
01 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

DİJİTAL ÇAĞDA TAPU ÇİLESİ, BÜROKRASİDE “BANK NÖBETİ” SÜRÜYOR…

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

SABAH VE ŞİİR

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

İnsan, doğduğu toprağın, bulunduğu bölgenin kültür yapısı ve ailenin (anne, baba, akraba döngüsünün) içinde yetişir. Aldığı eğitim ya da eğitimsizlik, yaşam yolunu belirler. Bazen sarp kayalıklardan, bazen dikenli yollardan, bazen de engin denizlerden rotasını çizer. Ekonominin başka bir yelpazesi her insan için eşit değildir. İnsan, atalardan gelen iyi veya kötü aktarımlarla yaşar. Çok rahat bir ailede yaşayan, ekonomik sorunu olmayan bireyin çevre ve toplumsal statüsünden etkilenmesi kaçınılmazdır. İş hayatı ve yaşam tarzı yine kendine ait dünyasını kurmak için mücadele vermesini gerektirir. Arayış, dünyanın yörüngesi gibidir.
Yoksul bir aile çocuğunun da eğitimsiz bir aileden gelmesi, onun anne ve babasının da arzuladığı bir yaşam değildir. İnsan, kendi koşullarını değiştirmeye, sevmeye ve başarmaya muktedirdir.
Beden Asla Yalan Söylemez
Bu kitabı neden ele aldım?
Okudukça neden-sonuç ilişkisi üzerinde epey düşündüm. Yanlış mı anlıyorum diye sorguladım. Konusu güzel. Bütün hastalıklarımızın temelinde yatan bilinçaltı kaygıların, çocukluktan itibaren yaşantımızı etkileyen bedensel ve ruhsal dürtülerin, duygularımızın, doyurulmamış sevgimizin, yaşanmış acı tecrübelerin ve tanık olduğumuz maddi, manevi, fiziksel şiddetin bedenimize ve ruhumuza verdiği zararların, ömür boyu çekilen sıkıntılara yol açtığını vurguluyor.
Peki, bu kitap neden beni bu kadar irdelemeye yöneltti? Yazar Alice Miller, konuyu çocukluk travmasına bağlarken dini emirlere ve anne-baba-akraba çevresi ilişkilerinde çocuk üzerinde olumsuz etkiler bırakan durumlardan bahsediyor. Psikolog ve psikiyatrların, kendilerini aşamayan geleneksel tabulara bağlı tutumlarını da eleştiriyor. Bu noktaya kadar her şey iyi.
Dünyayı kana bulayan Hitler’in, Saddam’ın, ünlü düşünürlerin; örneğin Galileo’nun, Nietzsche’nin, Freud’un ve diğer sayısız düşünür ve bilim insanının çocukluk dönemlerini incelemiş. Onların ruhsal ve bedensel çektiği acıların, panik depresif olmalarının temelini anne ve babanın yanlış otoriter tutumlarına dayandırmış. Buraya kadar da her şey güzel.
Ancak okuruna sunduğu ve önerdiği çözüm beni oldukça kızdırdı. Neden mi?
Hedef tahtası: Anneler. Evet, anne! Kendi bilinçaltı travmalarını çözemeyen yazar, bütün çocukları annelerine sadık köleler olarak gösteriyor ve annelerin acımasız, bilinçli veya bilinçsizce duygusal ya da fiziksel şiddet uyguladığını iddia ediyor. Üstüne üstlük, dini emirleri yıkma adına bir şeyler empoze etmeye çalışıyor. Yani bütün kavramları zararlı gelenekler olarak ele alıyor. Anne ve babayı tehlikeli, zehirli olarak yansıtmış. Bütün kötü dürtülerin kaynağını anne kavramı üzerine yüklemiş.
Hırslı yazarlar, siyasetçiler, düşünürler ve bilim insanlarının geçmişlerinde yaşadıkları travmalarla bir yerlere gelmek istediklerini ve kariyer, ün, şan arayışlarını anlatmış. Çocukluk esaretini anneye bağlamış ve itaatkâr, sevecen bir çocuğun köleye dönüştüğünü iddia ederek hastalıklı bir şekilde incelemiş.
Eğer yazarı tanısaydım, ona şunu sormak isterdim: Düşüncenize göre, annelerin çocuklarını aşırı sevmesi ve koruması, toplumsal vahşi hayattan koruyorum derken kaygılarını ve endişelerini yansıtmaları, bilinçli olarak yapılmış bir kötülük müdür? Anne sevgisinden yoksun bir neslin böylesine mekanik, ruhsuz ve bağlanamayan bireyler olarak yetişmesini mi öngörüyorsunuz?
Evet, benim annem beni yetiştirirken birçok eksiklikle büyüttü. O dönemin koşulları, çocuk sayısının fazlalığı ya da yazara göre en zengin ailenin bile çocukları için yarattığı kötü imajlar olabilir. Ülkemizin koşullarına göre, ben annemi irdeleyemezdim. Çünkü kendisi de sevgiye muhtaçken annesini kaybetmiş. Şimdi annesini acımasızca ele alıp ondan hesap soramazdı. İnsanlar olumsuzlukları yaşar, tecrübe eder ve özümser; yaşamını ne kadar izin verirse o yolda devam eder. Elbette ki bütün hastalıkların nedenleri vardır: beynimizin esir kaldığı travmalar, içimizdeki çatışmalar, kendimizle olan uyumsuzluklarımız ya da çevresel etmenler. İş, ekonomi, sevgiden yoksunluk ve duygusal açlık bizi hasta eden sebeplerdir. Ancak yazara göre, “anne düşüncesi” zehirlidir. Babaları ve ebeveynleri de ele almış, ancak annesini reddederek bütün hastalıklardan kurtulduğunu iddia etmiştir. Bu kitap, aile sevgisine ve koruyucu duygulara darbe vurmuştur. Biyonik bir neslin yetişmesi mümkün değildir.
Ve Tanrı İnsanı Yarattı
Çırçıplak
İlk nefes
İlk ağlayış
İlk örtünüş
İlk sevilme, ilk sarılış
Kucaklamada el uzatış
Güven duygusu
Yumuk ellerin sımsıkı tutunuşu
İlk çığlık, ilk hece
İlk “Anne” ve “Baba” deyiş
İlk emekleme, tökezleme
Adım adım koşar adım
İlk kendi başına yola çıkış
İlk balon uçuruş
Uçurtmadaki hayallerini
Bir ömür boyu kovalayış
Başarı
Hayatı kelimelerle
Matematik ve fizik ile
Çözüp felsefeye varış
Denklemi olmayan dünyada
Denklem çözme
Sıfırın etkisiz eleman
Olmadığını anlayış
Tam karakter, zayıf karakter
Ortası yokmuş
İnanç kavramı
İçten dışa vurummuş
Zaaflarına yenik düşmekse
Hayatla hesaplaşmaymış
Ve insan mükemmel doğmaz,
Mükemmeliyetini kendi tamamlamış.
Ayla Mediha Eser