Baş Editör

Baş Editör

24 Nisan 2020 Cuma

    DİĞER YAZARLARIMIZ

    Etik Değerler

    Etik Değerler
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gazetecilik, sadece haber yazmak değildir. Gazetecilik, gerçeğe dokunabilme cesaretidir. Mikrofonun ucunda, kameranın arkasında, satır aralarında bir vicdan vardır. İşte bu vicdanı diri tutan şey de gazetecilik etiğidir. Çünkü etik, mesleğin pusulasıdır. O pusula şaştığında, haber yozlaşır; halk yanıltılır, toplum karanlığa mahkûm edilir.

    Etik, ne yapabileceğimiz değil, neyi yapmamamız gerektiğini hatırlatır. Hızın gerçeğin önüne geçtiği, rekabetin sorumluluğun yerine geçtiği bu çağda gazetecilik etiği, bizim en sağlam kalem kalkanımızdır.

    Her şeyin başı doğruluktur. Bir gazeteci için gerçek, tartışmaya açık bir alan değildir. Duyum, dedikodu, sansasyon — bunlar haberciliğin değil, kurgunun malzemesidir. Haber teyide dayanmalıdır. Olayın tüm taraflarına eşit mesafede durulmalı, hiçbir ses bastırılmamalı, hiçbir hak yok sayılmamalıdır. Çünkü gazeteci hakikatin tarafıdır.

    Gazetecilikte tarafsızlık, kişiliksizlik değildir. Bilakis, kişilikli bir duruştur. Gazeteci, güç kimdeyse ona mesafeli durmalı; mazlum kimse onun yanında yer almalıdır. Yani tarafsızlık, güçsüzden yana olmaktır. Gazeteci yargıç değil, aktarıcıdır. Ama aynı zamanda bir uyarıcıdır da. Yalanı açığa çıkarır, yanlışı gösterir, kamuoyunun sağlıklı karar alabilmesi için bilgi üretir.

    Bir diğer temel ilke, bağımsızlıktır. Gazeteci, çıkar gruplarının, siyasi odakların ya da patronların kuklası olmamalıdır. Haber metninin rotasını reklam verenler değil, doğruluk ilkesi belirlemelidir. Bağımsızlık, hem zihinsel hem ekonomik özgürlükle mümkündür. Aksi hâlde haber, gerçek olmaktan çıkar, propaganda aracına dönüşür.

    Mahremiyet hakkı, gazeteciliğin kırmızı çizgilerindendir. Haber alma özgürlüğü kadar, bireyin özel hayatı da kutsaldır. Bir haber, kamu yararına hizmet etmiyorsa; yalnızca şok etkisi, izlenme oranı ya da reyting uğruna yayımlanıyorsa, o haber değil, saldırıdır.

    Ayrımcılık, nefret söylemi ve ötekileştirme, gazeteciliğin yüz karasıdır. Gazeteci, diliyle ayrıştırmamalı, kimlikleri hedef göstermemelidir. Toplumu geren değil, toplumun yaralarını saran bir dille konuşmalıdır. Çünkü sözcükler de kurşun gibi yaralayabilir.

    Gazetecilik bir güven mesleğidir. Okur, izleyici ya da dinleyici, bir habere inandığında bir gazeteciye güvenmiş olur. Bu güven, kolay kazanılmaz; ama bir kez kaybedildiğinde asla tamir edilemez.

    Gazetecilik etik kuralları, yazılı kanunlardan önce gelir. Çünkü bir gazeteci önce kendine karşı sorumludur. Kendi vicdanına hesap veremeyen, kimseye doğruyu anlatamaz.

    Biz bu mesleği seçmedik; bu meslek bizi seçti. Ve biz bu kutsal mesleği, en saf haliyle, en onurlu biçimiyle yaşatmak için buradayız. Çünkü biz biliriz ki: Haber geçer, manşet solar… ama etik kalır. Kalem, onunla anlam kazanır. Ve ancak etikle yazılan haber, gerçekten tarihe geçer.