Banu SANCAK

Banu SANCAK

28 Mart 2025 Cuma

    KONFOR ALANI

    KONFOR ALANI
    8

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Konfor, genel anlamda; yaşamımızı kolaylaştıran rahatlık alanı olarak tanımlanabilir. Peki, büyümenin ve gelişmenin önünde engel olabilecek konfor alanının sınırları ne olmalı?

    Konfor alanı güvenli ve tanıdıktır. Ancak burada uzun süre kalmak, durağan hayattan, tembellikten ve tekdüze alışkanlıklardan vazgeçememek ve atacağımız bir sonraki adımın maddi ve manevi anlamda öngörülebilir olması adına risk almamak, yaşam yolculuğumuzda potansiyelimizi keşfetmemizin, dolayısıyla tekamül sürecimizin önünde engeldir… Michael Hopf der ki: “Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır. Güçlü insanlar iyi zamanlar getirir. İyi zamanlar zayıf insanlar yaratır. Zayıf insanlar zor zamanlar getirir.”

    O halde, konfor alanının açtığı rahatlığın bir sonucu olarak, çektiğimiz zorluklarda sorumluluk almayan zayıf insanların büyük payı var diyebilir ve konfor bağımlılığını, “Konformizm” kavramı ile ilişkilendirebiliriz… Konformizm; ‘konforu seven, rahatına düşkün’ tanımlamasından bağımsız olarak, 19. yüzyıl Avrupa’sında ortaya çıkan “sorgulamadan itaat etme, itiraz ve eleştiri olmaksızın boyun eğme, standartlara uygun düşünme, intibak etme, toplumda yerleşmiş inanç, düşünce ve geleneklere kayıtsız şartsız uyma, uyum gösterme” anlamında kullanılan bir tanımlamadır… Konformist ol! Yani düşünme, sorgulama, öğrenme, okuma, risk alma, cesaret etme, demenin politik tanımıdır ki egemen erkin oportünist politikalarına hizmet eder… İtalyan şarkıcı Giorgiya Gaber’in “Conformista” isimli şarkısında özetlediği gibi: “Konformist, hep haklıdan ve güçlüden yana olan düzen adamıdır.”

    “Fikri bir açık alan fobisi bizimkisi; uçsuz bucaksızlık korkuttuğu için kalıplarda, ezberlerde konfor arıyoruz” diyen Nörobilim uzmanı Prof. Dr. Sinan Canan, “İnsanın Fabrika Ayarları”nı anlattığı sohbetlerinde ve aynı adlı kitabında, konforun çocuk yaşlardan itibaren insan hayatı üzerindeki nörolojik, psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik olarak olumsuz etkilerini kapsamlı olarak, bilimsel olduğu kadar hayatın içinden örneklemelerle eğlenceli ve düşündürücü bir dille anlattığı tespitlerini “Konfor bizi çürütür” diyerek özetliyor.

    Konfor alanımızdan çıktığımız kadar; yani derdimiz ve yaralarımız kadar, başkalarının dertleriyle dertlenebildiğimiz kadar insanız… Rahatımızı kaçırdığımız, okuduğumuz, düşündüğümüz, sorguladığımız ve sorumluluk aldığımız ölçüde, insanlara faydalı olabilmek için yorgunluğa, acıya katlandığımız, kötülüğe göğüs gerebildiğimiz, hakkımızı arayabildiğimiz, haklının yanında, haksızlığın karşısında durabildiğimiz kadar insanız.

    Çünkü “zor”, zihnimizin bize oynadığı oyunlar dahil, bütün çevresel ve kurgusal oyunları bozar ve kendi tekamülümüz dahil, bütün insani değerlerimiz, konfor alanımızın bittiği yerde başlar.

    Banu Sancak