Resul Mirhaşimli

Resul Mirhaşimli

20 Ocak 2025 Pazartesi

    Beşeri Sevgiden İlahi Aşka Giden Yol

    Beşeri Sevgiden İlahi Aşka Giden Yol
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Beşeri aşk, tahta kılıç gibidir. İlahi aşk ise çelik kılıçtır. Çocuk tahta kılıçla oynayarak olgunlaşır, çelik kılıcı eline almaya layık olur. İnsan, beşeri aşkla meşgul olup durur; aşkı anlayınca ilahi aşka yönelir.”

    Aşk, Doğu medeniyetlerinde ve tasavvuf edebiyatında çok önemli bir konudur. Aşk, beşeri ve ilahi aşk olmak üzere ikiye ayrılır. Beşeri aşk, insanların dünyevi arzularından doğan, hayatın çeşitli deneyimlerine, insana ait duygulara bağlı bir hissiyattır. İlahi aşk ise Allah’a duyulan sevgi ve muhabbet olup, insanın kendi gerçek varlığını bulmak ve ruhunun hakikatini anlamak için geçtiği yüksek bir aşamadır.

    “Beşeri aşk tahta kılıç gibidir” ifadesi, tahta kılıcın bir metafor olarak kullanılmasıyla onun zayıflığını ve sınırlılığını gösterir. Beşeri aşk, insanın günlük hayatının doğal ve bazen geçici duygularıyla ilgilidir. Tahta kılıç, bir çocuğun oynayabileceği bir oyuncak gibidir. İnsan, beşeri aşkla dünya ile ilişkilerini, geçici sevinçlerini ve ıstıraplarını anlayarak yaşar. Bu, bir aşamadır. İnsan, beşeri aşk aracılığıyla kendini tanır, duygularındaki incelikleri keşfeder ve bununla birlikte hayatın zayıflıklarını da fark eder.

    Doğu tasavvuf edebiyatında beşeri aşka olan yaklaşım, genellikle insanların kendilerine ve başkalarına olan sevgilerini olumlu bir şekilde ifade etmek için kullanılır. Mevlana Celaleddin Rumi’nin düşüncelerinde, insanın beşeri aşkla tanışması, kendisine ve başkalarına şefkat göstermesi takdir edilen bir durumdur. Bu, bir nevi başlangıç noktasıdır; insan bu sevgiyi deneyimleyerek olgunlaşır ve daha büyük aşka yönelir.

    “İlahi aşk çelik kılıç gibidir” metaforu ise onun gücünü ve sonsuzluğunu simgeler. İlahi aşk, insanın ruhunun en yüksek hakikatini araması ve bu aşk ile Allah’a olan sevgisiyle birleşmesidir. Bu, tahta kılıçtan farklı olarak, zaman ve mekanın sınırlarını aşan, insanın her şeyden ve her kimseden daha derin bir bağlantıya adım atmasıdır. Çelik kılıcı ancak en yüksek seviyede olan, saflaşmış ve ilahi düzeye yükselmiş insan tutabilir.

    Doğu tasavvufunun büyük âlimlerinden biri olan İbn Arabi, ilahi aşkı “ruhların sevgisi” olarak tanımlar. Ona göre, bütün varlık Allah’ın kudretinden yaratılmıştır ve her şey O’nun sevgisiyle birleşir. İbn Arabi’nin bu görüşleri, ilahi aşkın yalnızca insanın iç dünyasında değil, tüm evrende var olan bir güç olduğunu vurgular. İnsan, beşeri aşk ile başladığı yoldan sonra kendini tanıyarak Allah’ın sevgisine yaklaşır, ilahi aşkı anlamaya çalışır. İlahi aşk, insanın hareketlerini temizler ve onu en yüksek manevi seviyeye çıkarır.

    Beşeri aşk, insanın duygusal ve ruhsal gelişimini sağlayan bir aşamadır, ancak bu yalnızca bir başlangıçtır. İnsan, beşeri aşk ile iç dünyasını keşfeder, diğer insanlarla ilişki kurar ve duygularını daha derin bir şekilde anlamaya başlar. Ancak bu, yalnızca ilahi aşka ulaşmak için bir yoldur. İlahi aşka adım atan insan artık kendisini beşeri duygularla sınırlamaz; o, Allah’ın varlığında ve sevgisinde kendisini bulur.

    Hz. Mevlana, “Aşk, ruhun ağlaması, nefsin ise susmasıdır” der. Bu ifade, beşeri aşkın nefsin ve dünyevi arzuların baskılarından kurtulması ve ilahi aşkın saflaşmış sevgisine geçişi olarak anlaşılabilir. İlahi aşka yönelen insan, artık her şeyin bir parçasını ve her şeyin kaynağını görür. Bu anlayış, cüz’i iradenin küllî irade içinde yok olması anlamına gelir. İlahi aşk, insanı kendi gerçek benliğini keşfetmeye yönlendirir ve onu yaratana yakınlaştırır.

    Beşeri ve ilahi aşkın birbirini tamamladığını söylemek mümkündür. Beşeri aşk, insanın ahlakını ve kişiliğini şekillendirir; ancak ilahi aşk, insanın varlığının en yüksek aşamasını temsil eder. İnsan, beşeri aşk ile ilk adımlarını atar ve daha sonra ilahi aşka doğru ilerler. Doğu tasavvufunda önemli bir yer tutan düşünürler bu yolu “yolculuk” veya “makam” olarak adlandırırlar. Bu yol, insanın kendisini, hayatını anlaması ve Yaradan’a yaklaşması ile tamamlanır.

    İlahi aşk, insanın hayatının anlamını bulduğu ve kendi varlığını Maşuk’un varlığında yok ettiği en yüksek aşamadır. Beşeri aşk ise bu uzun ve kutsal yolda atılacak ilk adımdır. Bu iki aşkın birliği, insanın ruhani yükselişi için gereklidir ve her biri kendi başına diğerini tamamlar.

    Resul Mirhaşimli