Ayla Mediha ESER

Ayla Mediha ESER

01 Aralık 2025 Pazartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    VİCDAN…

    VİCDAN…
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Günümüzün yangısı, sesi, elzemliği; hayatımızın olmazsa olmazıdır: hak, adalet, hukuk.
    İnsan bedeninden kolunu çıkarsan beden iş yapmaz, bacağını çıkarsan, beynini soyutlasan hiçbir işlevi tam olarak yerine getiremez, kişi hayatını idame ettiremez.

    Peki, bunların arasında vicdan nerede yer almaktadır?

    VİCDANIN HUKUK ALANI…
    Hukukun temel meslek alanlarında çalışanlar vicdan ve ahlak ilkesine uymakla yükümlüdürler.
    Hukukun temel meslek alanında çalışanlar, hukuk bağlılıkları için yemin ederler.
    Ahlak, toplumsal vicdanın, toplumun kendi ile hesaplaştığı noktadır.
    Hukuk ve kanun, vicdanî kanaat oluştururken dikkate alınan ölçü ve sınırdır.

    FREDERİC NIETSZCHE’nin bir sözüyle bağlayalım:
    “Yaptığınız işin felsefesini yapmazsanız, bir işin teknisyeni olarak kalırsınız.”

    Sosyoloji alanında vicdanın felsefi dokusu burada önemli rol almaktadır.

    ADALET ALANINDA VİCDANIN GÖREVİ İSE…
    Adalet ancak vicdanla tecelli eder.
    Adaletin üç ayağı vardır:
    AKIL (kova)
    BİLGİ (ip)
    VİCDAN (kuyu)

    DİNİMİZDE VİCDAN;
    İnsanın içsel dokusunu, kişilik özelliğinin temel yapısını oluşturur.

    DOĞA ÜZERİNDE İSE;
    Toprağı işler hâle getirmek, gelecek nesile cennet bir dünya yaratmaktır.
    Evrende var olan her şeyi koruyup kollamak, insana verilmiş vicdanî görevdir.

    Vicdan, birçok dinde ve birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır.

    PSİKOLOJİDE VİCDANIN TANIMI:
    Kendimize öz saygımızın test edildiği merkezdir.
    Güzel ve çirkinin ayıklandığı, arınma bölümüdür.
    Vicdan, kendi kendimizi yargılayıp gerektiğinde ceza veren hüküm merkezidir.

    BENLİK;
    Hareketlerimizin karar merkezi olan beynimizde, kişiliğimizle ilgili üç etkin, üç benlik vardır:
    A – ÜST BENLİK
    B – BENLİK
    C – ALT BENLİK

    • Üst benlik; doğuştan var olan süper egodur. Hazlara yönelik kural tanımazlık.
    • Benlik ise süper egonun evrimleşmiş şeklidir. Ego’yu nizamlara uyumlu, barışçıldır.
    • Alt benlik; korku, kendini yargılayıcı, frenleyici özellikler taşır. Utanma duygusu maksimum boyutlardadır.

    Vicdanda esas öğe: acıma duygusudur. Merhamet, vicdanın ürünüdür.

    Toplumun, insanlığın temel yapısını vicdan belirler.
    Adil olmak; hak ve hukukta eşit olmak ve hak yememektir.
    Terazi aynı dengede olmalıdır.
    Sosyal yarayı saran yine de vicdandır.
    Koruyucu, kollayıcıdır; saygı ve sevginin temelidir.


    Sizlere çocukken yaşadığım anımı anlatayım:
    Rahmetli babam ava giderdi. Vurduğu kuşlar içimi acıtırdı. Avcılık geleneksel gibiydi.
    Bu anım bana hâlâ yaşantımda acı verir.
    Çıkardığım kişisel sonuç ise hayatım boyunca öğreti oldu.

    Çocuktum. Bir gün bahçede yem yemek isteyen serçeleri izledim.
    Taşla vurabilir miyim diye denemek istedim. Bir kuşu vurdum.
    Bütün kuşlar korkarak kaçtı. Vurduğum kuş öyle keskin bir ses çıkardı ki…
    Yanına geldim. Vurdum diye sevincimin yerini, acı sesi evreni çınlattı sanki.
    Pırıl pırıl güneşli hava, o anda sisli kara güne döndü.
    Kuşu kanadından vurmuşum, çırpınıyor, acılı sesi içimi gözyaşlarıma neden oldu.
    Avucuma aldım. “Ne olursun ölme, ne olursun…” diye yalvardım.
    Evimize getirdim. Annem hamur sardı koluna, uzun süre besledim.

    Ben o yaşta hangi dinden olduğumu bilmiyordum ama vicdanımın yerini, sesini, sızısını öğrendim.
    Din mi vicdandır? Vicdan din değil mi?


    MASAL BU YA…

    Umut olmalıydı kanat çırpan kuşlar
    Mavi gökyüzüne bakan
    Çıplak ayaklı çocuklara
    İçinde kabaran hayallerini coşturacak
    Kanatlarına takıp
    Mutluluk diyarına uçuracak

    Sarmalın içinde kaybolmuş
    Kimsesizliğin cılız bedeninde
    Umutları ağır gelecek
    Bir gökyüzüne, bir kuşlara…
    Bir de çıplak ayağına bakacak

    Siyah kayda geçmiş kaderine
    Beyaz çizik atarak
    Dünden, yarına hesaplaşması kalacak
    Büyümeyecek yıkık, viran, ruhu hayalleri
    Kim bilir? Hangi hayatın…
    Neresine harcını karacak

    Büyüyecek, büyüdükçe
    Gözyaşları yüzünde yol alacak
    Sancılı başkalaşımın adıdır bu
    Çocukların umut diyarı kapalı
    Dünya böyle mi yaratıldı?
    Sefahat sürenden, paydası yoktu
    Bir gökyüzüne baktı
    Bir de kuşları hayal etti
    Nasırlı ayağı, ciğerine battı

    Ekmeğini bandırdı menemenine
    Yanında bal, baklava istedi
    “Alice Harikalar Diyarında” hissetti kendini
    Şakakları zonkladı, kalbi titredi
    Düşler başkaydı, gerçekler başkaydı
    Doğuştan talihi kötü yazılmıştı
    Bir ekmeğine, bir çaresizliğine
    Bir de gökyüzüne baktı

    Belki kuşlar yol gösterecekti
    Kanat çırpan hayallerine
    Daha sıkı çırpmalıydı kanatlarını
    Kuşlar gibi gökyüzüne pik yapmalıydı
    Kuşlar hep umudu temsil ederdi
    Kanadı kırık kuş olamazdı

    İnsana yakışır mı çaresizlik?
    Sevselerdi, sarsalardı birbirini
    İnsanlık âlemi kaçıncı ivmedeydi?
    Hayatın acı gerçekleri
    Pençesine takmıştı kimsesizleri
    Masallar gibi tatlı sonla bitmiyordu