20 Ocak 2025 Pazartesi
1986 yılında Çernobil faciası meydana geldikten sonra beni Sovyet ordusunun saflarına askere çağırdılar. Ukrayna’da askerlik yapacağımızı duyduğumuzda heyecanlandık. Ancak bizi götürmeye gelen subay, hizmet edeceğimiz bölgenin Çernobil’den 800 kilometre uzaklıkta olduğunu söylediğinde heyecanımız biraz azaldı. Çernobil’de yaşananlar, hayatımızda karşılaştığımız ilk en büyük felaketti.
Ancak demek ki, hayatımda rastlayacağım felaketler bununla bitmeyecekmiş. Askerliği bitirip Azerbaycan’a döndükten sonra, Ermenilerin Karabağ’da ve Batı Azerbaycan’da işlediği kanlı felaketlere tanık olduk. Olayların tam merkezindeydim. Yaşadığım Kubatlı bölgesi, Doğu Zengezur’un Ermenistan sınırına yakın olduğu için olan bitenin içinde yer aldım. Bu olaylar yaşanırken, Azerbaycan’da milli bağımsızlık hareketi başladı. Azerbaycan’ı elinden vermek istemeyen Sovyet rejimi, bu millete gözdağı vermek amacıyla 20 Ocak faciasını gerçekleştirdi. Ancak Sovyet imparatorluğu bir konuda yanıldı. Bu facia, halkımızın bağımsızlık mücadelesini daha da alevlendirdi ve Azerbaycan halkı, azmiyle özgürlüğüne kavuştu.
Sovyet imparatorluğu, Azerbaycan’ın Karabağ meselesindeki hakkını tanımamak için elinden geleni yaptı. Karabağ’daki Ermenilerin işgalci faaliyetleri artarken, Batı Azerbaycan’da da soykırım ve şiddet olayları baş gösterdi. Bu süreçte Azerbaycan halkı, milli bağımsızlık mücadelesini daha yüksek bir seviyeye taşıyarak, bağımsızlık isteğini daha da keskinleştirdi. Bu dönem, yalnızca Sovyet rejimine karşı bir mücadelenin değil, aynı zamanda halkın kendi hakkını geri almak istemesinin bir tezahürüydü.
Karabağ savaşının dehşetleri, Sovyet imparatorluğunun uyguladığı baskıcı siyasete karşı halkın büyük bir direnişini şekillendirdi. Bu mücadele, Bakü’ye kadar yayıldı ve 1990 yılının 20 Ocak’ında Sovyetler Birliği, en sert adımlarından birini attı. Sovyet birlikleri, Azerbaycan’ın sivil halkına karşı acımasız bir saldırıya geçti ve birçok insanın hayatına son verdi. Ancak bu kanlı olay, Sovyet rejiminin Azerbaycan halkını korkutarak dizginlemeye çalışmasının aksine, halkı daha da birleştirerek bağımsızlık mücadelesini güçlendirdi.
20 Ocak faciası, sadece bir kanlı olay değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu belirleyen bir dönüm noktasıydı. Bu facia, Azerbaycan halkının kahramanlığının simgesi haline geldi. Sovyet birliklerinin çatışmalarda şehit olan sivil vatandaşlar, ülke için paha biçilemez bir azim gösterdiler. 20 Ocak, sadece bir facia günü değil, aynı zamanda Azerbaycan halkının bağımsızlık yolunda verdiği mücadelenin güçlü bir kanıtı oldu.
Bu olaylar, aynı zamanda gösterdi ki, felaketler halkı yenemez. Aksine, Batı Azerbaycan’da, Karabağ’da ve 20 Ocak’ta yaşananlar, halkın birliğini, gücünü ve mücadele azmini daha da pekiştirdi. Sovyet imparatorluğu, bu felaketler aracılığıyla halkı korku içinde tutmaya çalışsa da, Azerbaycan halkı daha da güçlenerek bağımsızlığını kazandı.
20 Ocak olaylarının etkisi, sadece o döneme ait olaylar değildir. Bu facia, halkın kahramanlık mirasının bir parçası olarak gelecek nesillere aktarılmaktadır. 20 Ocak gecesi yaşananlar, Azerbaycan halkının mücadele ve azim gücünü sergileyen bir ders oldu. Bu olaylar, sadece bir halkın kaderiyle ilgili değil, aynı zamanda insanlığın özgürlük ve hak mücadelesinin bir parçasıydı.
Sovyet rejimi tüm bu felaketleri bir yol olarak seçmiş olsa da, tarih bir gerçeği gösterdi: Azerbaycan halkı, her bir sınavdan sonra daha da güçlü ve kararlı şekilde bağımsızlık yoluna devam etti. 20 Ocak, Azerbaycan’ın özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin simgesine dönüşerek, bu halkın kahramanlık destanı oldu. Bugün ve gelecekte 20 Ocak’ı anarken, sadece geçmişi değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın özgürlük yolunda verdiği mücadelenin simgesini hatırlıyoruz.
Resul Mirhaşimli