Başlık, Süleyman Demirel’e aittir. Toplumların demokratik tepkilerini göstermek için sokağa çıkmalarını meşru çerçevede kabul ettiği bir tutuma dikkat çekmektedir. Bu sayede kitlelerin gazını alınarak rahatlamaya sebep olacağı için gereklidir.
Devrimciler yıllarca, “Ferman padişahın ise dağlar bizimdir!” diyerek dağlarda yok olup gitmişlerdir. Padişah ise hak bildiği yolda hükümranlığını devam ettirmiştir. Zaman, çağ, devran ve konjonktür değişse de beyinleri yıkanmış bazı marjinal kesimler helâk olmaya devam etmişlerdir. Bu kuru inat ve keskinlik hem ülkeye hem ülkenin kaynaklarına hem kendilerine zarar vermiş olsa da kimin umurunda? Yeter ki benim dediğim olsun diyerek bir arpa boyu yol aldıkları vaki değildir.
İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanması ile ortaya çıkan tepkiler de bu kapsamda değerlendirilebilir. Bizde siyaset taraftarlık üzerinden yapıldığı için kimse gerekçeye odaklanmıyor. “Bizdensin ya da değilsin” gibi bir yaklaşım, soğukkanlı ve sağlıklı bir değerlendirme yapmayı maalesef geçersiz kılmaktadır.
Ortaya saçılan bu kadar uygunsuzluk ve olumsuzluk kimsenin umurunda değil, “İmamoğlu yalnız değildir!” sloganı her derde deva olmaktadır. CHP eskiden beri hizipler partisi olduğu için bu partiyi yönetmek, ülkeyi yönetmekten daha zordur. Muhalefet meseleyi hukuki zeminden siyasî zemine çekse de ortaya çıkan duruma bakınca partinin dışarıdan düşmana ihtiyacı yok, tüm belge, bilgi, şikayet ve itiraflar içeriden gelmektedir.
İmamoğlu, başına gelecekleri bildiği için bir an önce adaylığını kesinleştirerek bir zırha bürünme istese de planı ters tepmiştir. Belediye başkanı seçildiği ilk günden beri biraz da toplumun gazıyla cumhurbaşkanlığı için ayakları yerden kesilmiştir. Kibri, üstenci tutumu, ihtirası ve hırsı ile partiyi de esir alarak sürekli hatalar yapmıştır. Her konuda olduğu gibi mağduriyet konusunda da Erdoğan’ı taklit ederek bir hikâye yazmaya çalışması Silivri’de son bulmuştur.
Bundan sonrası için muhtemelen herkes bir şekilde kendini kurtarırken İmamoğlu, unutulma sokağına terk edilerek tarihin tozlu raflarında bir ibret vesikası olarak yerini alacaktır.
Siyaset, iddia işi olmanın yanında aynı zamanda; öngörü, tecrübe, basiret, sağduyu, empati ve vizyondur. Duygular aklın önüne geçtiğinde artık siz siz olmaktan çıkmışsınız demektir. Kontrol başkasına geçtiğinde siz artık ipleri başkasının elinde olan kukla olmuşsunuzdur. Anadolu’da bir tabir vardır, “Erken öten horozun başını keserler!” diye. Siz seçime üç yıl varken milletin verdiği yetkiyi istismar ederseniz, devletin de buna seyirci kalması söz konusu değildir.
Sonuç olarak; “kendim ettim, kendim buldum” sürecinde İmamoğlu, kendini tutuklatmak için her şeyi yapmıştır. Meydan okuya okuya sahneden çekilirken buna en çok şu an timsah gözyaşları döken CHP’liler sevinmiştir. Yoldaşlar, yürümeye devam, yollar aşınmayacak kadar sağlamdır.
Esenlik dileklerimle,
KÖŞE YAZILARI
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önceMAGAZİN
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önce