebiyat tutkunları tarafından büyük ilgi görüyor.

    Bir Hayatın, Bir Duruşun ve Bir Yüreğin İzleri

    Cengiz Altınsoy, Türk müziğine kazandırdığı unutulmaz şarkı sözleriyle tanınıyor. Ebru Gündeş’in seslendirdiği “Anlatamam Görmen Lazım”, Güllü’nün “Sabah Olmadan” ve İbrahim Tatlıses’in “Bir Allah’ım Var Bir de Sen” gibi efsaneleşmiş şarkıların yazarı olan Altınsoy, bu kez tüm eserlerini bir kitapta topladı.

    Kitapta Neler Var?

    “Anlatamam Görmen Lazım” adlı kitap, Cengiz Altınsoy’un hem şarkı sözlerini hem de şiirlerini bir araya getiriyor. Kitap, sanatçının müzik dünyasındaki yolculuğunu ve edebi birikimini yansıtıyor. Eser, besteciler ve şiir severler tarafından merakla bekleniyordu.

    Satışa Sunuldu

    Kitap, seçkin kitabevlerinde satışa sunuldu. Müzik ve edebiyat dünyasının önemli isimlerinden biri olan Cengiz Altınsoy’un bu çalışması, sanatseverler için özel bir koleksiyon parçası olma özelliği taşıyor.

    Cengiz Altınsoy Kimdir?

    Cengiz Altınsoy, Türk müziğinin önde gelen söz yazarlarından biridir. Yıllar boyunca birçok ünlü sanatçıya şarkı sözleri yazan Altınsoy, müzik camiasında saygın bir yere sahiptir. Şarkı sözlerinin yanı sıra şiirleriyle de tanınan sanatçı, bu kitabıyla hem müzik hem de edebiyat dünyasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

    Kitap, Cengiz Altınsoy’un sanat hayatına dair kapsamlı bir bakış sunarken, okuyuculara da unutulmaz şarkı sözlerinin ve şiirlerin derinliklerine yolculuk etme fırsatı veriyor.

    Devamını Oku

    Daha Ötesi Var mı?

    Daha Ötesi Var mı?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Küstah bir cellat ayrılığa davalıdır geceler.
    Bitmeyen sorgularda ter döker yürek.
    Terlenen yüreğin nemi vururken gözlere,
    Solar baharda dallara konan gülüşler.
    Yoklarken soluğumu,
    Şakaklarımda zorlanan sabrım
    İflahımı keser.

    Sancıyla veda doğuran gözlerin düşünce hayalime,
    Ağır gelir hüznüm omuzlarıma.
    Her doğruldukça güç bela,
    Hakikatlerin gerilip çarmığına
    Kamçılar durur beni ayrılığın sancısıyla.

    Tesellilerin yalanlığı ile
    İçime doğru her yürüdükçe,
    Özlemler sataşır iliğime kemiğime.

    Beni kalıbıma madara eden ayrılık,
    Uyandırıp tüm ahları vahları,
    Taze gülüşlerimin intiharı…
    Daha ötesi var mı?

    Ismarlama aşklara ödünç sevgiler adanırken,
    İzahını yapamadığım çağa ayak uyduramayan kalbim,
    Tüm yürek sızlatan içli hikâyelerin hep başkahramanı…
    Yoksa kalbim ta berilerden kalma mı?

    Her gece umuda zincirliyorum dualarımı.
    Zincir zincir üstüne, kimseler çalmasın diye.
    Düşen yüzümü kaldırsın diye
    Sürüyorum yüreğime.
    Ayrılığı inkâra yeltendikçe ruhum,
    Anılar vurup acizliğin dibine…
    Yüreğin is kokulu odalarında çınlar fırtınanın ıslığı.

    Üşüyorum.
    Çok sıkı giyinmiştim kordan ayrılığı oysa.
    Aşk giydir çıplak dudaklarına,
    Örtüp acılarımın üzerini;
    Yeni gülümsemelerin lezzetini alabilmem için.
    Dudağımın kenarından sil acının tortularını.
    Daha ötesi var mı?

    Var mı ötesi?
    Penceremde kayan yağmur damlası gibi,
    Bu sensizlikle savaşımın son demi.
    Uykularımı getir gözlerime.
    Yeni doğan güneşle,
    Buhar olup uçsun hasret göğe.
    Sağanak sağanak vuslat yağsın yeryüzüne.
    Baş versin mutluluk,
    Sevinç sevinç çoğalsın.
    Avaz avaz bağırır kirpiğime yuvalanan her bir damla,
    Son kez süzülüp yanaklardan…
    Çöle dönmüş gönül bahçemde çiçekler açsın.

    Düşler kıyar içimi,
    Eksileni tamamlar gibi.
    Her günüme “sen” katar günden güne.
    Arz edip nağmeli düşlere,
    Bir dibe, bir göğe savuran aşkın
    Bırakmaz yakamı…
    Daha ötesi var mı?

    Devamını Oku

    Kopsun Kasırga

    Kopsun Kasırga
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ceset ceset gözyaşına bürünüp düşenler var gözlerden.

    Ve kefen kefen definler yüreğimin çeperinde.

    Bir yas çığlığı yükselirken vurulduğum yerde,
    Oturmuş ağlıyorum şimdi,
    Kanaya kanaya tüm ağlamalarıma içli içli.

    Bilemezsiniz,
    Yokuşlu yollarda yalpalansam da
    Nasıl sağlam basar artık ayaklarım.

    Ve her “ölüyorum” dediğimde,
    Asil susuşlarımın gücü ile
    Başımın nasıl erdiğini arşa
    Bilemezsiniz.

    Sığınıp çetin bir sınavın avuçlarındaki dualarıma,
    Acının davasında müebbettedir sırtımdaki yara.

    Her kaşındıkça,
    Ve her kaşıdıkça,
    Malum sebepler aklını oynattığı noktada
    Batar durur sırtımda.

    İnsi sinsi zamanlarda kanadıkça
    Gelmez sırtım yere,
    Sırtımın yara izleri var oldukça.

    Tarifi yoktur, telafisi zinhar yoktur bazı vakitlerin.
    Halihazırda olup bitenlerin,
    Fevriliğin elinden tutarak
    Defolu vakitlerin töhmetlerini kerte kerte
    Rahatınıza batıp
    Hesapların defterini düreceğim.

    İçimde kopuyorsa bir fırtına,
    Hazırım tufan çıkarmaya.
    Çıkacaksa çıksın kasırga,
    Uğultusunda çınlasın sesim ruhunuzda.

    Lan kopsun kasırga!
    Kalmasın çerçöp ortalıkta,
    Kalmasın çerçöp ortalıkta!

    Devamını Oku

    Öğrendim

    Öğrendim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Öğrendim
    Kaderimin içine tükürdüğüm bir gecenin sabahında
    Yeşerdim.
    Öyle bir baş verdi ki direncim,
    Bir daha asla
    Hiçbir günümün gecesini
    Karanlığa teslim etmedim.
    Ve her çıkan gür sesimle
    Boğazımı sıka sıka sorgulayan o geceye teşekkür ettim.

    Biliyorum unutursam yenilirim,
    Bu yüzden zihnime yaldızlı bir çerçeveyle yer ettim.
    Ve mazi zihnimi her ziyaret ettikçe
    O tabloya bakıp daha bir güçlendim.

    Büyük hesaplaşmalar
    Yeni başlangıçların eseri.
    Hepsini yenile yenile öğrendim.

    Devamını Oku

    “Kadının Gücü” Derleme Kitabı Raflardaki Yerini Aldı

    “Kadının Gücü” Derleme Kitabı Raflardaki Yerini Aldı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kadın yazar ve şairlerin kaleme aldığı “Kadının Gücü” adlı derleme kitap, Koç Yayınları etiketiyle yayımlandı. Kitabın derlemesini yazar ve şair Derya Remziye Öner üstlendi.

    Toplam 146 sayfadan oluşan eser, kadınların yaşadığı acı, umut, aşk, emek ve mücadele temalarını farklı hikâye ve şiirlerle işliyor. Okuru içsel bir yolculuğa çıkaran kitap, kadının sesini edebiyat aracılığıyla duyurmayı amaçlıyor.

    Kitapta yer alan yazar ve şairler, yalnızca edebi bir çalışma sunmakla kalmayıp, tüm telif gelirlerini Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’na bağışlama kararı aldı. Bu yönüyle eser, toplumsal duyarlılık açısından da dikkat çekiyor.

    Kitabın derleyicisi Derya Remziye Öner, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Güçlü kadınlar, güçlü nesiller yetiştirir. Projede yer alan birbirinden kıymetli kalemlerle birlikte ‘Kadının Gücü’nü anlatan bu çalışmada yer almaktan onur ve mutluluk duyuyorum. Kitabımızın ikinci serisi için şimdiden hazırlıklara başladık.”

    “Kadının Gücü” derleme kitabı, Türkiye genelindeki seçkin kitabevlerinde ve çevrim içi satış platformlarında okuyucuyla buluştu.

    Devamını Oku

    Bağışla

    Bağışla
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Tek tek yanarken bu şehrin ışıkları
    Kalabalıklar içinde
    Ellerim ceplerimde, akşamın arabesk melodisinde
    Yanarken şehrin ışıkları
    Adımlarım hep sana, hep hatıralara
    Sitemkâr değilim ayaklarımın halsizliğine
    Yürüdüğüm yollarda
    Bağışla

    Karşılaşmanın tevafuku peydahlanmış gözlerimde
    Ve bebeklerinde şâd olan
    Gönül mihrabıma sarıp sarmaladığım
    Yanarken tek tek şehirde ışıklar
    İflah olmayan hüzünlerim berhudar olsunlar
    Ve saçları tek tek ağıran anılar

    Yollar sana, adımlar sana, hatıralar sana
    Ve selamlar yollarken hasretler hasretle sana
    Bağışla
    Her girdiğim mekânda sıcak bir çay deminde anılar
    Sinemde sindire sindire içtiğim
    Hasretin dibine kadar!
    Dibine kadar!

    Sen de tüketiyorum aşkın demini
    Ararken izlerini, sen de tüketiyorum
    Suni sancı hükmünde anılar!
    Arıyorum
    Kirpiklerimin dibine kadar!
    Bağışla

    Susadım aşkına, revâ mı bana
    Yağarken hasret yağmurları gözü kara akşamlarda
    Bağışla
    Gözü kara akşamlarda ömrüme eylediğim temaşa
    Sinemdeki ateşi uyutan
    Bir ihtimal seninle karşılaşma tevafukudur
    Hülasa

    Bağışla
    Tek tek yanarken şehirde ışıklar
    Saçları tek tek ağıran sancılı anılar
    Berhudar olsunlar!

    Devamını Oku

    “Maviye Meftun Kalemler -1” Antolojisi Yayında

    “Maviye Meftun Kalemler -1” Antolojisi Yayında
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Koç Yayınları etiketiyle yayımlanan “Maviye Meftun Kalemler -1” adlı şiir antolojisi raflardaki yerini aldı. Eserin derlemesini Avukat-yazar ve şair Mustafa Asım Kahyaoğlu ile yazar-şair Süleyman Şen üstlendi.

    Toplam 298 sayfadan oluşan antolojide, aşk, özlem, umut, ayrılık ve direniş gibi temalar etrafında toplanan şiirler yer alıyor. Günümüz edebiyatının usta kalemlerinin bir araya geldiği kitap, farklı duygu dünyalarını ortak bir potada buluşturuyor.

    Kitabın en dikkat çeken yönlerinden biri de, tüm telif gelirlerinin LÖSEV’e bağışlanacak olması. Projeye katkı sunan şairler, bu eserin yalnızca bir edebiyat çalışması değil; aynı zamanda bir dayanışma örneği olduğunu belirtiyor.

    Koç Yayınları tarafından yapılan açıklamada, antolojinin tüm seçkin kitabevlerinde ve çevrim içi platformlarda satışta olduğu duyuruldu. Şiirseverler tarafından ilgiyle karşılanan “Maviye Meftun Kalemler -1”, yayımlanmasının ardından sosyal medyada da geniş yankı buldu.

    Devamını Oku

    Beratımı İsterim

    Beratımı İsterim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Siz hiç sahibine ulaşmamış mektuplar,
    Kafiyesi kafiyesine uydurulmuş şiirler biriktirdiniz mi?
    Siz hiç içiniz yana yana
    Bir kibritle, bir tas içinde yaktınız mı sonra?
    Oturup alevinde raks eden hayallerinizin dramını izlediniz mi?

    Yalnızlığın kuyularında Yusuf gibi dik,
    Sabrın gücüne sığınıp
    Çekilip kalbinizin Hira’sına, yaralarınızı pansuman ettiniz mi?

    Sicim gibi yağan yağmura aldırış etmeden,
    Nereye gittiğinizi, nereye gideceğinizi bilmeden
    Atıp kendinizi şehrin koynuna
    Kaybolmak istediniz mi?

    Kimsecikler bilmeden, hissetmeden
    Her gün çıkarken evden
    Güçlü, mutlu, bir o kadar umarsız, ukala tavrı maske edindiniz mi?

    Çaresizce,
    Küllerinizi toplayıp
    Sabrın pazılarını şişirip
    Vaziyet aldınız mı darbelere?

    Gözyaşlarınızı gömerken içinize,
    Aşka dair tüm inisiyatiflerin ipini çektiniz mi?

    Allah çektirmesin!
    Allah çektirmesin!

    Amansız bir hastalığa dûçâr olmak gibiymiş…
    Sevdim.
    Sevdim be, sevdim.

    Mayınlara basa basa yürümekmiş gönlüne uzanan yollarda,
    Ölümlerden ölüm beğenmekmiş… bilemedim.

    Var gücümle var olma çabamın acizliğine
    Sitem bile etmedim.

    Pundu yok hicranın,
    Kime değse kotarır içine.
    Kök söktürür animallah.
    Bilirim, bilirim…

    Niceleri kül oldu bu dertten,
    İmdat edilmez, feryadı gafletten.

    Aah ulan ah, ne çekti sevdalar
    Kadir kıymet bilmez ellerden!

    Şah-ı merdan aşkımın inisiyatif iplerini çektiğim yerden
    Beratımı beklerim.
    Kâfi,
    Bu garip canıma kâfi…
    Zemheri yüreğinden
    Beratımı beklerim.

    Devamını Oku

    Yaralı Atı Vururlar

    Yaralı Atı Vururlar
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gün kapattı perdeleri
    Silip telaşelerin terini
    Gözden geçirip günün envanterini
    Vicdanım derin bir nefes alır, silkeler eteklerindekileri
    Her şeyin kaydı tutulur ya Arş-ı Âlâ’da
    Acıların da, edenin de, bulanın da ey can
    Unutma
    Meydan okumuşluğum var benim uçurumlara
    Bedenim kalkıp şaha
    Lakin uykularımı hırpalayan uçurumların uğultusu hâlâ kulaklarımda
    Ne körler gördüm ve ne iki yüzlüleri Aynalar Çarşısı’nda
    Pansuman ettiğin yaraların izlerini arada yokla, sakın unutma!
    Dürüstçe çekeceksin acını can
    Dibine kadar hakkını vere vere kuralına göre
    Yaralı atları vururlar ey can, vururlar
    Etmeden yaygara
    Sükûtu pelesenk edeceksin dudaklarına
    Asilce şahlanıp zarifçe gülebilmek için
    Yaprak dökümü duygularını
    Kendin filizlendireceksin.
    Acılarının eleğinden insanlar eleyeceksin
    İnsanlardan insan seçeceksin
    Canın yana yana
    Bileceksin, öğreneceksin, göreceksin
    Dar ağacındayım desen, urganın hesabını yaparlar
    İndirseler de hayatını ayaklar altına alırlar
    Tütmeyeceksin
    Yaralı atları vururlar ey can, bu gerçeği kendine şiar edineceksin
    Hürmetle ağırla sol yanında iz bırakanları
    Sana dokunmasa da ez o yılanın başını
    Kimi sevdiklerin olacak en güzel anıların celladı
    Kimi de yaşam-kalım savaşı
    Umma kimseden medet
    Eğersen bu başını, kopsun kıyamet!
    Kana, alev al yan
    İster bağır çağır
    İster otur ağla
    İster gütme deveyi, ister terk etme de diyarı
    Kime ne? Kim bilir?
    Paşa gönlün bilecek, sen yine de sükûtu yar bilip pelesenk edeceksin dudaklarına
    Boşaltıp derdini, tasanı dünya tepsisine
    Davet edip heveslerini zevkine göre
    Bir sabır tespihi ile
    Diline mıhlayacaksın bir zikir
    “Paşa gönlüm bilir
    Paşa gönlüm bilir
    Paşa gönlüm bilir ve dudaklarım sükûtu
    Yaralı atı vururlar ey can
    Kendi acını kendin bil
    Kendin önce kendini bil
    Asilce şahlanıp
    Zarifçe gülebilmek için”

    Devamını Oku

    Bayat Hayat

    Bayat Hayat
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yaşamın yorgun telaşı çekilirken akşamdan
    Çayın deminde bir hüzün çöker arda kalanlardan
    El ayak çekip avunamadığım avuntulardan
    Hesaba çeker sabrımı sınayan acının simsarları,
    Mutluluğun cibiliyetine bakmadan.

    Aşkındır kimsesizliğim
    Biraz hasret, biraz ölüm kokusu çalarken tenime
    Üşütür yalnızlık içimi buz gibi
    Ve çözlatır
    Ve dahi sızlatır sonra
    Bekleyen yorgun gözlerimi daldırıp derin düşlere

    Savrulurum darmadağın kayıp saatlere
    Kaybolduğum bir vakitte
    Tükenen ruhumun kılcal damarlarında
    İsmini sayıklayıp kilitledikçe seni aklıma
    Benliğim yolunu arar yalpalaya yalpalaya

    Gerçekler boğarken havai mavi hayallerimi
    Kirpiklerimden vurulurum
    Güne kavuşuncaya kadar tüm gece
    Uyurgezer olur acılar basa basa sol yanıma
    Çok görülür ömrümün mutluluğu yarınlarıma

    Boğar beni içinden çıkamadığım düşünceler
    İçimde birikmiş ukdelerin yığıntısı altında
    Meğer ne çok tükenmişim her gün azala azala
    Ve kaç an kaçırmışım, geçmiş zamana takıla takıla
    İçimdeki çocuk umut uçurtmasının kanadını kırdıkça
    Dirhem dirhem aldı ömrümden ne varsa
    Bağlayıp ellerimi
    Kesip nefesimi
    Yol kesen eşkıya gibi

    Yaşıt değil ruhum ile kimlik yaşım
    İşte bu yüzdendir acımtırak gülüşlerim sonrası
    Acı kahve gözlerime çöken buğulu bakışlarım
    Her düşlerin sükût saatinde
    Tüm bu dengesizliğin dengesini sağlayışım
    Gırtlağımdaki o yutkunamadığım heveslerimin çarpanı
    Benim ruhumun gerçek yaşı
    Gece başlar bende içe dönüşler
    Ve her içe dönüşüm
    Derin bir “ah”la özüme iç çeker

    Oysa taze sıkar bulutlar yağmuru her defasında
    Güneş her gün taze sıcaklıkta
    Benim yerim mi dar özümün yurdunda?
    Taze umutlarımı tüketmiş ayrılığın bağrında
    İnip derinlere almaya yeltendikçe
    Âhuzâra kıyamda bendeki takat
    Yalnıza bu hayat çok bayat
    Bu bayatlığın fakru zarureti mecrasında
    Çırpındıkça,
    Kavuşmaya meyyal her hayal ve duaya sarıldıkça
    Esirgeyip koruyorum sevdamı
    Aşk ile tamamlamak için hayatı.

    Devamını Oku

    “Serçe ve Umut”

    “Serçe ve Umut”
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Güneş en ihtişamıyla parlıyor yine tepede
    Ve bir serçe penceremde
    Ne güzel şakıyor
    Ne güzel, ne güzel

    Yoğurt kaplarına ektiğim çiçeklerime
    Şaştım durdum hayretlerime
    Bu nasıl bir yaşam sevinci
    Ağladığında, ölse de
    Umut dolu verdi
    Umut, umut

    Feri kaçmış gözlerime
    Belki de umut
    Mahkûm yenilgilere inat
    Bir serçenin ötüşünde

    Ve belki de umut;
    Sessizliğin değil, haykırmaların nezdinde
    Susmak, stoklamak
    Susmak, yok olmak

    Ağlayınca ölse de bir serçe
    Ne sarsıcı bir gerçek
    Serçede umudu bulmak

    Devamını Oku

    İhale

    İhale
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ağıtlarım dökülürken gözbebeklerimden geceye
    Cıngarların ocağından göz kırpar bir şerare
    Ağır gelir kalbimin hüznü omuzlarıma
    Efkâr perdeleri açıldıkça düşlere
    Ve saçıldıkça alev alev geceye

    Dar geliyor dünyaya kalbimin haykırışları
    Bir o kadar da bol, sancılarımın sızısı
    Koyulup katılaştıkça yalnızlığım
    Ve kirpiklerimden süzülürken gidişinin yası
    Örtbas edilmiş yangınlar sızar
    Bir çatırtı kopar
    Bir köşede yaktıkça bu garip canımı
    Üşütmez ki beni kimsesizliğin ayazı
    Üşütemez
    Aşk yakar, elbette ki yakar
    Ayrılık kalanda koca bir şerare

    Sigaraya kalsa da ihalesi
    Derdimdir çürüten beni
    Boynumda tutuştuğu günden beri hasretin yağlı urganı
    Yürek ağlar, yürek kanar, yürek yanar
    Sevdama kalsa da ihalesi
    Ki bu ayrılığın marifeti
    Sesimin kokusu bu yüzden hep isli

    Adın da gizli
    Genzi yakan bir türkünün inleyen nağmesi
    İsli nefesime aşk zikri çektiren sabrın tespihi
    Kirpiklerimin nemi
    Beni uyutmayan gecenin susmayan sesi
    Sabaha karşı, gün arası
    Titreyen kalbimin sesi
    Ve yine sende gizli tüm yüzüstü bırakanların hikâyesi
    Vicdanından hiç bahis etmeyeyim şimdi
    İkimizin değilmiş gibi
    Bana kaldı günahlarımızın ihalesi

    Ve şimdi
    Fişleyip tek tek vaatlerinin kotasını
    Geride bırakarak heveslerimin ısrarını
    Kafama çaka çaka
    Anlıyorum anlamam gerekenleri
    Kulağımda çınlayan acı sözlerindir
    Zehri delici
    Beynimin azgın kemirgeni
    Gidişine kaldı delirmelerimin ihalesi

    Düşlerim anılarla sorguda
    Geceler boyunca
    Prangalar vurulup mecalsiz ayaklarıma
    Atılırken karanlık kuyuların derin yalnızlığına
    Ayrılık aşkın mahşeri
    Bu mahşer ki çaresizliğimin mağlubiyeti
    Mahşer mahşer
    Yıkılırken gönül hanemin duvarları
    Feryat feryat kükrer hayaller
    Can çekişirken zerre zerre ümitler
    Mutsuzluktan dipsiz çukurlar eşeler

    Ey ömrüme göz dikmiş yaslı sevda
    Ayrılığın soluksuz bıraksa da yüreğimi
    Marifetidir ki bu
    Kör bir yüreğin konuşmayan gözleri
    Ölüme kaldı ayrılığın ihalesi

    Devamını Oku

    Yorgun Dünya

    Yorgun Dünya
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Eşleşmiyor hisler, gördüklerimle.
    Oysa içim hiç yanıltmazdı beni.
    Gözler de yalan söylemezdi, hani…
    Hepsi bir avuntudan ibaretti.
    Düşünüyorum, düşünüyorum…
    Düşündükçe ben, aklım hepsini yendi.

    Hislerinle baktıkça
    Baktığın her göz yalan söyleyebilirdi.
    Evet, ancak bir göz bir göze ayna olabilirdi.
    İnandıkça kalbin körü körüne,
    Hislerinde yanılabilirdi.
    İnsanoğlu bu, her şey beklenebilirdi…

    Aklım canımı çok acıtıyor,
    Acıta acıta beni uyandırıyor.
    Bu uyanış ki
    Yedi uyanan kardeşler gibi
    Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

    Aklım başıma geldi belki ama
    Hislerim asla benden vazgeçmiyor.
    Yorgunluğu bende hep bâki.
    Hassas insanlar hep yorgundur!
    Ağır geçer, zor geçer zaman belki…
    Çünkü
    Bu dünya hassas insanlar için yorgundur!

    Devamını Oku

    Gelirsin Diye

    Gelirsin Diye
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kör olmuş yüreğine
    İki gözümü feda ettim ömrüne
    Gelirsin diye

    Mevsimlerden baharmış
    Yarın ise Hıdırellez sabahıymış
    Koparıp defterden bir sayfa, tek tek yazıp
    Had safhada olduğum sabrıma
    Ramaklar topladım
    Oluruna yandığım bir umut işte.
    Yoktu bahçem, yoktu bir gül ağacım
    Kırmızı bir kurdele ile balkon ipine astım ben de
    Hızır ile İlyas kardeşlerin kavuşmaları şerefine
    Gelirsin diye

    Ücra sokağın küflü duvarlarına
    Hoyratça ama çokça yazdım adını
    Nasıl çağırdı seni yürek, nasıl çağırdı seni bu şehir
    Bilmesen de
    Sensizlik ile mücadelemi gör diye.

    Şahdamarımı zorlayarak feryat ettiren yokluğun
    Batsın yerin dibine!!
    Fütursuzca bir gülüş ile çoğalıp
    İklime düşen bahar, ömrüme de filizlensin diye

    Geceler mi?
    Sessiz sessiz yağarken üstüme ve çekip beni içine
    Çocuk gülüşlerime ambargo koyup
    Kurmuş darağacını ayına
    Yokluğunla ölüm kalım savaşında
    Anlasana, duysana
    Allah aşkına bulup beni sorsana

    Uykular kan ter
    Seyrek tebessümler, sık hüzünler
    Gırtlağıma yapışmış cellat yokluğun
    Boğuyor beni, seceresini çıkarttığım düşünceler
    Boğuyor bu şehir
    Boğuyor, alıp başımı gidememeler
    Ve ben, tüm boğulmalara inat
    Kavuşmanın ihtimali umudun cebinde
    Can versin diye soluğuma soluğun
    Aynı yerde beklerim
    Beni bul diye

    Mevsim bahar,
    Yağıyor üstüme umut olup yağmur
    Ve rüzgarı har har
    Boynuma dolanır rüzgarın saçları
    Saçlarında kokun
    Kokun, burnumun direğinde bir jilet kesiği sızısı
    Kirpiklerimde özlem ıslaklığı
    Yollarına bakan yollarına akar
    Ve ıslaklığın da yuvalanmış gidişin sancısı
    İliğime, kemiğime kadar!

    Son kez gözyaşlarımla yıkayıp, sarıp kefene
    Katli vaciptir artık bu ayrılığın
    Çektim tüm kutsallığı ile yasını
    Aşkın şerefine!
    Lüzumu yok bırakıp vicdansızlığın sazını
    Kalbimi istimlak edip
    İlan ettiğin hükümdarlığını
    Ömrümde hüküm sürmeye gelirsin diye.


    (5/6 Mayıs) Hıdrellez Bahar Bayramı kutlu olsun..Evlerimize, bedenimize ve ülkemize sağlık,huzur,sevgi, barış ve bereket getirsin..

    Devamını Oku

    Gökyüzüne Bak

    Gökyüzüne Bak
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Alacakaranlık sabahı kucaklarken
    Şükrün şıklığıyla
    Sessizliğin muazzam akustiği yankılanırken sisli sokakta
    Henüz insan ayağı değmemiş
    Henüz nefislerin kirletmemişliğinde
    Nezih umutlarım başkaldırıyor göğe

    Birazdan gün başlayacaktı

    Parlament mavisi gökyüzünden topladığım umutlarımı
    Yeşerttiğim hayallerimi
    Doldurdum hepsini siyah poşete
    Görmesin kimse, gösterme
    Şşşş… Sus, sakın söyleme!
    Çalarlar, yıkarlar, yakarlar
    Dağıtırlar seni de, maazallah ederler tarumar

    Umutlar hayallerde özgürler!
    Bırak, göğe başkaldırsınlar!

    Görmüyor musun?
    Şirazesi kaçmış düzenin
    Anasını ağlatmışlar!

    Hayallerin senin değerindir, bırak dokunmasınlar
    Ah, şu hayatının yaygarasını yapan zangoçlar!

    Atarken adımlarını alacakaranlık sabahın sisli sokağında
    Tasvir ederken hayatının satır aralarını
    Derin derin aldığın nefesinle
    Kaldırıp başını, bak gökyüzüne!
    Bak, hayaller kanat çırpıyor
    Doldur hepsini siyah poşete,
    Aman ha, gösterme, söyleme kimselere
    Giderken evine doldur heybene
    Tıka basa umut
    Tıka basa cesaret
    Tıka basa feraset
    Harmanlayıp hayallerinle, kaldır başını, topla
    Sana bahşedilen yepyeni gün için
    Kaldır başını
    Doyur ruhunu,
    Kahvaltını iyi et!
    Sonra mı?
    Sonrası mücadelene bereket!


    “Gerçek bayram, işçinin emeğinin karşılığını, alnının teri kurumadan aldığı gündür! 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlu olsun.”

    Devamını Oku

    Hurdacının Çocuğu

    Hurdacının Çocuğu
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İçli, içli yakıcı bir hıçkırık kulaklarımda
    Soğuk şehrin dar, metruk bir sokağında
    Baktım ki sağıma soluma
    Karanlıkta, elleri dizleri arasında
    Soğuktan titriyor
    Dolaşık saçları kir pas, yırtık pırtık üstü
    Ayakkabıları çıplak ayaklarını terk etmeye meyil ediyor

    Minik kalpten derya dertler
    Buğulu mavi gözlerden süzülüyor, süzülüyor
    Umudun rengi mavilik, umutsuz bakıyor

    Aciz kalan ruhumla sual ettim
    “Soğuk hava, merak eder annen?” dedim
    Bükülen dudakları titrerken
    Akıtarak derdini gözlerden, hiç silmeden
    Dedi: “Terk etti annem bizi, annem yok ki.”
    Utandım, utanın utanın!
    Dert sandığımız, bizi ele geçirip kör eden tüm şımarık şikayetlerimizden

    Annem diyor, yok diyor
    Titreyen dudaklarını ısırıyor
    Acısını bastırmayı nasıl da öğretmiş hayat
    İşte bu yüzden naftalin kokar sokaklar
    Sokaklarda çocuklar, sokağın koynunda çocuk olmadan büyüyorlar

    Baban? Baban nerede?
    Dedi; geçim derdinde hurda topluyor
    Sığınıp metruk bir sokağın apartman arasına
    “Babam beni görmesin, üzülür.” diyor
    Acısına yandığım…
    Ahh, acısına yandığım hurdacının çocuğu
    Acısını içinde saklamayı nasıl da biliyor?

    Hayat öğretiyordu yaşına ve cüssesine aldırış etmeden
    Kalbi üşürken iki büklüm sokaklarda, kimsesiz, annesiz
    Yıllanmış çeyiz sandığı gibi içine hapsedilmiş naftalin kokusudur özlemi!

    Ahh, hurdacının en büyük serveti, bakışları buğulu mavi
    Hurdacının çocuğu
    Asil ve gururlu
    Zır aç karnı, “Tokum.” diyor
    Tok ya
    Tok ya, tok
    Boğazı düğüm, dudaklar büzülü ve titrek
    Dudaklarda diş izleri mor
    Beden de gark olmuş acı
    Annesizliği onun tek açlığı!
    Sana mı kaldı şimdi be çocuk, sorgulatmak vicdanı?
    “Annem.” diyor, arş titriyor
    “Annem.” diyor, hançerler kalbime girip çıkıyor
    Sızım sızım sızlatıyor!
    Kaldırımlar ağlıyor, apartman aralığında inliyor
    Bir derin nefes çekiyor gökyüzü, serin rüzgar esiyor
    Naftalin kokusu sararken şehri
    Dudaklarını ısırıp, susuyor

    Tuttum buz kesmiş ellerini
    Acısından kasılmış suretinin mimikleri tebessüm bile edemiyor
    Özlem hüküm sürerken ciğerlerinde
    Ne adresini verebildi ne de başka kelam etti
    Daha ne deseydi be? “Anne.” dedi, “Anne!”
    Kim doldurur o derin boşluğu, kim merhem sürebilirdi?
    Hurdacının çocuğu
    Bırakıp beni hızlıca giderken
    Yutkunup her ısırışında dudaklarını, ciğerime ciğerime batırırken
    O buğulu mavi bakışlarında can evimden vuruldum ben
    Maktulü olduğum vaktin, özlemler barındıran sokaklarında
    Bastırılmış naftalin kokusudur özlemi!!
    Tüm hücrelerimde hissedilen.

    Duydunuz siz hiç? Naftalin kokar sokaklar
    Bastırılmış özlemleri olanlar duyar
    Evine sığamayanlar
    Yollara düşüp arayanlar
    Hasrete gark olmuşlar
    Ve gözlerini yollara adayanlar
    Duraklarda kalanlar… ah duraklar…
    Naftalin kokar sokaklar

    Ah hurdacının çocuğu
    Acısına yandığım hurdacının çocuğu
    Uykularına yıldızlar serilsin
    Mavi gözlerin, parlak umutla bakmayı öğrenirken
    Bayram gibi vuslat gelsin
    Anne göğsünde, saçlarında elleri hiç eksilmesin!

    Devamını Oku

    Nisan Yüreklim

    Nisan Yüreklim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Şifaya eş yağarken nisan yağmurları
    Savurur kokusunu
    Leylağın kokusu nisandan duyulur
    Mayısı davet ederken sağanakları
    Nisan yüreklim, üzülme olur mu?
    Müjdeler nisan, mayısın mor tonundaki leylakları
    Ayrı şehirde olsak da,
    Bak bizim mevsimimiz hep aynı

    Leylaklar açacak
    Üzülme
    Yıkayıp, arıtarak tozunu pasını
    Ve misleyip şifayı
    Davet ediyor mayısı
    Sil gözyaşını
    Leylaklar açacak
    İnan açacak o leylaklar
    Gözyaşınla arıttığın yüreğin
    Zarif bir şiir gibi
    Leylaklara bakacak
    Göçmen kuşlar şehrinde yeniden buluşacak

    Nisan yüreklim
    A benim buğulu kirpiklim
    Yüreğindeki sağanaklar şimşek çaktırırsa
    Korkma
    Gürültüsüne umutlar uyanacak
    Ve bir sabah gözbebeklerinin perdesini araladığında
    Bir çocuk elinde pamuk şekeriyle
    Kahkaha atacak
    Yüreğinin sokaklarında

    Mevsimlere iyi bak
    Ama en çok mayısı getiren nisana
    Çarparken yüreğine rüzgarını
    Bir irkilmeyle hatırlatacak
    Yağmur sonrası
    Leylak kokulu güneşler açacak

    Devamını Oku

    Her Bahar

    Her Bahar
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bir başkalaşırım her bahar,
    Çiçeklerinden tutunup bir başka bakar.
    Kalp ritmim melodik atar,
    Her bahar.

    Dalga dalga meltemler eserken,
    Yüreğim bir yelken.
    Akıp giden, bakıp gülen…

    Gökyüzü bir başka, bambaşka.
    Sevemez bulutlarını seyretmeyen,
    Uçamaz, kaybolamaz mavisinde.
    Kaldır başını, bir selam çak!

    Geriye kirletilmemiş bir gökyüzü kaldı elimizde.
    Ve gökyüzü göz kırpar.
    Bir başkalaşırım her bahar.

    Gökyüzü benim, aşk benim,
    Ve ben hep gencim,
    Bakabildiğim kadar!

    Yaşasın mavi düşlerin çılgınlığı, umutlar.
    Her bahar,
    Evet efendim, her bahar,
    Resetlenip dirildiğim kadar.
    Başkalaşırım ben her bahar.

    Devamını Oku

    AHDIM OLSUN!

    AHDIM OLSUN!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Zaman avuçlarıma yağmurlar dökerken

    Bahara niyetliydim

    Acı bedenimde can çekişirken

    İlham nakışlı hikmetinden

    Tefekkürüm aşkı irdeliyor

    Ve ahdım olsun ki

     bir bahar sabahı, okunurken ezan-ı muhammedi

    Tüm üzüntülerin, kaybedişlerin

    Sehpasını kuracağım

    Bir tekme ile dar ağacında

    Hak etmedim dediklerimin canına okuyacağım

    Kırları papatya kokusu sardığında

    Damardan vereceğim nabzıma,ruhuma

    Yeniden çiçeklenmek için aşka

    Dimdik hayata.

    Zübde-i alemdir ya insan

    Vardır O nunda iklimi

    Bahar boşuna gelmiş olamazdı

    Uyandırırken toprağını

    Vardır bunun da bir hikmeti

     

    Devamını Oku

    Eyvah” (İntihar!)

    Eyvah” (İntihar!)
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yağmur yağar sağanak sağanak,
    Bulutlar denize karışmış.
    Kadın limanda aylak.
    Bakmayın yağmur damlalarını yakalamaya çalıştığına,
    Kirpikleri ıslak ıslak,
    Elleri de titriyor.
    Gök gürlüyor,
    İçi coşuyor.
    Bakmayın umarsız tavrına.

    Kayalara vuran dalgalar
    Beynini kurcalıyor.
    Ve dikilince gözleri bulutları yutmuş dalgalara,
    Kasvetli hava
    İntihara davet ediyor.
    Bakmayın umursamaz sırıtışına.
    Yağmur eşlik ediyor tırlatışına.

    Yağmur yağar sağanak sağanak,
    Kadın limanda.
    Kadın limanda.
    Bulut yutmuş dalgalar göz dikmiş ruhuna.
    Eyvah!
    Neler neler biriktirmiş yüreğine.
    Eylül’ün dolduruşunda, zaten bu Ekim de
    Kafası ağırlık bedenine.
    Bağlamış ahları ayağına.
    Ağırlık çok ağır.

    Sağ tarafta, hemen sağda,
    Aşıklar romantizmin doruğunda.
    Evet, evet ya,
    Aşk adil davranmıyor bazılarına.
    Eyvah!
    Ürperiyor içim.
    İçim içim.
    Ama benim içim çok korkuyor.

    Kadın limanda,
    Titriyor.
    Şamarlanırken ıslak rüzgârla,
    Tırlatık bir gülümseme suratında.
    Bulut yutmuş dalgalar göz dikmiş ruhuna.
    Eyvah ki ne eyvah!
    Gören yok, duyan yok,
    Umursayan hiç yok.

    Kasvetli hava,
    Ve karışıyor kuşların vaveylasına.
    Ruhuna göz dikmiş bulut yutan dalgalar,
    Acıların kişnediği gecenin sabahında,
    Sonunda… Aahh, sonunda,
    Gasp etti ruhuna.
    Eyvah!
    İçim çoook ürperiyor.

    Acısı sızar, sızlayan kaburgalarım arasında,
    Binbir kuşkuyla.
    Kargalar ötüşür, gözü yaşlı bulutların semasında.
    Bu kasvetli hava,
    Acılara bela.

    Haydi gazeteci, at manşeti:
    “Bir kadın intihar etti!”
    Yaz sonra döşe altına afilli afilli.
    Kalbinde saklı hakikat nasıl olsa,
    Yerde yatan siyah poşet altında.

    Ooof, içim titriyor.
    Kınım kınım kınayacaklar,
    Benliğini çalanlar.
    Sebebi olanlar hiç hesap edilmeyecekti.
    Sen yaygaraya bak şimdi.
    Öyle ya,
    Kadın hesabını da bilmeliydi (!)
    Tabii ya,
    Bu kasvetli havada kadının ne işi vardı limanda (!)

    Ooof, içim üşüyor.
    Bu kasvetli hava,
    Acılara bela.

    (Bu şiir bir haber karesinden esinlenilmiştir.)
    Bahar Önen BÜKE


    “Kadınların umutları, hayalleri, gülüşleri sömürülüp tüketilmeyen, dövülmediği, öldürülmediği yarınlar için… 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.”

    Devamını Oku

    Susma Orucu

    Susma Orucu
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sebatkâr yüreğimle yürürken sevda kaldırımlarında,
    Aşkın sınavıdır bivefa.
    Sınav ağır, ağır olmasına da,
    Nahoş bir ızdırabın müptelasıyım aynı zamanda.

    Ucu yakılmış bir mektup gibi yüreğim,
    Eritip göz bebeklerimin ışığını,
    Ölümün derinlediği hasretle mühürledim.
    Yankılanırken gidişinin ayak sesleri,
    Kilitledim tozlu sırlar sandığıma.
    Ve sonra,
    Çığırtkanlık etse de hasret bağrımda,
    Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.

    Her yumdukça gözlerimi geceye,
    Düşler çukuruna iter beni, en derinlere.
    Hayalin perde perde her dokunduğum yerde,
    Öğretemedim işte unutmayı yüreğime.
    Gözlerin geçerken içimden,
    Beti benzi atar mevsimlerin.
    Kuşların su içtiği sesini çıkılayıp,
    Ve nakkaş gibi işlerken ruhuma,
    Acı emziren bir gecede,
    Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.

    Sevda aç kaldı gözlerine,
    Sesine aç, gülüşüne aç.
    Aç kaldı aşk ellerine,
    Aç kaldı şehrin kaldırımları ayak izine.
    Çırpınan kuşların kanatları sevince.

    Gelişin iftar sofrasıdır yüreğime,
    Şükürler savurup dua dua,
    Ruhumda tıka basa.

    Her andıkça teneşire gelesice ayrılığı,
    Ve korkmadan harlatıp içimdeki hasret çığlığını,
    Avazı çıktığınca.
    Boyanıp sükutun rengine,
    Karışıncaya dek nefesin nefesime,
    Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.

    Gelişin iftar sofrasıdır
    Ruhuma,
    Tıka basa.

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Dört Mevsim Mavi

    Dört Mevsim Mavi
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kırık bir dala konan kuş gibidir umudum
    Ve ben o kuşun göğüne vurgunum
    Bu yüzdendir ki
    Yağmurların rahmet olduğuna inandığım günden beri
    Kalbimin iklimi dört mevsim hep mavi

    Öyle ya
    Vurgun olduğum göğün
    Bulutları ağlar, bulutlar donar ve bazen sis kaplar
    Gecesini karalara,tan yerini kızıla boyar
    Hangi kasırga yıkar,hangi acı bozar
    Ve hangi sis bulutu boğabilir beni
    Vicdanı hür kalbimin
    dört mevsimi hep mavi

    Üşütmez kışının ayazları
    O ayazlardır ki
    Çarparken bir irkilmeyle yüzüme
    Tüm çıkmazlarımın tek çıkar yanı

    Vurgunum kanat çırpan o kuşların göğüne
    Kanatlarına yazıp olup bitenleri
    her havale edişlerde göğün sahibine
    Toprak uyanır,ağaç semirir, kırık dallar yeşerir
    Bu yüzdendir ki
    Kendinden emin gülüşlerimin tek sebebi
    Kalbimin iklimi dört mevsim hep mavi
    Bahar Önen Büke

    Devamını Oku

    Çete

    Çete
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Aşkın eşkiyalığına bürünüp

    Umutların hovardalığında

    Aldırmadan yaşıma başıma

    Yara bere içinde raconlar kestiğim yaşamın

    Tek başıma çetesiyim

    Delire delire

    Habire

    Dilime dolanıp yapışmış bir kere

    “bu kadar da olmaz ki” cümlesi

    Tercümeler na mümkün,yok takat

    Ve sabır seslenir ,yürek sızlatan bir sesle

    “Tak”!!!! Taaak ! Tak

    Deklare edip acının yanaklarından süzülenleri

    Ve yapışıp yarınların yakasına

    Çalkantımın savurduğu dalgalar

    Fısıldar sonra

    Haydi “ak”

    Varmak için karaya ,cilalanıp parlamak için hayata

    Maviliklerine omuz verdiğim sabrımın sesiyim

    Yara bere içinde raconlar kestiğim yaşamın

    Tek başıma çetesiyim!

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Şubat’ın Altısı

    Şubat’ın Altısı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Soğuk bir gecenin peşin sıra

    Kışı ölümün soğukluğu sarmaladı

    Kar değil ki bu yağan

    Şimdi bu kar mı?

    Can çekişirken hayaller

    Yükselirken gürültülü sancılar

    On il diyor haber muhabirleri on il takınıp korkulu bakışları

    Kar kefen olup yağdı

    Şubat’ın altısı, mahşerin atlısı

    Kalanları bitap efseli

    Yorgan oldu betonlar titrerken geceleri

    Bir annenin çığlığı arasında

    Bir çocuğun göz yaşında

    Bir babanın acı dolu sancılı bakışlarında

    Yitip giden canların fay hatlarında

    Olurken depremler ardı ardına

    Ezilip kaldım sönen hayallerin en kazı altında

    Kapkaradan daha kara, acının en koyu tonunda

    Asla silinmeyecek akıllardan hafızalardan asla

    İlan edilerek dünyaya yası

    Acı tarihini yazdı

    Şubat’ın altısı

    Yoktur acının ırkı, ne de yaşı

    Koca koca,diki dikine dikilen binalar arasında

    Ölümün halatını dolayıp boynumuza

    Başladı bir telaşlı arama,yana yakıla

    Can pazarında

    Tam ortasında

    Öksüzlerin, yetimlerin acılı bakışları

    Tek tek, kazıya kazıya

    Acı tarih yazdı

    Şubat’ın altısın da

    Bir yanım mahşer,bir yanım mücadele

    Bir yanda umut olur mücadele arasında çıkan bebe

    Buz kesmiş ellerin avuçları arasında

    Katıp dua dua

    Un ufak betonlar arasında

    Yürekler sarmalarken kor acıları

    Bir parça çalıp ölümden ağlayan gözlerle

    Takdiri ilahi bir yana

    Tedbiri ihmali de unutma

    Acı tarih yazdı ölüm üfleyen kışın

    Şubat’ın altısın da

    Direnerek,kenetlenerek

    Sabahı olan yarınlara…

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Özlemin Sitemi 

    Özlemin Sitemi 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hüzün kokan gecenin nefesi derin,
    Gerçekliği hayallere boca ederken,
    Ritmini yutmuş evrenin.

    Ve kefen biçerken yalnızlara,
    Destursuz salar tüm acılarını, kışkırtarak kuşkuları.
    Saat gecenin bilmem ki kaçı,
    Kamburdur hep mutluluğun sırtı.
    Gece katran karası,
    Sessizliğimin yansıması.

    Düşüncelerle kapanan kirpiklerimin gölgesinde,
    Sadırda olanı çıkarıp meydana,
    Gümüşten parlak hayal mürekkebiyle ayazlar yazılı.
    Evet, ağır bir romandır gözlerimin yaşı.
    Kısmi bir felç içinde kalbim,
    Vurdukça yokluğunun idrakı.
    Ve anılardır ayrılığın bariz inkarcısı,
    Körüklerken tüm ahları.
    Umut ve yeis arası,
    Bozuktur benim delirmelerimin ağzı.
    Sebeplerin en alakalısı ve acıyı kusmanın en haklı yanı.

    Sen ki, bu ayazların yabancısı,
    Dolanırken boynuma hasretin celladı.
    Ve gece,
    Nazarında muteber olmayan acılarımı tebliğ eden bir postacı.
    Ben ki,
    Nefesi derin bir gecenin yarısında,
    Müsemma bir kalabalığın yalnızı.

    Boşluğunun fırtınasında savruluyorum.
    Dağınık zihnim,
    Ne toparlayabilirim, ne de yerine koyabilirim koymam gerekenleri.
    Akla zarar, sevgili,
    Akla zarar bu çaresizliğin çirkefliği.
    Öyle de müşkül yaşıyorum.
    Pas tutmuş nemli kalbimin anahtarı,
    Kilit bozuk.
    Kahretsin, senden başka kimseyi sevemiyorum.
    Ve kaybolurken yalnızlığımın mahşerinde,
    Sensiz nasıl yaşanır öğrenmeye çalışıyorum.

    Seviyorum demenin hakkını veremeyenim.
    Söyle!
    Cefayı sefasına hürmeten sevemiyorsan,
    Nedir ki aşk dediğin?
    Ve çırpınmıyorsa yüreğin emek emek,
    Nedir ki mücadele dediğin?
    Yüzümü eğecek değilim.
    Bu çile benim.
    Üzerinde “deli cesareti” işlemeli gömleğiyle,
    Sevdamızın ateşinde mahçubiyetsiz ısınan yine benim.
    İşte öyle!

    Elbette ki, söyleyeceklerim değil bu kadar.
    Zamana yaydım bir o kadar.
    Hakikatler vura vura kafama,
    Canıma batar acın, sızlata sızlata.
    Ardından akıp giderken zaman,
    Mühürlüdür kelimeler, vedanın ağrısında ağlayan.
    Sarılıp mecnun umutlarıma,
    Kirpiklerime çöken gurbetin ağırlığıyla.
    Aşkın mahşerinde,
    Sensiz nasıl yaşanır öğrenmeye çalışıyorum.

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Sizi Kendini Bilmezler

    Sizi Kendini Bilmezler
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Küçükken korkardım

    Karanlıktan, canavarlı korkunç efsanelerden

    Gece yatağın altından şeytan çıkacak vesvesesinden

    Annemse güler ve derdi ki;

    “ insanlar olmuş şeytan,sen insanlardan kork “

    İnsandan olan insandan korkmak mı?

    Bu çağda,bu yaşımda

    Anladım anne

    Kimi dinden besleniyor

    Kimi duyguları törpülüyor

    Nerede saklanıyor insanlık?

    Saygıyı bitirmişler

    Hoşgörüyü, merhamet arasında dürüm yapıp yemişler

    Laf icabı diye biten laflar kelepir oldu

    Kimileri menfaat tokmağının davulu

    Hiç çekmez mi kulaklarını vicdan

    Hani şöyle okkalı bir şamarda mı atmaz

    Hani insanız ya insandan olma

    Öyleler, böyleler

    Pazar tezgahı gibi hep bahaneler

    Her gün bir sela okunuyor

    İşitmez mi kulaklarınız

    Sizi kendini bilmezler

    Hallerine heceleyerek bakıyorum

    Sözlerini heceleyerek düşünüyorum

    Haddini bilmeyendir bu şuur yoksunluğu

    Nereden, nasıl , niçin geldiğinin

    Ve nereye gideceğinin

    İdraki şuuru ile yaşayanlar için

    Yaşasın yaşamak

    Yaşamak çok lezzetli doğrusu

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Sığmıyor Zamana 

    Sığmıyor Zamana 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Evvel zamanlarda bir aşk vardı
    Şimdilerin intizarı, fırtınanın bozuk imlası
    Çırpınırken her bir hücremle lime lime
    Sensizliğim zamana sığmadı

    Ne zaman ki, düşler arasından göz yaşlarıma kapılıp düşecek sevda
    Yalanlarından yalanlar beğenip
    Bozdura bozdura harcadım direnen umuduma
    Ve ne zaman ki, tükenecek kulaklarımda çınlayan aşk yalanları
    İşte o gün ilan edecek yüreğim bu makus ayrılığı

    Yorsada aldanışlarım kalbimi
    Mühlet verdim aşkına uzun uzadıya
    Her defasında
    Hürmet yaraşır , hasrete gark aşklara

    Yanarken geceler
    Bilki küllerimdendir sebepler
    İçim dışım fırtına
    Yabancılar cirit atarken bakışlarında
    Gözlerinin saçaklarında ki o buz sarkıtlarında
    Ve sanmışlıklar keşleri doğururken sancıyla
    kuduruk öfkelerimi çıkarır ayyuka .

    Sensizliğim sığmıyor artık zamana

    Ne zaman ki düşlerimi aminleyip göndersem arşa
    Şehri birden gurbet kokusu kaplıyor
    Her gürledikçe gök seni bağırıyor
    Kokun olup esen her serin rüzgar
    Pinhan bir sızı ile
    Ilık nefesine muhtaç bırakıyor
    Muhtaçlığın acizliği kaplıyor sonra
    Ayağa kalkıp güçlenmemin miadı dolu veriyor
    Evvel zamanlar boğdukça tüm zamanlarımı
    Her defasında
    Başka başka isyanlarla
    Sensizliğim sığmıyor artık zamana .
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Aşkın Darağacı

    Aşkın Darağacı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Devleşirken hüzünbaz düşlerim gecenin derinliklerinde
    Hırçın bir uğultuyla cilveleşir sızlayan derdimle
    Islak bakışlarım arasından
    Yokluğunu selamlar kirpiklerim
    Ümitlerimi damla damla düşürdükçe

    Gidişinin ayak izleri duruyor hala aklımın kenarında
    İzlerine yuvalanan hasret yüreğimin tam ortasında bir dikta
    Aklımın kıyılarında canımı kaydırmaya çalışsada
    Zeval vermez ki veremez
    Her gülüşüne tutundukça .

    Her budandıkça kör bir bıçakla
    Sular durur aşk şarabı, ayyaş edip aşkına
    Sarhoş kafa
    Meze ederken gülüşlerini tokuşturup düşlerimle
    Ve erirken zihnimin magmasında
    Yalnızlık yankılanır son ses semada
    Dinle yürek havasıdır bu
    Her notası hüzzam makamında

    Kahkalarımdan süzülür sancım
    Kimse görmez anlamaz ki ahh tanrım
    Bu aşk ne acı
    bu ne çıldırtıcı sanrım
    Gel haydi son defa
    Kahkalarımdan topla beni
    Sensiz azar azar, parça parça dağıldım

    Gömerken bu aşkı imkansızlığa
    Son bir hatırada kaldı aşk ,
    Bir vedayla mıhlayıp beni yalnızlığa
    Sallanıyorum
    Gülüşünle tutunduğum
    Aşkın darağacında
    Topla beni
    Gel topla
    İmkansızlığa gömdüğün
    Aşkın darağacında

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Bul Beni

    Bul Beni
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ört bas ederken düşlerime yapışan hüzün miktarını
    Doldu taştı vazgeçtiklerimin kotası
    Bilmem ki şimdi aşk öksüz mü,yetim mi?
    Ortada kalmış yeni doğan sabi gibi
    Eyy iki gözümün bebeği
    Yalnızlıklar da bul beni

    Arayıp dursamda şimdi kendimi
    Takatimin tükendiği noktada
    Saçlarımdan savurdum artık nefesini
    Ve şimdi tek tek asarken paslı düşlerimin ipini
    Eyy iki gözümün bebeği
    hasret türkülerinde bul beni

    Aynı gökyüzünün altında
    Ayrı ayrı yaşarken ayrılığı
    Hüzün sağar bulutlar
    vurup aşkın boynuna
    Ve imrenirken acılar intihara
    Sükut çerçeveli hüzünler astım
    Sana sürgün yüreğimin fırtınasına
    Eyy iki gözümün bebeği
    Yaralı kuşların kanatlarında bul beni

    Ey iki gözümün bebeği
    Her dalarken gözlerin derin derin uzaklara anlamsızca, vakitli vakitsiz şuursuzca
    Bil ki
    Düşlerin buluştuğu andır
    Madem ki aşk terk etti bizi
    Dipsiz kuyuların karanlığında bul beni

    Kurşuna dizdim bir gece vakti
    şahdamarımdan vurulduğum o gülüşlerini
    İyi tanırım cesaretlerin meşrebini
    Ve bilirim
    Kirpiğimde ki gecelerin mezhebini
    Kayan yıldızların ucuna tutturken seni
    Kolay olmadı tâbi
    Hasret kaç yangın eder çok iyi bilirim
    Eyy iki gözümün bebeği
    Haydi
    Her ateşin yalazında bul beni
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    SON VARDİYA

    SON VARDİYA
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Boğazımda yutkunamadığım haksızlıkların zehri
    İsot kokulu yalnızlığın ciğer dağlayan esintisi
    Oysa uykularımın aymazlığında yıldızlar serpilmiş gecenin düş maviliğine
    Bense on ikiden sonrası vardiyasında
    Düşlerim çemkirir durur akıl tutulmalarıma,
    Lakin habire
    Rüzgar ters esiyor bu gece

    Ve bilirim derman zamanın avuçlarında
    Avuturken kendimi arabeks şarkılarda
    Yarın denilen vakitlere zırhlar giyiniyorum
    Tutulacak işlerin kenarına yapışıp
    Ve olmazların olur yanına
    Dokunup sinir uçlarıma
    kafa tutup parmak sallarken
    Cüretkar bir tavırla
    Parmak sallarken kafamda bitap düşen mücadeleci kavgalarıma
    Ruhumun göçüğünden çıkarıp aşkımın kadavrasını
    Fırlatıp attım etimi ısıran gecenin kuyusuna
    Namütenahi mavi düşlerin diyeti hatrına

    Oynaşa dursun semada yıldızlar ayla
    Sigarayı yakıp sigarayla
    Zil zurna kafa azgın bir kahırla
    Sallayıp durduğum parmak hep havada
    son bu son vardiya

    Bilinsin ki,rüzgar ters esiyor bu gece

    Acıtsa da milyon kere
    Milyon kere örselenmiş,yara almış olsada iyi niyetlerim
    Yarınlara İntisap ederek kalbimi,kendi göğümün tahtından seslenmekteyim;
    Adettendir üç defa
    Son olsun
    Son olsun
    Son olsun
    On ikiden sonrası bu son Vardiya
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    “Mümtaz Şahsiyetleri Tanıma Projesi” ile Şehit Öğretmen Mustafa Boz’un Anısı Yaşatılıyor

    “Mümtaz Şahsiyetleri Tanıma Projesi” ile Şehit Öğretmen Mustafa Boz’un Anısı Yaşatılıyor
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan “Mümtaz Şahsiyetleri Tanıma Projesi”, öğrencilere yaşadıkları şehirlerdeki önemli şahsiyetleri tanıtmayı amaçlıyor. Bu kapsamda, Bandırma’daki Şehit Öğretmen Mustafa Boz’un adı, “Bandırma Şehit Öğretmen Mustafa Boz İlkokulu” ile yaşatılmaya devam ediliyor.

    1994 yılında Cizre İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yaparken, hain bir terör saldırısında şehit olan Mustafa Boz’un anısını yaşatmak amacıyla, okulda hazırlanan özel bir tiyatro gösterisi düzenleniyor. Öğrenciler, şehit öğretmenlerini tanımak ve anlatmak için tiyatroda Boz’un hayatını sahneleyecek.

    Öğrencilerden Anlamlı Ziyaret

    Bandırma Şehit Öğretmen Mustafa Boz İlkokulu, proje kapsamında öğretmen Yeşim Kekeç ve öğrencileri, Mustafa Boz’un annesi Müberra Hanım’ı evinde ziyaret etti. Ziyaret sırasında, Boz’un çocukluğu, öğretmenlik yılları ve şehit olduğu günlere dair sorular sorularak annesinden değerli bilgiler alındı. Bu anlamlı ziyaret, öğrenciler ve annesi arasında duygusal anlar yaşanmasına neden oldu.

    Proje Kapsamında Birleşen Toplum

    Tiyatro gösterisinin hazırlıkları devam ederken, proje yöneticisi öğretmen Yeşim Kekeç, katkı sağlayan okul idaresine, öğrencilere ve velilere teşekkür etti. Şehit Mustafa Boz’un adı, sadece okulun duvarlarında değil, öğrencilerin kalbinde de her zaman yaşamaya devam edecek.

    Haber: Bahar Önen Büke

    Devamını Oku

    ELVEDA

    ELVEDA
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yağmur yüklü bulutların kapladığı bir geceden
    Delirmelerin ayak sesleri gelir
    İnce ince derinlerden
    Yağ yağmur
    Şöyle şimşekler çaktıra çaktıra
    Gidişinin ardınca tüm ağlayamadıklarım adına
    Yağ yağmur
    yananlar aşkına!

    Keşkeler biriksede sadrıma
    Sebepler aramıyorum artık sevdana
    Mübrem bildiğim gözlerine yanmışım,
    yanmış ama yanılmışım
    Elveda aldanışım
    Elveda

    Ve şimdi gidişinin atıklarıyla istilaya uğrayan bu yürek
    Matemin fermanı
    Kimsesiz bir makberin iniltisidir
    Göz ile kirpik arası feryada kalkışırken emeklerimin yası
    Marazı mevt olmuş bu aşka
    Kirpiğimden sallanıp düşen son damlayla
    Elveda
    Bahar Önen Büke

    Devamını Oku

    Kıyam

    Kıyam
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sonu bilinmeyen yollarda
    Kendi sökük kalbinin dikiş bilmeyen ahraz terzisi,
    Hesapsız ahlara gebe gecelerin
    Bir köründe sancıyla doğurduğu hüzünlerin suretiyim.
    Tâbi tutarken sabrın sınavı,
    Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.

    Dizginleri kaçmış uyuz bir at gibi kişnerken yokluğunun sancısı,
    Zifiri bir gecenin sessizliğinde,
    Fosforlu fosforlu çakıp
    İlan ederken ışığına sığındığım yıldızlar ayrılığı,
    Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.

    Tükenmeye yüz tutarken anlayamadıklarımın sabrı,
    Sevdam, ayrılık yokuşlarının gürültülü izdihamı,
    Bu izdiham ki;
    Kanatları kırık hayallerimin
    Heyula bir özlemin tellalığıyla,
    Asırlık hüzünlerin ablukası.

    Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.

    Düşündükçe bu esriklik kafa kaşır, yarayı azdırırcasına,
    Boşverenler zümresinden değilim,
    Her iç çekişimde,
    Veda bakışlarının söz yaşlarıyla ıslandığım,
    Yitik bir aşkın işgal kentiyim.

    Zahirde sensiz,
    Ruhumla seninleyim.
    Bu nasıl ayrılık şimdi?
    Gel, onu de.
    Oysa merak eder her katil vurduğunun ölüp ölmediğini.
    Sen biç kefeni, yok edip içime çullanan hacmini,
    Sabrı tükenen düşlerin çığlık çığlığa yankılanırken vaveylası,
    Titrer, kurumuş çatlak turabı.
    Yitik bir aşkın işgal kentiyim,
    Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    O Öğretmendir

    O Öğretmendir
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    O öğretmendir
    Kurak toprakların can suyu gibi
    Hayat verir yüreklere gülümseyen sevgisi
    Fikirleriyle yön verirken
    Bilgisiyle ışık ışık saçar gözleri
    Karanlıkları eritip aydınlatandır evreni

    O öğretmendir
    Sıcacık bir anne sevgisi
    Bazen bir baba otoritesi
    Çarpıp çarpıp çoğaltırken yarınlara inancını
    Açılmış kanatları altına toplar şefkatle ailesini
    Kalemi tutup öğrenince okuma yazma
    Başlar seyahat
    Gitmediğin, bilmediğin coğrafyalarda
    Bir bakarsın uzayda
    Bir bakarsın ormanda
    Ve sonra
    Tarihi bir ziyarette
    Kılıçlar kuşanılmış bir savaşın ortasında
    Oturtur seni tahta
    Bazen verip eline fırçayı daldırır renkli rüyalara
    Kulağından öper bazen müzikte bir nota
    Neler neler gösterir sana
    Ahlakın ısıttığı kanatlarının altında
    O öğretmendir, dünya O’nda

    Cahilliğin azılı belası
    Açıp mukaddes sandığını
    Şehir şehir, belde belde
    Sevgiyle savurur bilim bilim zihinlere
    Ekerken vatanın her bir köşesine umutları
    Can suyu olup yeşertir yarınları

    Öğretmendir O
    O adalettir, saygıdır
    İlmek ilmek işlerken sabrın yumağından geleceği
    Güzel günlere inanmaktır
    Ve düşlerin ışığıyla
    Karanlıkları aydınlatandır

    Değerlerin değerlisi
    Güçlü adımlanan ayakların feri
    Güzel bakan yüreklerin sesi
    Bilimin ışığıyla
    Teknolojiye yön veren ellerin kutsal eseri
    O öğretmendir öğretmen
    Öğretirken eğiten
    İnsanlığın büyüdüğü, geleceğin beşiği
    O öğretmendir ki
    Ülkesinin medeniyet simgesi
    Ellerinden öpülesi

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Kor Nefes 

    Kor Nefes 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bronz tenli akşama hakimiyetini ilan ederken kuzguni bir gece
    Adını kor koyduğum günden beri
    Mülteci hayallerim sancılıdır hep döşünde

    Yıldız yıldız dizdim bakışlarının sesini geceye
    Kulak hırpalayan,yürek dağlayan
    Sessizlikte yankılanan
    Yabancı bir lisandır bu işittiğim
    Anlatmaz ki hiç bizi ,senli benli
    Bıraktığın gibi işte
    Boğulduğum sensizliğin kimsesizliğindeyim

    Ben hasretin kor nefesiyim

    Mahlahsız düşüncelerim ağıtlar yakarken alev alev
    Dikilir aşkım o vakit dimdik Elif gibi
    Cazgirlik etse de sensizliğimin kimsesizliği
    Velveleye verir dilim şaha kaldırıp sabır zikrini

    Bıraktığın gibi işte
    Sensizliğin sessizliğinde
    Şehriyardır kimsesizliğim
    Deruhte eden anılara ağlarken yüreğim
    Ölümü özencik edip
    Kancık bir pusuda bekler durur azrailim

    Ölüm kader, azmettiricisi sen
    Yangın hasretten, su ben
    Yokluğundur kor olup yakan
    Benim ben küllerinde eşelenip duran
    Bilmez mi ki bağrıma çöken azrailim
    Bir sevda uğruna ölmekse , kaderime iman ettim

    Bıraktığın gibi işte
    Ben hasretin kor nefesiyim

    Şek kabul etmez aşk amentüsü
    Abanırken ruhuma müfrit hüznü
    Yorgunluğuma,vurgunluğuma
    Ve savrulduğum fırtınanın yağmurunda
    Islak ıslak titrerken yalnızlık
    Ve yanarken ıslak çıra misali için için
    Bıraktığın gibi işte
    Eşelenip durduğum aşkımızın küllerindeyim

    Ben hasretin kor nefesiyim

    Yalazını suratıma çarpa çarpa
    Bağrıma basa basa
    Hasretin su olabilmeyi öğretti yangınıma
    Yalan değil , küfür de ettim gidişine ne varsa
    Vefasızlığın alayına çıldıra çıldıra
    Çıldırmak olmasa nasıl dayanırım ki ben bu yangına ?
    Yaslanıp isli gönül duvarıma
    Pürmelal bir sabır daha çekerim sonra

    Ben hasretin kor nefesiyim

    Hem artık adını da anmıyorum
    Kor diyorum kısaca sana
    Senin adın kor bundan sonra

    Bıraktığın gibi işte
    Eşelenip durduğum aşkımızın küllerinde
    Sensizliğin kimsesizliğinde
    Yangınların mücahidiyim
    Ben hasretin kor nefesiyim

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Bu Şehir Yokluğunun Farkında

    Bu Şehir Yokluğunun Farkında
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Aynı değil bu şehir
    Yokluğunun farkında
    Parlaklığını kaybetmiş, uçmaya nazlı kuşları semada
    Bu şehir yokluğunun farkında

    Boşuna değil aksiliğim
    Çarpıntıya kapılmış yüreğim
    Durduk yere değil bu dalga dalga köpürmelerim
    Ve her iç çekişimde
    Ömrümü hiç edenin yedi ceddine
    Selamlar ederim

    Ele geçirilirken iliklerime kadar sevdanla
    Ritim ritim
    Her kulaçladıkça
    Aşkımızın hiçbir zerresini ziyan etmedim
    Namerdim savrulursam ayrılık rüzgarında
    Çırpınırken hasrete hapsedilmiş sevdanın koynunda
    Allah şahit
    Gelişine can feda, yokluğuna eyvallah

    Bu şehir yokluğunun farkında

    Fazla uzaklara gitmiş olamazsın
    Söyle
    Neresindesin ayrılığın
    Ölümle burun buruna can pazarında
    Beklerken bizli saatleri
    Bu şehir yokluğunun farkında

    Rüzgarı ayrılık kokusunda
    Tükenip gidiyor karşılaşmanın ihtimalleri, yürüdüğüm dar, yokuşu dik sokaklarında
    Kahkahalara küs, gözlerinin uykusunda
    Bu şehir yokluğunun farkında

    Gözlerime çekilen mil boşuna değil
    Boşuna değil
    Gecelerle helalleşmelerim
    Saçları çiğ, dudakları ahuzar bu şehir
    Çökünce gecenin deruni sisli karanlığına
    Döker bir bir eteğinde ki taşları
    Vallahi koptu sabır tesbihim
    Lan billahi koptu sabır tesbihim
    Ve savrulurken sabır tesbihimin taşları
    Gamların alâsını kışkırtıp
    Boşuna değil delirmelerim
    Yaralarımı gıdıklaya gıdıklaya öper gecelerim
    Boşuna değil dengesizliğim
    Hüviyetini kaybetmiş bu şehir yokluğunun farkında

    Ayrılığın damlar yaslı gözyaşı
    Sabahın kirpiklerine doğru süzülerek
    Vuslatın hevesleri çöker
    Daldırıp tasaların kuyusuna
    Ölüme eş iflahımı keser
    Lan vallahi bu şehir yokluğunun farkında
    Can çekişir hayaline yandığım ihtimaller, şehrin koynunda
    Efkar efkar hasret yağar her gece yarısında

    Namerdim savrulursam ayrılık rüzgarında
    Allah şahit
    Gelişine can feda, yokluğuna eyvallah
    Bu şehir yokluğunun farkında

    Durduk yere değil bu dalga dalga köpürmelerim
    Ve ben her iç çekişimde şehrin kuytusunda
    Ömrümü hiç edenin yedi ceddine selamlar ederim

    Bahar Önen Büke

    Devamını Oku

    Azat Et

    Azat Et
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Geceler ateş alıp tutuşurken özleminle
    Sensiz atan yüreğimde alevler üşür yoksun diye
    Küllerinden arta kalandır bu aşk belkide
    Acılar galeyana gelip
    Akıl çaprazında bir bir sıralarken soruları
    Sırra kadem basar umutlar
    Ciğerin isli korunda kalbimin kapanmayan yarası  usul usul kanadı
    Şehre yayıldı tiz bir yalnızlığın hıçkırığı
    Şehri kaplamış musibet karabulutlar
    Çisil çisil ıslanırken kaldırımlar
    Ne yana baksam kol gezer hatıralar
    Prangalı bakışlar
    Prangalı kavuşmalar
    Ve ben şehrin sisinde yas içtim
    İçli içli ağlarken bulutlar

    Kurulmuş simyah gecenin eteklerine yalnızlığın senfonisi
    Çınlar gece ağlar gece
    Geceler çaresizliğimin iniltisi.

    Bakarken yıldızlara umutsuzca
    Sokulup usul usul gecenin koynuna
    Düşler ağlar acı acı
    Gidişinin hep perde arkası 

    Yolunu gözlediğim pencerelerim buğulandı
    Görünmez oldu kavuşmanın yolları
    Menfezleri çökmüş pencerelerin umutları kırık yaralı
    Gecenin buhranları üstüme abandıkça
    Örgütleniyorum
    Acıya, baş belası için için yanmalara 

    Ve kokun gelir burnuma
    Ahh derin derin çekip içime doldururken kokunu her bir hücreme
    Anlamalıydım
    Yalnızlığıma stoklanan kokunla avunacağımı
    Ve anlamalıydım
    Kokunun gecelerimi harlatacağını 

    Göğüs kafesimin tam orta yerinde bir çatırtı
    Ölesiye sancılı
    Yokluğunun içimde bıraktıkları
    Kulaklarımda ise acı sözlerin yırtığı 

    Kokun harmanlanırken hayalinle
    Ömrüm anılara müebbet
    Gözlerimin terine meftundur hasret
    Taziye yeridir ahı çehresinde gecenin dilsiz meydanı
    Bekleyişlerimin Eyyubi sabrı çatladı
    Hayra yorduğum tüm düşler
    Düşüyor kirpik uçlarımdan birer birer 

    Gönül kapımın önünde birikmiş sabrımla diliyorum
    Sabredemiyorum ayrılıklar gömütü  arasatta
    Tut beni zuhuratta
    Hüznümün sızısıyla sesleniyorum sana
    Ey hasret
    Beni azat et
    Ey aşk
    Beni azat et 

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Hodri Meydan 

    Hodri Meydan 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Riyakarların meydanında dürüstlük hastalık sayılır,
    Öz güven adı altında almışlar ele edepsizliği
    Haklı olma çabası ile kibiri
    Ne biri
    Ne diğeri
    İnsansam utanmalıyım yaptıklarımdan diyemedi hiç biri

    Baş kaldırmışsan
    Tahammülünün tahammülü kalmamışsa
    Sen takıntılı bir sinir hastasısın
    Sana koyacakları teşhis baştan belli.
    Hiç görmezler kendi hasta olan kalbini
    O yüzden hiç üzme kendini
    Konuşma hakkının sadece kendine verilmiş sananlar
    Atarlar,tutarlar
    Bazen attıklarını da tutamazlar
    Sonra o susmayanlar, susmanın edepten olduğunu anlatır dururlar
    Edebin derin manasını kavrayamamış zavallı tezatlar

    Susmanın da tahammülü var
    Fazlası bedene zarar
    Ruha zarar
    Hadsize zarar
    Zararda zararda iken
    Susma
    Meydan genişse, hodri meydan
    Çıkın birlikte oynayın
    Ve o meydan da kulaklarında bir Safer Dal Efendi sözleri çınlasın
    “Gerektiği zaman hadsize haddine bildirmek, kırk yetime kaftan giydirmekten üstündür” deyişleri

    Sürekli haklılık çabası ile
    Dolayısıyla suçlayıcı savunmalarınız meşhurdur
    “Ben de burada haddimi aştım” diyebilecek yüz var mı?
    Gelin bunu konuşalım
    Hodri Meydan !
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Küheylan

    Küheylan
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yürek çatımın altında saklamaya çalışırken acımı
    Mazgallardan taşar inlerken içimde suzi ceriha
    Kalbimin atarına umutla kol kola
    Ayın şavkı vururken köpük köpük en üst rütbede hayallerime
    İnadına koşar ruhumda debelenen
    haşmetiyle bir küheylan şafakalara

    Mazi topuk dikeni batar durur topuklarıma
    Sensiz günlere her adım attıkça kanatır
    Hatırlatır
    Musallat olup bu sersem başıma
    Bedenim sevdana asılmış intiharın yası
    Kan ter içinde koşarken hafzalamda koşturan küheylan
    Ve ne kadar meydan varsa hepsini bir bir canıma okutan
    Teri,telaşesi, mücadelesi
    Gözlerindeki huzura muskalayıp beni
    Göğe sıçrar o vakit umudumun tüm asil soyluları
    Kısasından yakıp sigarayı
    Uzun uzun hayaller kurduğum kavuşmaların hatrınadır
    Hafif meşrep gidişine hürmet
    Boğulurken derinden yokluğunun derinliklerinde
    Heyhat! Bu nasıl bir kusursuz cinayet

    Avcının kanadını vurup özgürlüğe küstürmüş kuş gibi
    Bir istirahat dilenir bedenim ruhumdan
    Kesmek isterken lime lime kavuşmaların umudunu
    Mutlak zafer der koşturur ruhumda bir küheylan şafaklara doğru

    Sınavıdır bu sabrın unutmakla
    Aşka dair afilli sözlerin ,yaldızlı yeminlerin ermeden kemale yan yattı çamura battı
    İçimde sakladığım miş-li geçmiş zamanın yası dem kaldı
    Sahi
    Hikayesi yarıda kalanların ceddi kimlere dayanırdı?
    Sen de ben kalmışsam şayet bir parça
    Dinle
    Gelmesen de
    Sevdanın mahkumiyetinde eskitirken sabırları
    Hafzalamda kan ter bir küheylan koşturur sevdana
    Tahammülü yok unutmaya
    Umutla,çatlarcasına
    Dört nala
    Koşturur ruhum sevdana asi ve asil bir küheylan
    Dinle
    Gelmesen de
    Sevdanın mahkumiyetinde koşturur sevdana ruhum
    Asi ve asil bir küheylan
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Pencere Ardı

    Pencere Ardı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Pencere Ardı
    Düşler vardı
    Oysa sehpa üzerinde yazıp yazıp biriktirdiklerimin
    İntihar mektubundan ne farkı vardı?

    İnadına şarkılar söyledim pencere ardı
    Komünistçe dizeler başkaldırdı
    İnadına şarkılar söyledim pencere ardı
    Gelip geçen hiç kimse duymadı.

    Düşe sarıldım, acımı kucakladım
    Bir çizgi çizip altına sonuna ünlem koydum
    Tüm notlarımı alıp,yola dikilip önüme baktım
    Ve ben böyle bildim ve böyle yaşadım

    Pencere ardı
    Düşler vardı

    Rüzgarın inceden uğultusu bir yankı
    Sokakta dört nala bir yılkı
    Sesim yükseldi dizeler daha da baş kaldırdı
    Pencere ardı, düşler vardı

    Aldırış etmek istemesem de yazılı gördüm yollarda adımı
    Rüzgarın fersah fersah savurduğu
    Çıtır çıtır üstüne basılan kurumuş bir yapraktı !

    Ümit vardı, Umut vardı
    Dizeler baş kaldırdı

    Sokağın başında ulu bir çınar ağacı
    Umuttu gözüme ilişen
    Savrulan rüzgara rağmen
    Dalında kalabilen yapraktı

    Düşler vardı pencere ardı

    Can kafesten uçmamışsa,inzivadaki odanda
    Cilveleş dur acılarla, zorluklarla
    Cilveleş umutla
    Direnmek yaşamanın hakkı

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Anlıyorum

    Anlıyorum
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Anlıyorum artık
    Yaşam dağınık
    Değil hiç bir şey yerli yerinde
    Bu kargaşa ne ki bu hengame?
    Hasret yüreğe düşünce hep ölümle palazlanır
    Sığındığın her mukaddes köşede hatıraların izi kalır
    Ruhum çığlık çığlık yorgun intizar
    Ölüm ile özlem tartılsa aynı kefede
    Ölüm hep bir adım ağır basar

    Başbaşayım kimsesizliğimle
    Zamana bir türlü yenilmeyen dilsiz özlemle
    Gözümü diktiğim tavanlar çınlar
    Tavana silüetini çizmiş düşlerim
    Her baktıkça büyür gözbebeklerim
    Dilimde acı bir biber çiğnercesine ölüme imrenen bir türkü
    Alt tarafı dilde iki heceliktir özlem
    Oysa yürekte her gece yazılan bir celladın günlüğü

    Ölümün ötesini berisini okuyorum
    Tavandaki düşlerin çizdiği siluetine bakarken
    Demlenip demlenip hasretinle çığlık çığlık susuyorum
    Yüklendim dediğim ayrılığın sancısı
    Hep üstüme yıkıldı
    Çaresizce şiirlerle onarmaya çalışırken sol yanımı
    Anlıyorum
    Sevdalılar böyle çökerdi
    Enkazlar arasında için için kemiren dilsiz çilesiydi
    Yıldırımsız yağar yağmurları
    Kıvılcımsız yanar ormanları
    Dinamitsiz patlar dağları
    Bir sevdalı böyle kefensiz ölebilirdi
    Hasret kıyılara vurunca
    Çelikten olsa halatları çürüyüp giderdi
    Dokunmayın bana
    Ölüm akıyor tepeden tırnağa
    Dokunmayın bana
    Bulaşmasın size elleriniz acıya acıya

    Geceye soyunuyor acılar çırılçıplak
    Yalın ayak
    İnce hesaplaşmaların dürüp defterini
    Gecenin kirpiklerine çekip sürmeleri
    Yosma gibi oynaşır özleminle acılar
    Sevdalı yüreğimiş
    Sevdalının bedeniymis hangisi takar?
    Gece sabahın seherine kavuşuncaya kadar
    Anlıyorum, hasret yüreğe düşünce
    Tepeden tırnağa ölüm akar
    Anlıyorum
    Hasret düşünce yüreğe
    Sevdalılar aşkın meşrebiyle ölümün emrinde
    Dokunmayın bana
    Dokunma
    Ölüm akıyor tepeden tırnağa

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    “Umudumu Seveyim”

    “Umudumu Seveyim”
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Mavinin tüm tonları raks ederken Marmara kıyısı

    Melankoli bir hayal öper yaralarımı 

    Gemilerim batmış kimin umurunda 

    Zaten kağıttandı 

    Bir hayale tutunurken umutlarımın kırk mumu yanar içimde 

    Alev alır Marmara 

    Alev alır akşam,  boyanır kızıla 

    Kefilim dokuz doğuran acılarıma.

    Hayat sabretmektir belki de

    Ve inanmaktir yağmur sonrası çıkacak gökkuşağına 

    Kaybetmek ne kelime 

    Sümme haşa !

    Umudun gölgesinde ümitvar yaşamak yaraşır namıma 

    Yarının hülyalarını toprağa ekip 

    Güzel bahçeler yetiştireceğim

    Deniz kıyısında 

    Ve kağıttan olmayacak bu kez gemilerim 

    Büyük gemiler inşaa edeceğim süzüle süzüle umutlara 

    Yaşanacak güzel günlere kefaret bilirim 

    Acılarıma kefilim 

    İşte bu yüzden eminim 

    Filizler baş verirken 

    Umudumu Seveyim 

    Şafağın doruğunda 

     Sevinçler göz kırpar durur bana 

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Yalnızlar Ülkesi 

    Yalnızlar Ülkesi 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Uykusuz gecelerin sabahına tutunur durur aşk
    Volta atarken damarlarımda
    Savrulup oradan oraya
    Aklımın kıyısında gezinen firari mülhemi
    Anılar adlı bir gemiyle batırır yalnızlar ülkesine beni

    Unuttum ki ben beni?
    Sahi kimdim ben? Güzel de gülermiydim ki
    Kim bu yalnızlar ülkesinin baş yeisi
    Yak yakabilirsen şimdi
    Yalnızlığın alevi kor kor düşürüp yakıcı zehiri
    Ve ben ilan etsem de yalnızlar ülkesine hükümdarlığımı
    Hükümdar deli
    Yoksa konuşur mu hiç duvarlarla gizli gizli

    Bilirim bu ülkenin tüm kasvetli sokaklarını
    Matem kusan soluk ayrılığın kör noktasını
    Her adım attıkça kanatan dikenli yollarını
    Karış karış arşınladım ben bu yalnızlığı

    Üşüşürken kargalar göğünde
    Kabil olmak gerekir belki de
    Eşeleyerek meydana çıkarıp bir taziye iniltisi
    İşlenen ilk cinayet gibi
    İçimde ölürken bir serçe
    Gecelerin iki gözü iki çeşme
    Göz yaşlarını damlatır durur kirpiklerime.

    Eyy yalnızlar ülkesinin asil delisi
    Kır zincirleri
    Yak yalnızlık alanında bu ölüm festivalini
    Savur içinde küflenmiş küfürlerini
    Kutsa sonra
    Kutsa
    Yapışıp vurulduğun masum yanlarına
    Vurulduğun tüm iyi niyetlerinin yakasına
    Ve serpip ümitlerin tohumunu kirpik köklerine
    İzle şimdi, yeşertip yarınlara dair düşlerini

    Aman haa
    Toz pembe düşlere de aldanma
    Çabuk leke kapar en ufak rüzgarda
    Başında ki kalabalıklar her dokundukça
    Ve hatırla, çak zihninin tam ortasına
    Başımda kalabalıklaşanlar verirken nasihatlerini
    Tutup çekmedi hiç biri beni!

    Var mı gitmeyen ,bilmeyen yalnızlar ülkesini
    Var mı
    Bilirim ilan etsem de yalnızlar ülkesine hükümdarlığımı
    Herkes kendi yalnızlığının tek hükümdarı
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Çiçekli Perde 

    Çiçekli Perde 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ne bilsin ki yoldan geçenler
    Yalnızlığa hapsedilmiş duvarlar arasında
    Çiçekli perdeli evde
    Bozkıra dönmüş ömürler
    Aşkı amentü
    Acısı billah
    Gözler yüreklere bela
    Ahşap sandukadaki anılar nemli gözlerine ceza
    Buruk tebessümlü yaralı bir bakıştır ömür
    Dolaşır durur damarlarda
    Feryat figan ötüşür kargalar balkonunda
    Bilir misiniz siz hiç
    Yanlızlığın dibi neresi?
    Yalnızlığın dibi
    Benimsemektir kimsesizliği
    Ve sevmektir acıyı
    Ve kabulleniştir çaresizce çaresizliği
    Boş odalarda çığlık atarken anılar
    Afakın kirpiklerinde sallanır
    Mecalsiz, çıt çıkmaz kimsesizlikte
    Çiçekli olsa ne yazar,ceza evinin avlusu gibidir artık balkonlar
    Yüreğin kuş konmaz dallarına gelip konmaz artık hiç göçmen kuşlar
    İnsanın ömrü de mevsimlere benzer ya
    Tutsak kaldı kışa
    Firaridir hep baharlar
    Çiçekli perdeli evin çiçekli balkonu mutlu günlerden yadigar
    Güneşli günlerinin kimseleri yadigara ağyar

    Kapalı çiçekli perdeler ve
    Kapatmış kalbinin kepenklerini
    Kârı yanlızlığa tekabül etmişti
    İçli bir ahla
    Düşüp düşüncelere
    Sarıp hüznünü tütününe
    Bir kibrit çakıp
    Hüzün içti
    Kabullenip kimsesizliği
    Titreyen elinde bir kibrit çöpü
    Gözden süzülürken sessiz bir göz yaşı
    Baktı gözlerime, gözden geçirip ömrü
    Uzatıp sallayarak
    Bak dedi,iyi bak evlaat
    Anlıyor musun şimdi beni
    Budur işte özetle
    Ömür bir kibrit çöpü !!

    Buz kesti bakışları
    Sallayıp ağrıyan başını ,
    Yaaaa öyle evlat , öyle işte evlaaat
    Aldanmasın kimse çiçekli perdelere
    Hep bakire umutlar adadığım ömrüm
    Şimdi kimsesizliğimle ölüme gebe !
    Budur işte evlat budur özetle
    Avucuma koyduğu kibrit çöpüne
    Susup bakarken
    Bedenim bir çığ altında
    Çiçekli perdenin pilesinde ömrümü eşeledi beynim

    Ömür bize mihman
    Sınavlarıdır mihmana mihmandar
    Ne bilsin yoldan geçenler ömrünce
    Aldanmasın kimse çiçekli perdelere !!

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Merak Etme 

    Merak Etme 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bölük pörçük uykularda
    Sızarken düşlerimin yası gözlerden yastığıma
    Sancılı bir gergefte ince ince dokuyorum hasreti
    Merak etme
    Bir çileden kaç sabır çıkar
    bir ters bir yüz örürken öğrendim ben
    İçime içime bastırmayı acımı
    Ölüm döşeğinde ki çaresiz bir hasta gibi

    Kafamda kavak yelleri eserken
    Bir ayrılık fırtınası ile savrulduğum günden beri
    Aşinayım ki ben bu deli rüzgarlara
    Rüzgarın yangınları tüm bedenime sıçratığı günden beri
    Merak etme
    Korkutmaz kibrit ucu ateşler beni

    Kırık kalbimin acıya sıfır pervazlarında
    Sızıyorken sızlayan sancı
    Bir sensizlik içiyorum
    Bir gam yiyorum
    Hasrete tıka basa doydum
    Doydum doymasına da
    Zimmetimdedir bu payidar yara
    Merak etme
    Vuslata meftun ervahım sadıktır bu sırlı sükuta

    Artık bıraktığın gibi değilim
    Bildiğin gibi hiç
    Hakikatin silleli tokatıyla mecalsiz
    bir okadar mealsizim
    Can çekişirken ruhum,aklım pişman olmasın diye
    Haklı yanlarımın pimini çekip yuttuğum günden beri
    Öfkelerin patlamasıyla yaşıyorum içimde
    Merak etme
    Hiç bir vurgun öldürmez artık beni

    Ey aldanışım
    Ey yanılgım
    Eyy yası sırrım
    Be heyy sınanmışlığım
    Şerefimle içerken mundar ettiğin aşkın çilesini
    Ektetir yan etkisi
    Dokundukça kabuğuna acıyan yara sızlatır düşleri

    Zaman alışmayıda öğretecek bir gün
    Duyacaksın ,inanmak bile istemeyeceksin belkide
    Gidişin kadar hakikattir inan!
    Acıtsa da kanatmayacak
    Kanamayan yara,yüreğimde gidişinin nişanesi olup hep duracak

    Merak etme
    İşte o gün
    Zırhlanmış,gardını almış,
    bir asker gibi
    Zafere şahlanan yılkılar dört nala koşacak içimde
    Doğrultup belimi hiç bir sebebe tutunmadan
    Tek kurşunla vuracağım ayrılığı
    alnının tam orta çatısından

    Merak etme
    O güne dek hasret içiyor
    Gam yiyorum aşkımın şerefine!
    Merak etme
    Her rüzgarda anılar savrulup sızlatsa da burnumun direğini
    Zırhlar giyinmiş asker gibi
    Hiç bir kurşun gafil avlayamaz artık beni

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    AH ŞAZİYE TEYZE

    AH ŞAZİYE TEYZE
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kendime de sormak istedim
    Nasılsın diye?
    Öyle derler ya ulular,arada uğra kendine
    Uğradım işte bu gece
    Şöyle cigaramdan derince çektim içime de
    Ah ulan aah
    Nereden dokundum şimdi gönlüme.
    Ama bunlar hep o Şaziye teyzenin başının altından çıkıyor
    Ah yok mu o Şaziye teyze
    Geçen gün mahallede kadınlar oturuyor
    Dedim bir kulak vereyim
    Ne olmuş,ne bitmiş mahallede azıcık istifade edeyim
    Nereden bilirdim konu başkaymış
    Dert olmuş sanki kendisine
    Kaç yaşındasın yahu sana ne?
    Dedi ki ; şimdiki hatunlar bir başkaymış , adamları ise çok fenaymış
    Evlisi, bekarı fingir fingir
    Fingirdeşiyormuş.
    Öyle nerdeeee dedi
    Ve ekledi
    Saatlerce giyinip,süslenirdik pencere önü beklerdik
    Sokaktan geçecek sevdiceğim diye,bir kaç saniye oda haaa işte işte ne kadar görürsek!
    Bir de kibrit kutusuna koyarmış mektubu sevdiceği
    Sokağın köşesinde düşürmüş süsü verip bırakı verirmiş
    Öyle uzaktan uzağa, hayaliyle
    Eli eline değmeden gönülden sevilirmiş
    Ah Şaziye Teyze
    Az değilsin sen de be , az değilsin sen de
    nereden soktun aklıma
    Doğru ya
    Hem eski şairler de öyle diyor
    Gözde değil, gönülde
    Ten de değil diyor,ruhta olur aşk diye
    Ah Şaziye Teyze ah
    Gece gece nereden uğradım kendime, nasılsın diye.
    Ulan nereden sevdim ki, hovardanın teki işte be !
    Zırt pırt ,bir o gönülde bir o hayallarde
    Öyle ya ne yapsın beni, uzaktan uzağa sevmek yetmezdi ki
    Öyle dedi Şaziye Teyze
    Ahhh eskidenmiş onlar yavrum eskiden
    Ne yapsam ki
    Tutup onu kaçırsam eskilere,ne eskiler yerinde
    Ne o be, ne O
    Şimdi oturmuş hayaline çatıyorum
    Meğer ben ne çok ah-u zârım
    Eh cigaram bitmiş, külü yarama basıyorum
    Ulan düşünüyorum, neyini sevdim senin ben be
    Nefret ediyorum lan senden,nefret
    Selam da verme artık bana
    Sonra göğüs boşluğumda çiçekler açıyor da
    İki güne varmıyor solduruyorsun
    Ne kibrit kutusu,ne mektubu Şaziye Teyze
    Son model telefon elinde de
    O dediğinden,fingir fingir benimkisi de .
    Ben de işte böyle oturmuş durmadan elinde kalem
    Onu yazar,beni karalarım
    Böyle hayaline çatar,kavga çıkarırım
    Ulan şizofreniye de bağladı beni be
    Nefret ediyorum lan senden
    Nedir bana kastın?
    Ah Şaziye Teyze,ah Şaziye Teyze
    Dilim gönlümü yenemiyor
    Laf aramızda, kahretsin seviyorum ben be!
    Vallahi,hem vallahi hem billahi
    Bir bakışı bahanesidir kıvılcım çıkartmaya
    Ateşi ateşle yakmadır bu heyhat!
    Şaziye Teyze , Şaziye Teyze hadi yine anlat!
    Ben aynı o dediğinden ,o eskilerden
    O hovardanın teki işte
    Bu gönüle nasıl söz geçer ki?
    Nerde kibrit kutuları,hani nerde görme çabaları
    Boş heveslere kapılıp arattırma,beklettirme beni be
    Ah Şaziye Teyze ah
    Yarın ekmek alırken uğrucam yine yanınıza
    Boş ver sen şimdi hepsini
    yanan yanmış
    Ateşin önüne geçilmiyor ki
    Asıl bana onu anlat sen
    Yanan yürek reçetesi nedir ki ?
    Yanmış yürek diyorum Şaziye Teyze
    Vardır senin bildiğin koca karı ilacı
    Onu de sen bana
    Reçetesi nedir ki?

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    UYAN

    UYAN
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Susamam 

    Her susuşumda içime kamyonlar dolusu cümleler dökülüyor 

    Boğuluyorum 

    Yüreğimin yanık kesimlerin uç kısmından 

    Umutların intihara teşebbüse kalkıştığı kıyılarından konuşuyorum 

    Duyuyor musun?

    Ya bu genzi yakan is kokusunu 

    Duyabiliyor musun?

    Uyan 

    Uyuyan vicdanını bir dürt 

    Olmadı mı bir silkele 

    Halâ kalmışsa insanlığa dair kırıntılar

    Onları da yem etmeden alçak nefsine 

    Uyan 

    Sıkışırsa göğsünün kafesine çırpınan ahlar 

    İşte ozaman vakit uyanmaktır 

    Derin uykulardan 

    Sızarken pişmanlıklar mazgallardan 

    Uyan 

    Uyan be hey gafil 

    Canı canla kırdılar 

    Yetmedi yakıp savurdular 

    Bir aymazlık morfini ile uyuşurken beyinler 

    Tükenip gidiyor tüm değerler 

    Uyan 

    Morfinli beyinler 

    Kör yürekler 

    Silkelen ! 

    Ses ver 

    yıldız yıldız çaksın artık o gözler 

    Ahlar vahlar doğurmadan sabahlar 

    Gecenin sancısın da uyan !

    Uyan 

    Hakikat ağır 

    Kulaklar sağır 

    Cellatlar resmederken acıyı zamana 

    Can çekişen insanlığın koynunda 

    Nefes almalar pahalı 

    Ucuzlaşırken duygular 

    Heyhat 

    Zaman can pazarı feryat feryat 

    Hakk’ın divanında hak soran karınca rivayetlerde kaldı 

    Uyan 

    Vicdanını bir dürt olmadı mı bir silkele 

    Ahlar vahlar doğurmadan sabahlar 

    Gecenin sancısın da uyan! 

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    ACİL VAKA

    ACİL VAKA
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Devir mi bozuldu, insanlar mı?
    Ruhlar mı, fikriyatlar mı?
    Cahillik diz boyu
    Çirkeflik onunla yarışır durumda.
    İnsan kendi kendini muhasebe etmeli
    Diline, boğazına, hayatına, zamanına doldurduğu her şeyleri.

    İnsanlar mı bozuldu,devir mi?
    Yürüdüğün yol nereye gider?
    Kim kimin kalbini görebilir ki?
    Aynaya bakan sadece camamı bakar
    Kendini,özünü niye görmez ki?

    Kalpler ne ile besleniyor?
    Aç gönül pencereni , seyret
    Dön bir daha bak ki
    Ne gördün?
    Güzellikler mi, çirkinlik mi?

    Yalan dile karargah kurmuş, hasetlik bünyede taht kurmuş güzelim
    Kendini keşfet
    Sence değer mi?

    Her an yeniden yaradılış var
    Üzül,pişman ol,özür dile
    Takdir et, merhameti eksik etme
    İnsanlık can çekişiyor
    Müdahale et !

    Sen, sen, sen
    Bir yerden başla
    Zaman acil vaka !

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Beni Kim Tanır

    Beni Kim Tanır
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Rüzgarın ıslık çaldığı gecelere karışıyor acının vaveylası,
    Veryansın eder ağrılı hüzünlerin sancısı.
    Çırpınıp dururken özgürlüğe aşık acılar,
    Çarpar durur kaburgalarımın soluna soluna.
    Umutlar leyla, hayaller paramparça,
    Acılar hakkını vere vere okur canıma.
    Sükûnetime hürmetim bil ki sabrımın hatrına.

    Gözlerimin ferinde cemaline bir açlık,
    Kirpikler usanmış, her bir teline binmiş tonlarca ağırlık.
    Tam şafakta vurur şakaklara şakaklara,
    Kafam dağınık, can paramparça.
    İşte böyle bu günlerde, meşguliyetimsin sen benim.
    Sendeyim, ben senim,
    Artık kim beni tanır?

    Doğrudur, şiirlerce kınadım seni satır satır,
    Islah olmadı, bu nasıl şey çetrefilli,
    Kınadıkça kanıma karışır,
    İçimdeki isyanı diri tutan nöbetçi gibi.
    Gece üç beş nöbetlerinde kapanmaz gözlerim kıymık batmış gibi.
    Başka rollerin figüranları kurtaramaz ki beni.
    Sen bilmezsin bunu şimdi,
    Doğrudur, beni en çok yangınlar tanır!

    Sevdaya sadık olmak aşkın ilmidir,
    Sayfalar arası hep senden sonrası,
    Durur hep tam ortasında bir hasret ayracı.
    Kelimelerin tutup kabzasını,
    Kışkırtarak vurgunların alâsını,
    Ciğerlere yangınlar peydahlanır.
    Şimdi kim beni tanır?
    Doğrudur, beni en çok vurulanlar tanır!

    Tartaklanırken vaktin küfesinde,
    Elbette bir avuç toprak olacağız nihayetinde.
    Üstelik alıp payıma düşen bu mezalimi,
    Kaburga altına musallat yangınlarda gelecek ardın sıra benimle.
    Şafak vakti vurur şakaklara şakaklara,
    Döne döne,
    Gözümde tüten hasret, hayalî cemalinle.

    Senim, sendeyim,
    Artık beni kim tanır?
    Doğrudur, beni en çok yangına düçar olmuş sevdalılar tanır.

    Sancılı bekleyişlerime hürmetim,
    Müebbet yediren üstüme sinmiş kokunun hatrına.
    Canımdan bezmiş canımın ağırlığıyla,
    Susmalı o vakit.
    Bir şeyler söylemenin aklı kalmadı.
    Beni en çok anlayanlar tanır.

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Kısasa Kısas

    Kısasa Kısas
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Herkesin bakış açısı, anlamlandırma şekli farklı olabilir
    Bakmak ve görmek diyorum farklı şeyler karıştırma
    Her bakanı görür sanma
    Hissetmek önce görebilmekle başlar
    Keza;
    Düşünmek ve hissetmek
    Birbiriyle karıştırma
    Her bakanın göremediği gibi ,her düşünebilenin hissedemeyeceğini anla.
    Ah ödü kopuyor
    Biraz hissetse hak verecek diye
    Anladım
    Bu yüzden düşünmek istemiyor
    Kalpler hasta bence
    Küçük Prens bir sır vermişti bize
    “Vereceğim sır çok basit, insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez”
    Şöyle bir baktım içime
    İçimden kendime ,kendimden derine
    Zamanı sarıp bir geriye,bir ileriye
    Ah yıpranmış ziyadesiyle
    Güzel değilse ameller
    Zorla güzellik olmuyormuş meğer

    Sonra dedim ki kendi kendime;
    Anlamayana bırak yüreğini,bir saniyeni bile etme takas
    Kör ve sağır yüreklere
    Kısasa Kısas !

    “Tüm hasta kalplere şifalar dilerim, Selametle”
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    “Merdivene Güvenme”

    “Merdivene Güvenme”
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hedefe merdiven kullanarak çıkanlar

    Tırmanarak çıkanlarla kendilerini yarıştırmasınlar.

    Bilmelidirler ki; merdivenin ayağı kayabilir de,kırılabilir de

    Seraba kapılıp, vahaya ulaşamamak gibidir de

    Tırmanırken de düşülür ,düşen yeniden dikilir

    Zira merdivene hiç güvenmemiştir

    Tecrübelidir, öğrenmiştir

    Alır sırtına inancını ve umudunu

    Yeniden dikilir

    Bilir ki; vahada su kana kana içilir

    Merdivenine güvenme

    Akıt alnındaki teri, güçlendir sende bileğini

    “Kolay kazanılan zirvenin yıldızı, mum ışığı hükmündedir

    Tırmanarak çıkılan zaferin yıldızı ise dev bir meşale gibidir”

    Merdivene güvenme 

    Tırmanarak çıkanlar, en şerefli hasleti

    Mücadelenin ta kendisidir

    Alnından öpülesi.

    Merdivenine  güvenme işte

    Nacizene tavsiyemdir.

    ” Gerçek zafer tepeye inenin değil, gelebilenindir.

    Seraba aldanan ise vahaya hiç erişemeyendir” 

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Özet Tecrübedir

    Özet Tecrübedir
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İnsanın bazen hüzünleri olur
    Hani şöyle bir meltem bile esip dokunsa inceden tenine
    Hemen gözleri sulanır
    Bir koku getirir burnuna,bir anı aklına
    Olur,olur insanın binbir hali olur
    Gelecekte,geçmişin olacak bu günün!
    Geçmiş bu, gelir ara sıra yoklar seni
    Bakar eserine, eğittiği talebesine
    Takılıp kalmamalı elbette
    Unutmamalı
    İnsan aslında hayat tecrübesini
    Geçmiş dediği anılara borçlu
    Hiç ummadığın yerde gelir sana
    Bir rüzgarda,bir şarkıda, içtiğin bir bardak çayda
    Düşünüyorum da, aslında
    İnsan neden kendini şartlandırmalı?
    “Mutlu ol, gülümse, güçlü ol”
    Belki de şartlanmış insanın,hayal kırıklığıdır mutsuzluğu !
    Oysa payımıza düşenin hakkını vererek yaşamalı
    Setrine bürünüp edebin
    Acı ise acı,mutluluksa mutluluk
    Anılar birikir gönül defterinde
    Ukba da ,ak alınla teslim etmek mesele !
    Bir meltem eser, tufan belki de
    Açar sayfaları teker teker
    Okuduğun özettir,senin özetindir!
    Özet tecrübedir!
    Bu günün geleceğinin geçmişidir
    O sebeptir ki
    Bugün ki durumun
    Kendine reva gördüğün herşeyin özetidir!
    Özet tecrübedir!
    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Charlie Chapline Simyası

    Charlie Chapline Simyası
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Çekildim köşeme bir şiir yazmak istedim, olmadı. Kelimelerden harfler kaçıyordu, toparlayamadım. Duygular yorgun, yorgundum. Bıraktım kalemimi, harflerin geri gelmesi gerekirdi. Beklemeliydim, zorlamak manasız.

    Geçtim evimin salonuna hiç aramız olmamasına rağmen elim kumandaya gitti. Uzun zaman sonra…

    Siyasi tartışmalar… Geç

    Talk Show… Geç

    Ekonomi haberleri, şimdi hiç sırası değil o kafa yok, geeeç.

    Çarpık ilişkileri bol diziler aman aman hemen geç. İçim şişti. Şöyle beni avutacak bir şeyler yok mu? O kadar her ay para ödeyip aldığımız TV kanalları arasında. Hayır, yani, olmalı.

    Tek tek gezerken önce belgesel izledim bir müddet. Tevekküle, tefekküre sebep…

    Başka neler var biraz daha gezineyim derken, film kanalları çıktı karşıma. Belki güzel bir sinema filmi vardır derken Charlie Chaplin’in hikâyesini, sahne gösterilerinden kesitler gösteren, anlatan bir program. Hemen bıraktım kumandayı elimden. İzledim, hayretle, bitene kadar hiç yerimden kalkmadan hem de. İyi ki izledim.

    Adam hiç konuşmuyor..

    Susmak, susmak. Yani susarak konuşmak,susarak başarmak 

    O kadar anlatmama rağmen anlaşılmadığımı ya da anlaşılmak istenmediğimi anladığım an yorgunluk hissinin bedenime, ruhuma çöktüğünü hissettim.

    İnsanı yoran anlaşılmamak, çabalarının değmediğini anlamakmış.

     Ama var ya Charlie Chaplin sessizliği müthiş.

    Onun sessizliğini anladım.

    Sen hedefine kitlen, yap. Söyleme

    Anlatıyorsun, çabalıyorsun, açıklama yapıyorsun olmuyor mu? Ruhuna hasar mı veriyor?  Hızlıca uzaklaş

    Bak Charlie Chaplin sessizliği, mis gibi

    İzahat yok… Sessizce oynuyor, anlayan alkışlıyor.

    Aldım almam gereken dersi diyerek kapatıverdim TV’yi.

    Kafesinden azat edilmiş bir kuş gibi, anlatma, ispatlama zorunluluğundan muaf beyinle emin ve hür tavırla bir kahve yapmalıyım şimdi kendime. Ne müthiş bir duygu

    Charlie Chaplin Simyası ne büyülü…

    Sessizce, Charlie Chaplin sessizliği, en güzeli en iyisi

    Sessiz oynamak kâfi…

    “Anlaşılmadığını, anlatarak çok yorulduğunu düşünenler hemen bir Charlie Chaplin izlesinler.” Bir dost…

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Musallat Ettim 

    Musallat Ettim 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gözyaşlarımı zapt edebilmek için 

    Dudaklarımı ısırdığım geceler acılara akran 

    Çağlasa da içimde kuduruk bir öfke 

    Seni düşünen kafamın çakırkeyif hayalleridir belki de

    Çaresiz umutlarımı diri tutan 

    Her şehrin kendi göğünde ne sevdalar barınır 

    Ne acılar,ne vedalar 

    Ve ne sitemler şimşekler çaktıran 

    Kendi göğümün ağlarken kalbi 

    Yüreğimle aklımın kılıçlar çektiği andır bu sisli tan 

    Aminlerime karışan dualara sığınırken umutlar 

    Kırılmış kılıcımın sesi keser sesimi 

    Çıkarıp üzerimden hanzadeliğimi 

    Nereye kussam ki bu kuduruk öfkemi?

    Göz yaşı ile sıvanmış odalardan tanırım ben matemi 

    Kirpiklerimin altı ne definler gizli 

    Şahittir buna kaburgalarımın sargısı ümitlerim 

    Ben aşkı delirmelerden bilirim 

    Yalandır,yalan !

    Şu susarak özlüyorum dedikleri 

    Çığlık çığlığa çırpınırken yürek 

    Hem sağır, hem amâdır asıl duymayan 

    Uzun ve soluksuz söylenen bir cümledir sükut 

    Hakikati haykırıp yürekleri şamarlayan 

    Kahrettim 

    Seni avutan,oyalayan beni sana unutturan şehrine 

    Lanet ettim 

    O kör olasıca ukala kibirine 

    Çiseler ruhum gözlerime 

    Özlemin oluk oluk yağarken gecelerime 

    Bir Ashabı Kehf uykusuyla uyusam diner belki 

    Aşkın bir mühür gibi vurulmuş yüreğime 

    Dost edinmedikçe şu uyku gözlerimi 

    Ve yutkunamadıkça hüzünleri

    Aşkın şarabını çok derin tastan içtim 

    Kadeh kırmayı aşka ihanet bildim !

    Bağışla beni yüreğim 

    Sana da çok eziyet ettim !

    Ey benim aşka dikiş tutmayan yüreğim 

    Bağışla beni 

    Bir vefasızı yar diye 

    Sana musallat ettim 

    Oyy benim dizginleri kaçmış aklım 

    İnsafa gelsin diye hasret 

    İçime attıklarımla kavilleşip oynatanım 

    Ahh ağrıyan ruhumun belası aklım 

    Gönül makamımda düşlere kurban edip vursan da beni derin kuyularda 

    Bir kez daha dirilirim aşkın şavkıyla 

    Delilik bu ya 

    Düşürüp göğümün göz bebeklerine bekleyişleri 

    Oturup bir düş daha kurarım sonra.

    Ey garib canım bağışla 

    Aşk diye bir celladı musallat ettim sana !

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    El Fatiha

    El Fatiha
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Hüznün kıyısında battı güneş bu akşam

     Artçı sarsıntılar da

     Zelzeleden kalanları toplayıp yüreğim

    Bir gün daha bitmiş, bitsin

     bu değil ki derdim ,mücbir sebebim

    Döktüm hüznümün eteklerine

    Hesaba çekercesine battı güneş

    Beni de alıp içine

    Görevini devir alırken ay ve gece

    Acımasız hakikati bir şamar gibi vurdu yüzüme

    Aşklar tezgahlarda, bozuk para

    Kuruş kuruş harcayanlar gördüm

    Kuruşa satanı, beleşe vermiş olsam da

    Yana,yana

    Gördüm

    Cünup beyinlerin toz bulutları gibi savrulduğu rüzgarları da

    Sonu yalnızlık limanında  hüsranda

    Oysa Hz Ayşe “ kördüğüm” gibi der de

    Ve Ebul As “cennetimin kapısı,gitme “derdi Zeyneb’ine

    Aşk kalpte Kâbe!

    Put haneye döndü,pazara döküldü

    Gördüm ki hepsi pamuk ipliğinde.

    Kurtuluşa ermez belki de

    Okunsun fatihalar aşkın rahmetine!

    İnsan denilen çakallar gördüm

    Nefsin kalıbına uydurulmuş dinler gördüm

    Dikiş tutmayan karakterleri

    Taşeron ömrümüze kâfi değil mi?

    Bu sınavda

    Hak arar haksız ukalâ

    Ne sanır ki kendini,ne cüretle

    Sabıra müptela,inatla direnen kalp kâbemde

    Sevmeleri eda etsemde

    Palazlansam da vicdanın secdesinde

    Bir gün tıkanacak bu nefesinde

    Nefesin kadar bu dünya !

    Ve antin kuntin işlerle

    Falan filana boyalı dönerken, dönek dünya

    Fırıldak satanlara inat

     Halisane dik kalanlarla

    Haydi hep birlikte

    İnsanlığın ruhuna el Fatiha!

    Bahar Önen Büke

    Devamını Oku

    Lav Olup Birlikte Eriyelim

    Lav Olup Birlikte Eriyelim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Çaresizce aranan çareler
    Savaş esiri misali düşerken elden ayaktan düşler
    Yokluğunla vurdun beni
    Azmettirici sözlerin yankılandıkça kulağımda
    Biraz barut,biraz kurşun kokar sevda

    Tüm angaryalarıyla sırtlandım ayrılığı
    Kanar durur yüreğimin kordan yarası
    Ve inadına esirgemeden nefesimden adını
    Saçı sakala karışıp yas tutar hayaller
    Keşkelerin yüzünde ki izler
    Kâh ahlar çukuru kâh alınmış dersler
    İzlerde gömülü yokluğun acısı

    Bakarken aşkın cibiliyetine ve kucaklayıp derdinin haysiyetini
    Sevdayı hep diri tuttu
    Kirpiklerime tutunan bekleyişlerimin bitmeyen umudu
    Ayrılığın devrilsin boyu posu
    Hürriyet dilenir ruhum hürriyet
    Sensizliğin çığlık atan sessizliğindeyim
    Bekletme
    Yongalanıp düşerken
    Hasretinle şamarlandığım yanardağın eteklerindeyim
    Gel, lav olup birlikte eriyelim

    Gidişinden beter özlemin bir şirret
    Bir yılgınlık çöktürür içime
    Beni benden edendir yaman ayrılık
    Ötesi hardır
    Berisi hasret

    Dilenen ruhuma gülüşünün düşüdür cansuyu
    Şamarlanıp durduğum hasretine
    Gecenin bir köründe kınarken imlası bozuk şiirlerce seni
    Ve okunurken aşkımızın ihlâsı
    Harda nar olmuş yüreğe su serper gibi
    Zemzem gibi berrak içtim hasretini
    Katlanmanın yoluydu cozlatmak belli ki

    Gel, lav olup birlikte eriyelim

    Oysa yüreğin mabedidir sevda
    Bil ki, kıymet bilmezsen aşk intikam alır senden
    Ve intikam alır geçen sancılı günlerden
    Bekletme
    Buğusuna adını yazdığım pencere ardı
    Ve kapansın artık ayrılık ikilemin makası
    Keser, kanatır çift taraflı
    Sızım sızım sızlayan sevda bir kesik sızısı

    Gel,lav olup birlikte eriyelim

    Vaktin hüviyeti ederken yokluğunun analizini
    Umuda bağlayıp tüm düşlerimi
    Düğümleyip aşkı vuslata ve atarken vuslata en sağlam fransız dikişini
    Bekletme
    Yokluğunla şamarlandığım yanardağın
    Yongalanıp düştüğüm eteklerindeyim
    Hadi bir cesaret gelsene
    Gelsene
    Lav olup birlikte eriyelim seninle

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Sittin Sene

    Sittin Sene
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    An ,sererken perde perde hatıraları
    Tininde suni bir sancı
    Tellendirip tütünü
    Bağrımın çırasından iki türkü tüttürdüm
    Meze ederken hayalini yanık bir türküye
    Gökyüzü karartmış yüzünü

    Beni hep bu gafil geceler kandırıyor
    Kaçırmak üzere aklımı yıldızlar çeliyor
    Eyvah
    Yine bir yıldız kuyruk salladı, göz kırptı sonra
    Bu kez buna aldanmam
    Çok dinledim bu masalı, ezber edip çok kez okudum
    Üzgünüm,avutmuyor bu masal, yoruldum
    Maviye boyayıp rüyaları uyandım
    Artık sittin sene kanmam.

    Bağrımda kabuk bağlamış yara umurunda mı?
    Sanmam !
    Merceği bulanık yüreğinin, bulanık aynası gözlerinin
    Ve şahit olsun ki
    Yüreğimin müridi bezgin kalemim
    Sittin sene ben bunu unutmam

    Kaç darbede küserdi bir yüreğin dili
    Nedenlerin miktarını tartıp
    Saymadım
    Hırçın zihnim çalı çırpı
    Hücurat olmuş kalbimin kapısı
    Kırgınlıkları, menevişli kelimelerin izdiham yanılgısını öfkemle çarptım
    Gelme
    Gelme ulan gelme
    Fecre duran bir güne bakan
    Tövbe kapısında voltalarım var.
    Kirpikleri yakan nedametin selamete haykırışı var
    Ant içtim
    Bir daha aşkı nedamete ulamam
    Ama var ya bende bunu sittin sene unutmam

    Ölümün olmadığı yerde
    Düşünce siretin suretine
    Görüşmek üzere….

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Gül Çocuk

    Gül Çocuk
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ve bahar geldi

    Çiçekler bugün açacak,coşacak

    Günü sardı kuş cıvıltıları

    Bir umut duşudur ki bu yıkayan paslı kulakları

    Haydi haykırın, boyayın renginizle

    Rengarenk gökkuşağı çizin yüzlerimize

    Yüreklerimize,gülüşlerimize

    Gül çocuk

    Gül ki; umut dolsun yarınlar

    Bugün sizin

    Yarınlar sizin

    Aldırmayın siz büyüyünce kirlenen dünyanın rengine

    Umut sizsiniz,umut sizin

    Ama siz bugün ne güzelsiniz

    Bahar sizinle geldi

    Hepiniz ayrı ayrı kokan çiçeklersiniz

    Gül çocuk

    Gün sizin

    Sevgi saçın inatla

    Kimsesiz kalmış kardeşlerinize

    Selamlar çakın çocuk kalplerden çocuk kalplere

    Hatırlatın çocuk gülüşlerimizi bizlere

    Kararmış yüreklere

    Kin yüzleri utandırın tebessümlerle

    Gül çocuk

    Haykır çocuk

    Sesiniz hiç olmadığı kadar gür çıksın

    Sarsın coşkunuz tüm evreni

    Çocuk gülüşleri

    Isıtın bugün o soğuk çehreleri

    Armağandır Ata dan bu size 

    Şükranla haykırın

    Umudu uyandırın

    Geliyor yarının büyükleri 

    Sokaklara umut saçın

    Gül çocuk

    Gün sizin

    Gür çıksın sesiniz 

    Haydi tekrar ediniz

    Yaşasın 23 Nisan

    Yaşasın 23 Nisan

    Yaşasın 23 Nisan 

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Küf Kokusu 

    Küf Kokusu 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Mavisi bozulup griye boyanmış akşamın koynunda

    Bıçak sırtı bir yalnızlık

    Yıldızlar serpilmiş griliğine

    Düşerken hasret kirpiklerime

    Anılar kamçılar

    “Ama”lar kafa yorarken

    Göğüs kafesimde şimşekler barınıyor

    Dilsiz bir ağıtla

    Ahhh!

    Kırgınlık ile kızgınlık arasında dünleri aklamaya çalışırken 

    Bürünüp tepeden tırnağa aşka 

    Şimdi bir çıngar çıkartmak vardı ya

    Yüreğin desibeli arttıkça ve attıkça sabrımın nabzı

    Kapını,camını

    Damını bacanı indirip aşağı 

    Deli cesareteni giyinip üzerime

    Tek solukta ismini haykırmak can havliyle

    Kırk yama yüreğimin yırtıkları ile

    Yama üstüne yama 

    Ahh ulan aşk ne soyka !

    Neyse ulan neyse

    Sensizliğe bir çentik daha atarken düşlerimi kutsayan geceye 

    Hasretin bir küf kokusu dura dursun yüreğimde

    Sensizliğin yaralı bekleyişleri

    Yeksan olmuş bir mülteci gibi

    Zaman gergefine nakış nakış işlerken

    Tekabül ediyor ömrüme özlemler

    Yaka yaka

    Yora yora

    Kalemler kırdığım geceler ardı şiirler şahittir buna 

    Aşk kendinde değil, aşk aşk üstüne

    Ahh aşk ne soyka!

    Evcilleşmiş hasret yüreğimde

    Acıya aşık olmak aşıkların nezdinde.

    Neyse ulan neyse

    Hasretin bir küf kokusu dura dursun yüreğimde!

    Puslu iklime peydahlanmış hökelekli aşk benim

    Umuda meftun hasret benim 

    Öyle ya 

    Geçmeyecekse içim aşk meyhanesine neden gireyim?

    Dönmeyecekse başım aşk şarabından neden içeyim?

    Kederleri kınalayıp

    Delirmelerimin şerefine !

    Kopsa da içimde kasvetli bir fırtına

    Göğüs kafesimde şimşekler barınsa da

    Her çınladıkça kulaklarımın sebebini bağlayıp sana

    Hiç yüksünmeden aşka

    Naz etmeden, usanmadan 

    Haşa!

    Hasretin bir küf kokusu dura dursun yüreğimde!

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Gülümse Dost, Bugün Bayram

    Gülümse Dost, Bugün Bayram
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    En az bir hafta öncesinden başlayan hazırlıklar
    Sardı mı sizi de heyecan, tatlı telaşlar?
    Aman tatlı unutulmasın, fıstıklı mı? Cevizli mi?
    Sizin ki hangisi?
    Aaa hiç zeytinyağlı yaprak sarması es geçilir mi?
    Evlerde ummalı temizlikler
    Şöyle sokağı bile buram buram saran çamaşır suyu kokusu
    Doğrusu hiç bu kadar hoş kokmamıştı
    Her pencerede bir kadın
    Aman Allah’ım, onlar ne akrobatik gösteriler
    Parlıyor o camlar, pencereler, çerçeveler
    Nasıl?
    Ayaklara indi mi kara sular?
    Alındı mı bayram gülleri çocuklara
    En güzelinden cicişler
    Asıp koyduk mu başucularına
    Bak, ben hala eski bayramlardayım dost
    Hala aynı heyecanda, aynı telaşlarda
    Hususi çarşıya kabuklu fıstık için bile gidilir mesela
    Gelenekseldir
    Bayram akşamları o fıstık yenilecek illaki
    Ve mesela
    Arefe suyuna girdi mi çocuklar?
    “Aaa falancayla uzun zamandır görüşemiyorduk,
    Bu bayram bir dolaşalım” diyerek geldi mi akıllara dostlar
    Ey dost
    Anı yaşa derler entel entel de
    Sonra da “nerede o eski bayramlar” diye dert ederler
    Aman ne yaman çelişki?
    Sen yaşa yaşat
    Sen hisset hissettir
    Rafa kaldır dertini, tasanı
    Güzel sebepler var
    Gülümse Dost
    Bugün Bayram
    Gör hayrını…

    Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    VEFA DURAĞI – Bahar Önen BÜKE 

    VEFA DURAĞI – Bahar Önen BÜKE 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gece indirirken siyah peçesini,
    Aminlerime umutlar ekleyip düşler gördüm hadsizce,
    Hayret,
    Gözü kapalı buluyor yıldızlar ahengini.

    Ne elzem bir his,
    Göğün rahmine düşmeden bir esinti,
    Üryan kalmışlığımla recm etmek düşlerin kıyılarına vuran mazimi.

    Ve ne hislidir ki gecenin melali,
    Pırpırlanırken yürek,
    Islak kirpiklerden süzülenler öperken elmacık kemiklerimi,
    Bir bukle kokunun müebbetindeyim.

    Kafam bozuk,
    Saatim de bozuk,
    Dişleyip durduğum pilin suçu ne?
    Zaman takvimden,
    Ömür bedenden,
    Ve geçerken sen yüreğimden,
    Vurulmuş içimin kuşları tek tek,
    Tek tek 
    Kanadı kırık düştü sevdam masum yüreğimden,
    Canhıraş çırpınarak tutmaya çalıştığım yerde,
    Dururken geceye el pençe,
    Özenip Hacer’e kuytu köşelerde,
    Suya hasret gibi beklerken gelişini,
    Görülmüyor, bilinmiyordu adımlarım,
    Adımları çoğaltıp koşmalarım.
    Ve ben çoğalıp çoğalıp defa kez eyvallah çekerek, Vefa durağına sığınıp kaldım.

    Boyumu aşan aşkımın keşkeler derinliklerinde yüzerken
    Ahlar vahlar deryasında boğulduğum,
    Parlak siyah gecelerin, efendisiyim.

    Harı kül edip yüreğimde,
    Harmanıyla savrulurken
    Zebun düşmüş felahın fillahı,
    Nuh Tufanı’mdan geri kalanım ile.

    Demir attığım sessizliğimin yalnızlık deminde,
    Kibirler dağıtırken sen,
    Senin bilmediğin bir adreste,
    Esamenin bile okunmadığı yerde,
    Saklarken seni içimin en kuytusuna,
    Sığınıp kaldım vefa durağına.
    İçimin kuytusunda ki mazi kurtuluştur bana!

    Vebaldir unutmak lügatımda
    Bana sığındığım vefa durağı, yangınlar arasında,
    Sana da kazanma bedbahtlığının vebali boynuna,
    İlan ederken parlak siyah bir geceye efendiliğimi,
    İçimin kuytusundaki mazi kurtuluştur bana!

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    ÇANAKKALE GEÇİLMEZ – Bahar Önen BÜKE 

    ÇANAKKALE GEÇİLMEZ – Bahar Önen BÜKE 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Peygamber ocağının peygamber çiçekleri

    Kanlarıyla suladı her bir köklerini

    Sulandıkça başkaldırdı zafere

    Zafer tek menzildi

    Bir an bile gözünü kırpmadı

    Öldürüp ölümleri

    Yaşatıp ölüp ölüp dirilmeleri

    Kuşanıp 15 ‘lik eli kınalı kuzular miğferi

    Dar ettiler cepheleri

    Arşı titretirken meleklerin kanatları

    Kan tutar hep şafakları

    Kopmuş parmak, kopmuş kollar bacaklar

    Vatan aşkı narkoz etkisiydi

    Hissetmedi hiç biri 

    Tek menzili

    Çanakkale geçilmezdi ve 

    Geçilmeyecekti

    “Allah Allah 

    Allah Allah ya Allah”dedi

    Erenler evliyalar

    İlahi kudrete vatan aşkını harman etti 

    Yürekler çığlık çığlık 

    Hücuuum

    Çanakkale Geçilmezdi

    Çanakkale geçilemedi

    Çanakkale geçilmez

    Davasında hürriyet tek ülkü

    Yaşasın yedi düvele nam salmış Türklüğün gücü 

    Çanakkale geçilmez

    Ruhunuz şadolsun

    Ulu hakanlar

    Ruhunuz şad olsun

    Şanlı tarıklar

    Çanakkale geçilmez

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Ne ağlaması ? – Bahar Önen BÜKE

    Ne ağlaması ? – Bahar Önen BÜKE
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Naftalinleyip bohçalara sardığım anıları
    Çıkarıp tek tek gönül sandığından
    Havalandırdım uçuş uçuş bağrımdan
    Biçimsiz,bitimsiz
    Kana kan dişe ise dişsiz
    Elimi kolumu bağlayan maço bir sensizlik
    Sataşır durur gecelerime
    Ve sataşır göz bebeklerime
    Vurur da vurur yüreğime yüreğime
    Kabına sığmaz, besbelli kıyamet koparacakken bu çilekeşlik
    Müzayedeye çıkar o vakit hasrete bir yiğitlik

    Gönlüme düşerken bir hasret yangını
    Telif yemiş dilimin ucunda ki neşeli aşk şarkıları
    Kirpiklerim dumanlanır
    Gözlerim yanar,batar ya acı acı
    Yok canım ne ağlaması?
    Gözüme sigaramın dumanı kaçtı

    Bir yanım anılar diyarı kalabalık
    Bir yanım yalnızlık
    Boncuk boncuk akarken yalnızlığım gözlerden  çığlık çığlık
    Huysuzluğum ele verir beni
    vururken maço hasretin debdebesi
    Yok canım ne ağlaması?
    Gözlerime gidişin battı

    Uçuş uçuş havalanırken bağrımdan anılar
    Geceye hakim hüzünler
    Öperken hasretini
    Mahkum edip sorgular beni gecenin gardiyanları
    Yok canım ne ağlaması?
    Gözlerime hasret  battı

    Delice açmak isterken gönül bahçemde sarı saçlı nergisler
    Al al gelincikler
    Ve boğulmak isterken seninle
    şen şakrak gülüşlerle el ele
    Çok gülene ” gülme ağlarsın” dedikleri için mi
    Mutluluk verdiklerini geri çekti
    Mutluluğun şanı mıdır acıyı demleyip demleyip kordan tasla içirmesi?
    Ya şimdi nasihat verir gibi
    Her aşığa
    Çok mutlu olma yanarsın mı denmeli ?

    Belli ,kabına sığmaz kıyamet koparacak şimdi bu çilekeşlik
    Müzayedeye çıkar o vakit hasrete bir yiğitlik
    Yok canım ne ağlaması
    Gözüme anıların mutluluğu battı

    Hasretin bende intikali gerçekleşmiş miras gibi
    Tanımış ruhlar birbirini,belli kalû beladan gelir bende ki bu sevgi
    Yüreğinden edilsem de sürgün
    Ama hergün
    Ama bilki birgün
    Naftalinleyip bastırdığım yüreğimde ki anılar sandığını
    kaderimdir deyip kilitleyeceğim
    Yok canım ne ağlaması
    Gözlerime çaresiz bir umudun yası battı

    Bak , yağmur da bastırdı
    Zahmette rahmet vardır
    Öyleyse
    Her baktıkça yer küreye
    Yağmur göğün yası olabilir mi?
    Yoksa nasıl katlanır bu olup bitenlere

    Mihman olduğum aşkının mahşeri bu maço sensizlik
    Müzayedeye çıksa da hasrete bir yiğitlik
    Anladım,Kıyameti çoktan kopmuş üstelik
    Bukadarı da fazla değil mi?
    Yatar durur aşk mezarlığında kimliksiz

    Yok canım ne ağlaması?
    Ne ağlaması ulan ne ağlaması
    Kafam esti ,koptu bağrımın cingarı
    Hırslandım bak ,hırslanırken zıhrlandım
    Savrulurken aşkın er meydanında
    Zırhlanmak için hırslanmak gerekmiş anladım

    Elbet birgün kaderimdir deyip kilitleyeceğim anılar sandığını
    Ve Fırlatıp atarken inleyecek uçurumların yankısı
    Duyacaksın bak
    Kırıp geçireceğim ayrılık denilen celladın atasını
    Bak göreceksin
    Yok edeceğim,söndüreceğim hasretin yakışını
    İçine tükürüp lanetleyeceğim yasını
    Dar ağacından inecek o gülüşlerim,
    Ve inecek dar ağacından o sevinçlerim
    Bekle ömrüm bekle, ölüme hemen özenme
    İnanıyorum
    Yaşamın şanıyla
    geri gelecek yine gönlümün baharı

    Kirpiklerim dumanlı
    Yok canım ne ağlaması
    Gözlerime maço bir sensizliğin sancısı battı
    Yok canım ne ağlaması?
    Gözlerime hasretin çaresizliği battı


     Bahar Önen BÜKE

    Devamını Oku

    Baş Kaldırıyorum – Bahar Önen BÜKE

    Baş Kaldırıyorum – Bahar Önen BÜKE
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Dört yana kurulmuş  

    Kahpe kapanı 

    Kapış kapış kapışılan sevinçlerin pazarı  

    Kârdır deyip ayrılmış bir çimdik gülümseme payı 

    Kursakta kalan son hevesle  

    Puştlar meydanında kaptırmama savaşı  

    Şimdi sövsem alayının yedi ceddine 

    Şöyle ağzım köpüre köpüre 

    O vakit urgan ellerinde kurarlar ahlak mahkemelerini 

    Pabucumun ipleri  

    Öyle öyle 

    o yüzden  değil mi ki  

     İçime ata ata, bastıra bastıra 

    Canım burnumda  

    Sormayın, anlatırsam ağlarım  

    Ağlarsam dağılırım 

    dağılırsam kesilir ümitlerim lime lime 

    Her bir parçamda kıvılcımlar saçar yakarım  

    Gördüklerime iç çekişlerimden hep dolmuş içime  

    İçimde çağlar azgın göz yaşlarım  

    Hüzünlü çehremin hüzünle bakan gözlerinin nedenini daha da sorup durma  

    Sorma  

    Vurup yaşamın doğrulmayan beline  

    Yalpalaya yalpalaya, acıya acıta  

    Dik durmak yaraşır namıma 

    Zıvanadan çıkmış sabrımla 

    Asıp isyanımı gürleyen yağmur yüklü bulutlara  

    Şimşekler çaktıra çaktıra  

    Kallavi bir isyanla 

    Yanlışın yandaşlarına  

    Başkaldırıyorum dangalaklara  

    Sual ettim insanlığı  

    kokuşmuş  

    Çıkmaz sokağın bir çöp konteynırı kıyısında  

    Angaryanın başkenti olmuş insancıklara 

    Ve hayatın küsüratı hemdaşlarına  

    Sırtlayıp hendeklere düşmeyen inancımı 

    Kancık bir gecenin sabah ayazında 

    Puslu havanın çakallarına  

    Baş kaldırıyorum acımasızlara  

    Çıkarıp üstümden fazla tevazunun aptallığını 

    Menfaat uğruna duygu sömüren 

    Fesat dalkavuklara çıldırdım 

    Ağrıyacaksa ağrısın başım 

    Kokmuş karakterlerden tiksindim  

    Tiksindim dinden talkım verip salkım yutanlardan  

    Edepsizin diline dolanmış edep  

    İftiracıların şerrinden irkildim  

    Cahilin cüretinden bezdim  

    Hür general yüreğimle  

    Dik durmak yaraşır namıma  

    Nasıl bir zamandır bu ya Rab 

    Aman aman  

    Dünyaya suç atmayın ulan  

    çivisi çıkmış insanlığın 

    Başkaldırıyorum insafsızlığına  

    İnsanca yaşayanların dik başları hatrına 

    Baş kaldırıyorum dilsiz şeytanlara  

    Bahar Önen BÜKE 

    Devamını Oku

    Siyah Mantolu Kadın – Bahar Önen BÜKE

    Siyah Mantolu Kadın – Bahar Önen BÜKE
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yağmur düşüyor karanlık şehrin sisli, puslu sokaklarına

    Ve siyah mantolu bir kadın sokaklarda,bir başına

    Rüzgar okşuyor saçlarını ,yürürken kaldırımda

    Gözlerinden yaşlar süzülüyor, öpüyor yanaklarını

    Arada titreyen elleriyle silsede

    Gözleri oldukça ısrarlı.

    Dindiremiyor acısını,ne saçlarını okşayan rüzgar,ne yanaklarını öpen göz yaşı

    Yağmur şehre, gözden akanlar içine

    Yağdıkça yağıyor, yağdıkça yağıyor

    Ah kırık kalbin vaveylası

    Kalbi titriyor

    Acısı büsbütün ele geçirmiş bedenini

    Öylece, sessizce uzaktan gizlendim de seyrettim

    Zaten ne yapabilirdim

    Acısı haykırıyordu şehre,şehir yankılanıyor

    Hepsini işittim.

    Aheste aheste atarken adımlarını.

    Ah siyah mantolu yalnız kadın

    Yağmurdan değil bu tavır

    Soğuktan değil inandım,işledi içime

    Ah o istisnalar ukala,kaba, acımasız istisnalar

    Canınız cehenneme

    Biraz sonra duruyor,irkiliyor

    Belli ki hesaplaşma bitti,sabahı bekleyemez di

    yatsı namazına müteakiben defnetti içindekilerini

    Dik durmak Onun asil şahsiyetiydi

    Karanlık şehre yağmur ısrarla yağıyor

    Sağa sola bakıyor

    Öyle mahmur öyle de gururlu

    Duymasın kimse sessiz çığlığını

    Bilmesin kimse

    Siyah mantolu bu kadın neden ağlıyor?

    Üstelik dünya kadınlar gününe de az kaldı

    Ağlatılan, dövülen, öldürülen kadınların günü

    Sosyal medyada yine methiyeler düzerler,

    Sahi

    Siyah mantolu kadının gözleri neden yağmurla yarışıyor?

    Ve sonra

    Yağmurlu şehrin, karanlık kalabalık sokaklarına karışıyor

    Mücadele diyorum kendi kendime

     mücadele,belki de kadının ta kendisiydi ve bir kadına ne de çok yakıştırılıyor

    Hiç tanımadığım,  acının şah damarından öpen siyah mantolu güçlü kadın

    Mücadelenin alnından öpüyorum

    İçime işlerken acını

    Dua ile seni göz izahımdan uğurluyorum

    Güçlü kal…. Hoşça ! Kal

    “Bu hikaye asla bir hayal ürünü değildir. Ve unutma,her hikayenin bir ruhu vardır.O ruha ancak kalp gözü ile erişilir. Açın kalbinizin gözünü!  Açın ki dünya güzelleşsin, açın ki dünyanız güzelleşsin”

    Bahar Önen BÜKE/”Siyah Mantolu Kadın” şiir kitabının yazarı

    Devamını Oku