22 Mart 2025 Cumartesi
Zaman avuçlarıma yağmurlar dökerken
Bahara niyetliydim
Acı bedenimde can çekişirken
İlham nakışlı hikmetinden
Tefekkürüm aşkı irdeliyor
Ve ahdım olsun ki
bir bahar sabahı, okunurken ezan-ı muhammedi
Tüm üzüntülerin, kaybedişlerin
Sehpasını kuracağım
Bir tekme ile dar ağacında
Hak etmedim dediklerimin canına okuyacağım
Kırları papatya kokusu sardığında
Damardan vereceğim nabzıma,ruhuma
Yeniden çiçeklenmek için aşka
Dimdik hayata.
Zübde-i alemdir ya insan
Vardır O nunda iklimi
Bahar boşuna gelmiş olamazdı
Uyandırırken toprağını
Vardır bunun da bir hikmeti
Yağmur yağar sağanak sağanak,
Bulutlar denize karışmış.
Kadın limanda aylak.
Bakmayın yağmur damlalarını yakalamaya çalıştığına,
Kirpikleri ıslak ıslak,
Elleri de titriyor.
Gök gürlüyor,
İçi coşuyor.
Bakmayın umarsız tavrına.
Kayalara vuran dalgalar
Beynini kurcalıyor.
Ve dikilince gözleri bulutları yutmuş dalgalara,
Kasvetli hava
İntihara davet ediyor.
Bakmayın umursamaz sırıtışına.
Yağmur eşlik ediyor tırlatışına.
Yağmur yağar sağanak sağanak,
Kadın limanda.
Kadın limanda.
Bulut yutmuş dalgalar göz dikmiş ruhuna.
Eyvah!
Neler neler biriktirmiş yüreğine.
Eylül’ün dolduruşunda, zaten bu Ekim de
Kafası ağırlık bedenine.
Bağlamış ahları ayağına.
Ağırlık çok ağır.
Sağ tarafta, hemen sağda,
Aşıklar romantizmin doruğunda.
Evet, evet ya,
Aşk adil davranmıyor bazılarına.
Eyvah!
Ürperiyor içim.
İçim içim.
Ama benim içim çok korkuyor.
Kadın limanda,
Titriyor.
Şamarlanırken ıslak rüzgârla,
Tırlatık bir gülümseme suratında.
Bulut yutmuş dalgalar göz dikmiş ruhuna.
Eyvah ki ne eyvah!
Gören yok, duyan yok,
Umursayan hiç yok.
Kasvetli hava,
Ve karışıyor kuşların vaveylasına.
Ruhuna göz dikmiş bulut yutan dalgalar,
Acıların kişnediği gecenin sabahında,
Sonunda… Aahh, sonunda,
Gasp etti ruhuna.
Eyvah!
İçim çoook ürperiyor.
Acısı sızar, sızlayan kaburgalarım arasında,
Binbir kuşkuyla.
Kargalar ötüşür, gözü yaşlı bulutların semasında.
Bu kasvetli hava,
Acılara bela.
Haydi gazeteci, at manşeti:
“Bir kadın intihar etti!”
Yaz sonra döşe altına afilli afilli.
Kalbinde saklı hakikat nasıl olsa,
Yerde yatan siyah poşet altında.
Ooof, içim titriyor.
Kınım kınım kınayacaklar,
Benliğini çalanlar.
Sebebi olanlar hiç hesap edilmeyecekti.
Sen yaygaraya bak şimdi.
Öyle ya,
Kadın hesabını da bilmeliydi (!)
Tabii ya,
Bu kasvetli havada kadının ne işi vardı limanda (!)
Ooof, içim üşüyor.
Bu kasvetli hava,
Acılara bela.
(Bu şiir bir haber karesinden esinlenilmiştir.)
Bahar Önen BÜKE
“Kadınların umutları, hayalleri, gülüşleri sömürülüp tüketilmeyen, dövülmediği, öldürülmediği yarınlar için… 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.”
Sebatkâr yüreğimle yürürken sevda kaldırımlarında,
Aşkın sınavıdır bivefa.
Sınav ağır, ağır olmasına da,
Nahoş bir ızdırabın müptelasıyım aynı zamanda.
Ucu yakılmış bir mektup gibi yüreğim,
Eritip göz bebeklerimin ışığını,
Ölümün derinlediği hasretle mühürledim.
Yankılanırken gidişinin ayak sesleri,
Kilitledim tozlu sırlar sandığıma.
Ve sonra,
Çığırtkanlık etse de hasret bağrımda,
Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.
Her yumdukça gözlerimi geceye,
Düşler çukuruna iter beni, en derinlere.
Hayalin perde perde her dokunduğum yerde,
Öğretemedim işte unutmayı yüreğime.
Gözlerin geçerken içimden,
Beti benzi atar mevsimlerin.
Kuşların su içtiği sesini çıkılayıp,
Ve nakkaş gibi işlerken ruhuma,
Acı emziren bir gecede,
Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.
Sevda aç kaldı gözlerine,
Sesine aç, gülüşüne aç.
Aç kaldı aşk ellerine,
Aç kaldı şehrin kaldırımları ayak izine.
Çırpınan kuşların kanatları sevince.
Gelişin iftar sofrasıdır yüreğime,
Şükürler savurup dua dua,
Ruhumda tıka basa.
Her andıkça teneşire gelesice ayrılığı,
Ve korkmadan harlatıp içimdeki hasret çığlığını,
Avazı çıktığınca.
Boyanıp sükutun rengine,
Karışıncaya dek nefesin nefesime,
Niyet ettim mahvıma şahitlik eden susma orucuna.
Gelişin iftar sofrasıdır
Ruhuma,
Tıka basa.
Bahar Önen BÜKE
Kırık bir dala konan kuş gibidir umudum
Ve ben o kuşun göğüne vurgunum
Bu yüzdendir ki
Yağmurların rahmet olduğuna inandığım günden beri
Kalbimin iklimi dört mevsim hep mavi
Öyle ya
Vurgun olduğum göğün
Bulutları ağlar, bulutlar donar ve bazen sis kaplar
Gecesini karalara,tan yerini kızıla boyar
Hangi kasırga yıkar,hangi acı bozar
Ve hangi sis bulutu boğabilir beni
Vicdanı hür kalbimin
dört mevsimi hep mavi
Üşütmez kışının ayazları
O ayazlardır ki
Çarparken bir irkilmeyle yüzüme
Tüm çıkmazlarımın tek çıkar yanı
Vurgunum kanat çırpan o kuşların göğüne
Kanatlarına yazıp olup bitenleri
her havale edişlerde göğün sahibine
Toprak uyanır,ağaç semirir, kırık dallar yeşerir
Bu yüzdendir ki
Kendinden emin gülüşlerimin tek sebebi
Kalbimin iklimi dört mevsim hep mavi
Bahar Önen Büke
Aşkın eşkiyalığına bürünüp
Umutların hovardalığında
Aldırmadan yaşıma başıma
Yara bere içinde raconlar kestiğim yaşamın
Tek başıma çetesiyim
Delire delire
Habire
Dilime dolanıp yapışmış bir kere
“bu kadar da olmaz ki” cümlesi
Tercümeler na mümkün,yok takat
Ve sabır seslenir ,yürek sızlatan bir sesle
“Tak”!!!! Taaak ! Tak
Deklare edip acının yanaklarından süzülenleri
Ve yapışıp yarınların yakasına
Çalkantımın savurduğu dalgalar
Fısıldar sonra
Haydi “ak”
Varmak için karaya ,cilalanıp parlamak için hayata
Maviliklerine omuz verdiğim sabrımın sesiyim
Yara bere içinde raconlar kestiğim yaşamın
Tek başıma çetesiyim!
Bahar Önen BÜKE