Murat GÜLŞAN

Murat GÜLŞAN

14 Aralık 2024 Cumartesi

    TÜRK’ÜN BÜYÜK GÜCÜ

    TÜRK’ÜN BÜYÜK GÜCÜ
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Unutturulmaya çalışılan, Türk’ün büyük gücünü yazıyorum. Bu yazılar her birimize yol haritası olmalıdır. Tarih bilgimiz, atalarımıza bağlılığımızı ve mefkûremiz davamızı, İslam inancımız ile pekiştirmeli ve dolayısıyla geçmişimize her daim sahip çıkmalıyız. Aşağıdaki anekdotlar tarihimiz için oldukça önemlidir, dikkatle okuyunuz.

    ALPARSLAN VE DİYOJEN
    Alparslan, çadırına aldırdığı esir imparator Romen Diyojen’e sordu:
    “Beni yakalasaydınız ne yapardınız?”
    Romen Diyojen utana sıkıla cevap verdi:
    “Atımın kuyruğuna bağlayıp sürüklerdim ya da demir bir kafese koyup ülke ülke gezdirirdim.”

    Alparslan, “Peki, benim size ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” diye sordu.
    Diyojen:
    “Ya beni hemen idam edeceksiniz ya da zaferinizi kutlamak için benim yapmayı düşündüğüm gibi demir kafese koyup ülke ülke gezdireceksiniz.” dedi.

    Sultan Alparslan, yanındakilere Romen Diyojen’i işaret ederek, “İşte aramızdaki fark!” dedi.
    Sonra tekrar imparatora döndü ve “Sizi serbest bırakacağım.” dedi.

    Romen Diyojen aldığı cevap karşısında dondu kaldı. Söyleyecek hiçbir cevap bulamadı. Olduğu yere çökerek, “Size neden büyük Alparslan dendiğini şimdi anlıyorum.” diyebildi. Daha sonra serbest bırakılan Diyojen, kendi halkı tarafından tutuklanarak gözleri kör edildi. Romen Diyojen’in şu sözleri tarihe geçmiştir:
    “Düşmanım olan Sultan Alparslan, sizin yaptığınız kötülüğü bana yapmamıştır. Türkler bana asla esir muamelesi yapmadılar. Barbar olan Türkler değil, sizlersiniz.”

    ATİLLA (ATTİLA) VE PAPA
    Papa’nın, Roma kapısına dayanan Attila’ya sızlayarak yönelttiği sözler, Attila’nın Türk gönlünü hedefliyordu:
    “Ey yoksulların koruyucusu… Ey zalimlerin korkusu… Ey büyük Attila! İşte ben, bütün Hristiyanların temsilcisi, ben Papa I. Leo, önünüzde diz çökerek yalvarıyorum: Roma’ya girmeyiniz. Dünya Hristiyanları adına sesleniyorum, bize acıyınız…”

    Attila’nın Papa’ya cevabı, Attila’yı daha da yüceltiyordu:
    “Kalkınız Papa hazretleri! Bir din büyüğünün önümüzde diz çökmesine gönlümüz elvermez. Lütfen kalkınız! Roma’yı ve sizleri bağışlıyorum. Barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığınız sürece, benden size zarar gelmeyeceğini biliniz. İmparatorunuz, Romalıları adalet üzere yönettiği sürece, ben uzaklardayım. Aksi halde çok yakınınızdayım! Selâm söyleyiniz, sizi bana gönderen imparatorunuza!”

    Attila, Avrupa’da esen Asya’nın bozkır rüzgarıydı.

    İSRAİL ASKERİNE MESCİD-İ AKSA’DA POSTA KOYAN TÜRK
    1967 yılında, Kudüs’te Mescid-i Aksa’da İsrail askerleri, Kubbetü’s-Sahra’nın alemi üzerine İsrail bayrağını asar. Dönemin Kudüs Başkonsolosu (1967-1971) Ali Refik İleri’nin makam aracı Harem-i Şerif’in kapısı önünde durur.
    Araçtan inen diplomatımız, Harem’de bulunan işgal ordusu komutanına kısa ve öz konuşur:
    “Siz Arapları yendiniz; tüm Müslümanları değil. Burası sadece Araplara değil, tüm Müslümanlara aittir. O bayrağı hemen indirmezseniz, bunu İsrail ile Türkiye arasında savaş sebebi addederiz.”

    İki saat sonra bayrak indirilir.
    İşte böyle yüreğini ortaya koymuş cesur, diplomat ve yiğitlerle bileğimiz bükülmez. Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun…

    İşte ecdat, küffarın karşısına çıkmış, hepsine dersini vermiştir. Cenab-ı Hak, Türk’ün yüreğine cesaret vermiş, küffarın karşısına her daim korkusuz cengaver olarak çıkarmıştır.

    Gençler! Unutmayın, siz Türklüğünüzü unutsanız bile düşmanınız sizin Türk olduğunuzu asla unutmaz. Bu sebeple bile her daim kültürümüze sahip çıkmak zorundasınız.

    Türk’ün büyük gücünü her daim anlatacağız, saygı ve sevgilerimle…

    Murat Gülşan