Ayla Mediha ESER

Ayla Mediha ESER

01 Aralık 2025 Pazartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    KAĞNI… Hasat Zamanı

    KAĞNI… Hasat Zamanı
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Kağnı” başlıklı yazımı kaleme alırken tarımın öneminden mi, yoksa geçmişe bir yolculuktan mı başlasam diye bir ikilem yaşadım. Her sosyoekonomik çıkmazımız siyasetin girdabında düğümleniyor.
    Ülkemiz bir zamanlar tahıl ambarıyken; bugün, üretmeden hazır gıdaya erişen bir toplum hâline geldik. Çiftçinin üretemez duruma gelişi, emeklerinin maliyetini karşılayamaz hâle gelişini görmezden gelemeyiz.

    İnsanlığın temel ihtiyacı olan gıdanın doğal üretimden tüketime kadar süren yolculuğu, zaman içinde büyük değişim geçirdi. Toplumların kalkınmasında ve yaşam stillerinde tarım, en temel ihtiyaçtır. Türkiye, jeopolitik konumu gereği bir tahıl ambarıydı.

    BÜYÜK DEHA ATATÜRK’ÜN TARIMA DAİR SÖZLERİNDEN…
    “Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek.”
    “Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yenildi.”
    “Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gereklidir.”
    “Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum: Makinesiz tarım olmaz.”
    “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.”
    “Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkânlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.”
    “Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya üzerinde olmayacaktık.”
    “Millî ekonominin temeli tarımdır.”

    ANILARIMIN YOLCULUĞUNDA…
    Kasabada geçen çocukluk yıllarımda çiftçilikle uğraşan komşularımız vardı. Tahıl ürünlerinin hasat zamanı beklenirdi. Çocuklarını hasat gelirine göre evlendirirlerdi. Sarı buğdayın güneş altında altın sarısı savrulup gökyüzünde raks edişi gözümün önünden gitmez. Buğdaylar değirmene gitmeden önce mahallede kara kazanda kaynatılır, hedik hâline gelirdi. Mis gibi kokusu içimize dolardı. Üzerine bir de çedene kavurur yerdik.
    O lezzet… o damak zevki… dostluğu çağıran bir paylaşımın adıydı.

    Köyde yaşayan akrabamın yanına gitmiştik. Erken kalkıp değirmende buğdayın bulgura dönüşümünü izlemiştim. Sarı öküz, gövdesinde üvenderiyle dönme dolap gibi dönerken, değirmen taşını taşıyordu. Ne çok üzülmüştüm… İnsan emeğine katkıda bulunan hayvanların çilesini görünce…
    Şimdi o tatlı çocukluk anıları yüzümü gülümsetiyor. Ama o yıllar zordu. Doğal, saf, temiz… Alın teriyle gelen bereketin kıymetini bilemedik.

    KAĞNI
    Devir toprak devri
    Organik ürünlerin olacak bereketi
    Dört tekerlek icat olmamıştı
    Ufkunda yoktu başka hayali
    Dedik ya, memleket hali…

    Gailesi geçim derdi
    Bir de huzurlu yuvası
    Derme çatma evi
    Bir bakla, bir sofa misali
    Yer sofrasında bulgur aşıyla ayranı
    Keyifle içerdi keklik kanı çayını
    Günün yorgunluğu umuda sarılmıştı
    Etrafında kızı, kızanı, komşusu
    İmecenin adı, yüreklerin umudu
    Dedik ya, memleket hali…

    Neylersin; rençberlik geçim yolu
    Sarı öküz yaşlı bedeniyle koşullanmış
    Toprak susuzluktan çatlamış
    İki yâren: Sarı öküz ve Hasan Ağa
    Seher vakti düştüler yola
    Can, cana; ekmek kavgasında
    Toprak, bereket için ister çaba
    Ha gayret… ha gayret
    Dizlerinde dermanı kalmasa da
    Gıcır gıcır kağnı sesi kaplar evreni
    Güneş tepede keser gücü
    Ne hazindir ki…
    Çorak toprak gibidir yüzü
    Bismillah çeker…
    Allah versin bereketimizi
    Tohumu serper çorak toprağa
    Dedik ya, memleket hali…

    Kurak geçer Anadolu ovası
    Alın teri suladı ekini, bükülse de beli
    Sabırla, emekle; başak bire bin verdi
    Sarı buğdayın ekmeği buram buramdı
    Ne aç kaldılar ne de doyasıya toktular
    Dedik ya, memleket hali…

    Devir kağnı devri
    İnsan gücü gayretti
    Alın terine başak secde ederdi
    Devir değişti
    Ne sarı öküzün gövdesinde üvenderi
    Ne de çilesi kaldı
    Dedik ya, memleket hali…

    Dört tekerlek icat oldu
    Gübresi sanal, tohumu yapay
    Alın terinin damla damla düşmediği
    Toprak, bereketi kıt; başağı kırık verdi
    Ne dostluk kaldı ne de umut
    Bu devrin de işte… memleket hali.