
01 Aralık 2025 Pazartesi

Tercüman Gazetesi

EVLİLİKTE YALAN: GERÇEĞİ DEĞİL, İLETİŞİMİ KAYBETMENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

ZÜLFÜ YARE DOKUNMAK: YİTİRDİKLERİMİZ

"Halka Aşkla Hizmetin Adı: Arapgir Modeli" Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ile Röportaj

KUŞLAR YAĞMURDA DA UÇAR

DURUŞ

İNSANLARA RAĞMEN, İNSANLIK İÇİN

YENİDEN MİLLİ MÜCADELE (ÇAĞRI)

Neden İznik?…

BİR DAMLA KAN, BİN BİR ENDİŞE

Bilgi ve Adalet

KADINIM HAKLARIM VAR

AYNADAKİ LEKE

KAN BAĞIŞI: BİR YAŞAMIN KIRILMA NOKTASINDAKİ KÜÇÜK BİR MUCİZEDİR

SALEBE’NİN HİKÂYESİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Ne Bu Dünyada Ne De Öteki Dünyada

FATİH'İN VE ATATÜRK'ÜN İZİN VERMEDİĞİ PAPA'YA NEDEN İZİN VERİLİYOR?

VAZO ÖNÜNDE SATILAN ÜRÜNLER SAĞLIKLI MI?

DİJİTAL ÇAĞDA TAPU ÇİLESİ, BÜROKRASİDE “BANK NÖBETİ” SÜRÜYOR…

ÜÇ SIFIRIN ADALETİ, BİR İNSANIN VİCDANI: Prof. Dr. Ayten Erdoğan Meselesi

YOK DEVE

Milletin Vekili Olmak Cesaret İster

ADIM ADIM İLERLİYOR KÖTÜLÜK

ENGELSİZ ÖZGÜRLER

DİNDARLIK VE AYDINLIK

EĞİTİMDE SOSYAL ADALET

HAK ARAMAK HAKKIMIZ MI?

İNSANLARIN EN İYİ İLACI

SABAH VE ŞİİR

EVLAD-I FATİHAN ve SELANİKLİ MUSTAFA

Ticareti “Franchise’laştıran AKP

İçimizin ışığından Cumhuriyet geçer.
29 Ekim 1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilanı ile Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Bu yıl 102. yılını kutluyoruz. Ne mutlu ki, Cumhuriyet çocuğu olarak dünyaya geldim. Rahmetli babam ve annem, Mustafa Kemal Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet bilinciyle yetiştirdi bizleri. İstiklâl Savaşı gazisi dedem anlattıkça, gözümde Mustafa Kemal Atatürk büyüdükçe büyüyordu. Küçücük yaşımda öğrenme merakım vardı. Farklı bir kişiliğim olduğunu şimdi anımsıyorum.
Milli bayramlarda şiir okumak için ortaokul yıllarımda kendimce evimizin akustik yerini bulur, şiir seslendirirdim. Ve hocalarımın vazgeçemediği şiir okuyan öğrencisi olmuştum. Bir 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nde, ortaokul son sınıftayım. Şiirim hazır, ama okulumuzun elektriği kesilmişti. Bütün devlet erkânı anma töreninde bizleri izliyordu. Şiir okuma sırası bana gelmişti. Saygıyla Atamızın büstüne selam verdim, döndüm şiirimi okumaya. Sesim gür, içim inanç ve coşku dolu… Şiirimi bütün meydan duyacak şekilde okudum, selamımı verdim, indim. Takdirle izlendiğimin farkındaydım.
Akşam babam eve gelince beni “Aslan kızım” diye kucakladı, sevdi. Kendisi de memur olduğu için devlet erkânı, komutanlar, başkomiser, hâkim, savcı vs. babamın arkadaşlarıydı fakat benim babam olduğunu bilmiyorlardı. Anma töreninden sonra okul müdürümüze “Bu öğrencinin babasını çağırınız,” demişler.
Babam’a giden okul görevlisi, “Sizi okuldan müdürümüz çağırıyor,” demiş. O yıllarda siyasi kargaşa, kavgalar yeni yeni okulumuzda başlıyordu. “Kızınız Ayla için çağrılıyorsunuz,” denilince, kavgaya karıştığımı zannetmiş babam. Lise müdürünün odasına girince Garnizon Komutanı ve Başkomiser:
— Neden geldiniz Abdullah Bey? diye sormuşlar.
Babam da:
— Kızım Ayla için çağrıldım, demiş.
Garnizon Komutanı:
— O sizin kızınız mı?
— Evet.
— Biz takdir ve teşekkür için çağırdık.
— Neden?
— Öyle yürekli şiir okudu ki, takdir ve teşekkür etmek istedik velisine, demişler.
Lise eğitimim bitmişti. Boş kalmamak için pratik kız sanat eğitimine katılmıştım. O yıllarda sadece lise vardı, peşi sıra Ticaret Lisesi açılmıştı. Liseler arası kompozisyon yarışması düzenlenmişti. Pratik Kız Sanat Müdürümüz bir gün:
— Yarışma var, biz de katılsak ama kim yazabilir ki? dedi.
Yarışmanın son iki günü…
— Hocam ben yazarım, dedim.
Müdürümüz sevinçten uçuyordu. Yarışma konusu Atatürk’ün şu sözüydü:
“Beni tanımak, yüzümü görmek demek değildir. Beni tanımak istiyorsanız, fikirlerimi yaşatınız.”
İçimde müthiş bir heyecan; ellerim, ruhum titriyordu. Ülkemizin stratejik coğrafyasından, gelir kaynaklarından, ülkemizin dünya gözünde ölçülemeyecek değere sahip olmasından ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak için verdiği mücadelesinden bahsettim. Kompozisyonu teslim ettim. Tabii ki yarışma heyeti Yozgat devlet erkânı tarafından incelenip ödül verilecekti.
Bir hafta sonra…
Müdürümüz sevinçle geldi, beni kucaklıyor:
— Yendik, yendik! Liselileri yarışmada birinciliği aldık! diyordu.
19 Mayıs Bayramı’nda saat ödülü almıştım. Sonradan Yozgat heyetinin dediğini duydum:
“Bir lise öğrencisi Türkiye’nin stratejik konumunu nasıl yazabilir? Bunca bilgiyi takdir ettik.”
Ödül sevincim buruk bir hüzünle karışmıştı. Çünkü babamı kaybedeli iki yıl olmuştu. Yaşasaydı yine “Aslan kızım” der, sarılırdı.
Teşekkürler Rahmetli Babam ve Annem, ailem… Minnettarım İstiklâl Savaşı Gazisi Üsteğmen Mehmet Ziya Boran’a – bu ruhu bana nakşettiğiniz için.
Yozgat / Boğazlıyan’dan bahsedeyim… Doğum topraklarım. Mustafa Kemal Atatürk “Yozgat, yiğidin harman olduğu yerdir,” demiştir. Cumhuriyet Bayramı ilçemizde bir bayram karnavalına dönüşürdü. Halkımız tertemiz giyinir, takım elbiseli, kravatlı ve kadınlarımız elbiseli, bakımlı şekilde bayram alanını doldururdu. Çağdaş bir halkımız vardı. En önemlisi, her yıl ve hâlâ andığımız Milli Şehidimiz “Kaymakam Mehmet Kemal Bey”in Osmanlı-İngiliz işbirliğiyle gerçekleşen Tehcir Vakası’nda iftira ile asılmasıdır.
Bu günlere kolay gelmedik. Yarınlarımızı, istikbalimizi ve istiklalimizi kimselere teslim etmeye niyetimiz yoktur. Ölümüne Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda, ilminde, irfanında yaşayacağım.
Küba Devrimci Lideri Fidel Castro, Mustafa Kemal Atatürk için:
“Öldükten sonra devletini yöneten tek lider.” demiştir.
“Ey yükselen yeni nesil!
Cumhuriyet’i biz kurduk.
Onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.”
Ruhlarınız şad olsun Mustafa Kemal Atatürk’üm ve silah arkadaşlarının…
Türk olmak, asil kanla doğmaktır.
Türk olmak, Ata eritir.
Atanın izi, yürek yarasıdır.
Ak annenin ak sütüdür,
Türk olmak azizim, yürek işidir.
Çivi gibi ahlak Ata’ya borçtur.
Dağ gibi cesaret ister.
Dağın başı hep borandır,
Boranı Türk merhametiyle eritir.
Türk olmak kolay değil azizim…
Türk olmak…
Sofrasında zeytini nimet bilmektir.
Fatma anamızın narin vücudunda,
İman gücüyle top mermisi taşımaktır.
Türk olmak azizim ilahi güçtür.
Kime bahsetmiş yüce Yaradan?..
Kurtuluş Savaşı’nda bir lokma ekmek,
Bir yudum su…
Su ki zemzem suyu,
Vermiş iki cihana şerbetini.
Bir öğün bulgur aşı;
Türk’ün açlıkla onurudur, İstiklâl Savaşı.
Ülkem, akbaba istilasında…
Yatmış buz gibi taşa
Türk’ün Paşası Mustafa Kemal Atatürk
Seslenmiş yücelerden, Kocatepe’den:
“Askerlerim! Size ölmeyi emrediyorum!”
Ya istiklal! Ya ölüm!
Ölünmez mi Evrenin incisi için,
Başağı başak veren toprağı?
İlahi gücün taçlandırdığı,
Elmas gibi işlenen yüreklerin
İki cihan için andıdır yiğitlerin.
Vatanım, canım sana feda sevdası…
Türk olmak kolay değil azizim!
Türk’ün eğilmez hiçbir zaman başı.
Baş koyulmaz mı, can verilmez mi?
Başa yastık ne gerek!
Anavatan özgürlük doğuruyor.
Adı Cumhuriyet!
Bağımsızlık karakterimizdir.
Türk olmak kolay değil azizim.
Aldan al rengiyle Ay-Yıldız bayrağını,
Türk anası, kızı, kızanı
Başına taç yapmaz mı?
Ay-Yıldız her yiğidin göğsünde nişangâhıdır.
Omzunda arşa yükseltir şanını,
Sonsuzluğa asaletini.
Sarsan narin vücudunu,
İki cihana değmez mi?
Ölsen kutlu yolunda…
Melekler eğilmez mi?
Türk olmak kolay değil azizim.